Onlar bir anne, bir abla, bir kardeş.
Özgürüm diyeni de, ben varım diyeni de ,sessizce duranı da. Mücadele edeni de, ezileni de.
Güce hükme deni de, gücün karşısında ezileni de.Giydiğini kendine yakıştıranı da, ne yapsa kendisine yakıştıramayan da
Okumuş bir yere gelmişi de ,okumadan hayatı okuyandan daha çok tanımışı da, okuduğu halde kendini anlata mayanı da
Eziyet görmüş susmuşu da, eziyet görüp de görmemiş gibi çevresine gülümseyeni de ,eziyet görmüş ağlayanı da.
Neşesinden hiçbir şey kaybetme yeni de , neşeyi unutanı da .Çocukları için ölecek olanı da, çocuklarını terk edip gideni de.
İyi bir eş olanı da, eş olmanın bilincine varama yanı da .
Evine ekmek getirmek için hizmetçilik yapanı da, gayri meşru yollardan para kazanarak ta olsa çocuklarını bakanı da.
Modayı çok yakından takip edeni de, modadan bihaber yaşayanı da.Elindeki ile yetineni de, elindekinden daha fazlasını isteyeni de .
Bir mum ile tüm evi aydınlatanı da, bir ampulle evine aydınlata mayanı da.
Kısaca sokaklarda, eylemlerde,vatan savunmasında, askerde elinde silah ile, çatışma bölgesinde bir helikopteri uçururken, tarlada,bağda,bahçede, sonuçta akşam evinde bir anne. Bir eş, bir kardeş .Hepsi bizim kadınlarımız, annemiz, kardeşlerimiz.
Dünyanın en hassas varlıkları ,en çok ezilenleri, en cefa karları, en vefa karları. En çok hayal kırıklığı yaşayanları. Her türlü zorluğa siper olanları.
En güzel beyaz onlara yakışır,baba evinden çıkarken kırmızı kuşak beline bağlanır, kına eline yakılır, kınanın bir anlamı da ‘’Adanmışlık’’tır. Eşine, ailesine, çocuklarına adanmış bir insan.
Böylesi saf duygularla evlenecek olan kadın ayrılık üzerine bir hayal kurmaz. Hiçbir kadın, dışarıdaki ezikliğini gelip kendisine şiddet olarak gösterilecek bir erkeği eş olarak hayal etmez, hiçbir kadın mutsuzluğu hayal etmez. Hiçbir kadın çocuğunun kötü bir durumda olmasını hayal etmez, hiçbir kadın sorun yaşamayı istemez, o sadece mutlu bir yuvanın hayalini kurar.
Eşler arasında bir çok nedenden dolayı huzursuzluklar yaşanır. Kimse kimseyi dinlemediği için anlayamaz. Huzursuzluklar şiddete yönelir, darplar başlar, saygı kaybolur, darp etmek alışkanlığa dönüşür.
Eşe şiddet uygulayan kişilere bakın, genelde psikolojik rahatsızlıkları olan,toplumda bir yere sahip olmayan , çocukluğunu baskı içinde ve şiddet uygulanan bir evde geçiren hasta ruhlu insanlardır.
Bulunduğu ortamda söz sahibi olamayan bu insanların en güzel kaçış noktaları kendisinden zayıf olan insana saldırmalarıdır.
Aslında o insanın bilmesi gereken birkaç nokta var, delikanlılık kadına el kaldırmaktan değil, evine ekmek getirmek ile ölçülür.
Gerçek delikanlılar, kendilerinden zayıf olanlara el kaldırmaz, El kaldırmayacağı gibi silah kullanarak onun hayatına son vermeye kalkmaz.
Kadının problemli oluşu veya seni anlamaması senin suçundur. Yıkılan yuvaya sahip çıkacak kadar cesaretin olmadığı için, şiddete yönelmekte sin. Hatalarını örtmek için şiddet kullanmak tasın. Sadece bu esnada şunu düşünmeye çalış, o kadının bir onuru olduğunu, bunu yapamazsan eğer ,kız kardeşinin aynı durumda olduğunu düşün.
''Cennet anaların ayakları altındadır'', her hanım mutlak suretle anne olacaktır, onlara hak ettikleri gibi davranalım, çünkü bir kadın eşinin eseridir.