KADINLAR VE ÇOK EŞLİLİK
Önceki gün Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında şehrimizde de bir çok etkinlik yapıldı, bu konuda herkesin yazıp çizdiğine ve yapılan etkinliklerde konuşulanları gözledikten sonra yazı yazmak istedim. Zira konuşulanları tekrar etmeye gerek görmediğimden ağırdan aldım. Ben tarihi seyirde kadınların ne zaman değer kazandıkları, onlara hangi inancın değer verdiği ve uygulama noktasında yapılan bazı eleştirilerle ilgili konuşulmayanları ve yazılmayanları yazmak istiyorum. Öncelikle üzerine basarak söylemek istediğim şey kadınların eşya değeri gördüğü İslam öncesi dönemlerinde yaşadıklarını sizlerle paylaşmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Ancak şu kadarını söylemeden geçemeyeceğim Allah Resülü bu konuda tüm insanlığa örnek gösterilecek bir ahlaka sahip olduğundan konuyu bu çerçevede ele almak gerekir. Bu konuda Din düşmanlarının yaptıkları eleştirileri de gündemimize alarak konuya açıklık getirmeye çalışacağım.
Efendimiz 26 yaşında dul olan Hazreti Hatice validemizle evlenmiş ve 52 yaşına kadar Hazreti Hatice validemizle tek evlilik yaparak hayatını idame etmiştir. Hazreti Hatice Validemiz efendimizle evlenmeden önceki eşinden çocukları vardı, efendimiz o çocukları kendi öz çocukları gibi büyütmüş, hazreti Hatice'den Dünyaya gelen çocuklarından asla ayırt etmemiştir. Hazreti Fatıma validemiz, Zeynep validemiz ve diğer çocukları da Hazreti Hatice ile olan evliliğinden dünyaya gelmişlerdir. Bu çocuklar üvey kardeşleri ile aralarında en ufak bir üveylik hissetmeksizin büyümüşler, hayatlarının sonuna kadar onlarla çok samimi olmuşlardır. Hazreti Hatice validemizin vefatının ardından bir rivayete göre iki yıl bekar kaldıktan sonra Hazreti Sevde validemizle evlenmiş, başka bir rivayete göre ise Hazreti Ayşe Validemizle evlendikten az bir zaman sonra Sevde validemizle evlenmiştir. Bazı din düşmanları tarafından efendimizin Hazreti Ayşe validemizle dokuz yaşında evlendiği iddia edilse de biraz araştırıldığında olayın öyle olmadığı rahatlıkla görülecektir. Siyer kitapları Hazreti Ayşe Validemizin ilk Müslümanlardan olduğunu yazar, bir insanın Müslüman olması için en az dört beş yaşlarında olması gerekmez mi? Bu durumda Hazreti Ayşe Validemiz Risaletten beş yıl önce dünyaya gelmiş olması gerekir, Allah Resülü Risaletten onuç yıl sonra Medine'ye Hicret etmiş, Hicretten yedi ay sonra da Hazreti Ayşe validemizle evlenmiştir. Bu durumda hazreti Ayşe Validemizle 5+13+7ay= 18yIl+yedi ay yani yaklaşık olarak ondokuz yaşında evlenmişlerdir. En kötü ihtimalle Hicretten yedi ay sonra evlendiğini kabul edecek olur isek o zaman da 13+7= yaklaşık on dört yaşında evlenmişlerdir. Her iki durumda da bu evlilikte en ufak bir sıkıntı yok. Kaldı ki Efendimize Hazreti Ayşe Validemizle evlenmesini Cebrail söylemiş, yani Cenabı Hakkın emri gereği evlenmişlerdir.
Gelelim Efendimizin diğer evliliklerine biraz mantıklı, biraz da insaflı düşünecek olur isek Allah Resülü elli iki yaşına kadar tek evlilik yapmış, ömrünün son onbir yıllık kısmında ise sekiz tane daha evlilik yapmıştır, hatta irtihalinden bir yıl önce son evliliğini yapmıştır. Sorarım size Alemlere Rahmet olarak gönderilen bir peygamber ki ne zaman öleceğini de bilen bir peygamberin sırf nefsani duygularını tatmin etmek için ölümüne bir yıl kala evlilik yapar mı? Elbette ki asla yapmaz, peki nefsini tatmin etmek için evlenen bir kişi Hazreti Ayşe validemizin dışında olan tüm eşlerini dul seçer miydi? Dileseydi tamamını kız almaz mıydı? Allah Resülünün her yaptığı İnsanlık alemine bir ölçü olması için Allah tarafından verilen emir gereği yapılmıştır. Örneğin Hazreti Zeynep validemizle yaptığı evlilik İslam Dininde Evlatlık müessesesinin olmadığının delilidir. Hazreti Zeynep efendimizin halasının kızıdır, Efendimiz Zeynep validemizi Medine'nin fakirlerinden olan ve yanına evlatlık olarak aldığı Zeyd Bin Cahş ile evlendirmek ister önce Zeynep Validemiz buna itiraz eder ancak Efendimizin ısrarını kıramayıp onunla evlenir. Bir müddet evli kaldıktan sonra Hazreti Zeynep validemiz Zeyd Bin Cahş ile anlaşamaz ve ayrılmak ister önceleri efendimiz itiraz eder ancak Zeyd Bin Cahş'ın Efendimize gelerek o da ayrılmak istediğini söylemesi üzerine onları ayırır. Daha sonra Hazreti Zeynep Validemiz Efendimizle evlenmek istese de o günün adetleri gereği Efendimizin evlatlığı olan Zeyd Bin Cahş'ın boşadığı Zeynep validemizle evlenmesi yasaktı ancak Ahzap Süresi 5. Ayeti Kerime bu yasağı kaldırmış, evlatlıklar ile evlenmeyi caiz kılmış, hatta evlatlık kavramını ortadan kaldırmak suretiyle bu evliliğin önünü açmış oldu. Efendimizin diğer evliliklerinde de benzer olaylar vardır, bir kısım evlilikleri akrabalar arsındaki husumeti kaldırmak için, bir kısım evlilikleri yetim kalmış çocukları ve annelerini korumak için yapılmıştır.
İslam'ın tek evlilik konusundaki en güzel örneği Efendimizin amcasının oğlu ve kızı Hazreti Fatıma'nın eşi olan Hazreti Ali'nin ikinci bir eş alacağı duyulunca Efendimiz Hutbe irat ederek Fatıma benim kızımdır, kimse onun üzerine kadın getiremez buyurarak bu konuda çok güzel bir örnek önümüze koymuştur. Hazreti Fatıma Efendimizin kızı da mümin kadınlar değil mi? Elbette ki Efendimizin ümmeti olan Müslüman erkek ve kadınlar onun himayesindedirler. O halde Efendimizin kızına layık görmediğini hangi mümin kadına layık görebilir ki? Görmeyeceğine göre durum ortada. Sözlerime bir espri ile son vermem gerekirse mümin olmayan bir bayanla evlenenler için ikinci evliliğin yolu açık diyebiliriz. İşte size İslamın kadına verdiği değer ve Efendimizin uygulamaları kalın sağlıcakla