Kağıt paranın serüveni

Anadolu'nun ilk çağlarına dayanan bir geçmişe sahip olan paranın, Osmanlı'dan Cumhuriyete kadar olan serüveni 168 yıllık bir dönemde ele alınırken, birçok olay, öykü ve deyimleşmiş kavramla kazınmıştır belleklerimize

      İnsanlığın ilk çağlarındaki toplumsal yaşamda takasa dayalı alışveriş anlayışının, takas edilecek malların değerinin birbirine denk olamayışından ve malı sunacak kişinin her zaman hazır bulunamamasından doğan zorluklar sonucunda mal üzerinde anlaşılarak tek bir mübadele değeri oluşturulmaya çalışılmıştır. Ortaya çıkan bu değer ölçüsüne hesap parası denilmiştir.
Ödeme aracının bu biçimde benimsenmesi ve uygulanmasıyla da paralı ekonomi doğmuştur. Bu ekonomi yönteminde özellikle altın, bakır, bronz ve gümüş gibi metallerin küçük parçalara bölünebilmelerinin yanısıra deger ölçüsü ve biriktirme gereksinimlerini görmeleri yaygın bir mübadele aracı olarak kullanılmalarını saglamıştır. Bunların Anadolu'da M.Ö.2900 yıllarında kullanılmaya başlandığı sanılmaktadır. İç pazarda gümüş, dış pazardaysa altın kullanımı yaygınlaşmıştır. Devlette buna uygun olarak altın ve gümüş basımlarında çeşitli yöntemler uygulamış ve özellikle altın sikke kulanımı I.Dünya Savaşı'na dek sürmüştür. Altın ve gümüş paraların öyküsü oldukça geniş ve ayrıntılı bir yazı gerektirdiğinden doğrudan paranın kağıtlaşma sürecine değinirsek; eski çağlardan itibaren banknot sisteminin öncüsü sayılacak madeni sikkeleri temsilen çıkarılan makbuzlara rastlanmaktadır diyebiliriz.

        "PARANIN İLK SERÜVENİ"

        Tarihteki ilk "mal-para", M.Ö.7. yüzyılda Anadolu"da Lidyalılar tarafından basılan sikkelerdir. "İlk kağıt para" M.Ö. 140 yılında "Wu-ti Hanedanı" zamanında "Çinlilerce" kullanıldığı ve Moğollar zamanına kadar aralıklarla kullanılır. Moğol hanı "Kubilay Han" 1260-1290 yılları arasında iki kere kağıt para bastırır. Uygurlar da, 11.yüzyılda "Kumdu" adında "kumaş parçaları üzerine mühürler basılı" paraları kullanır. Ayrıca, "Suvar Türkleri" de "Ekin" (Suvar Türklerinin kumaş-parası) denilen kumaş ve İdil Bulgarlarıyla Hazarlar da deri-paraları kullanmışlardır. Avrupa'da ilk kağıt para İsveç'teki Stockholm Bankası'nca 1666'da basılır. 1672'de İngiltere'de de Goldsmith's paraları denilen kağıt para piyasaya sürülür. Amerika'da, 1690 yılında asker maaşlarına karşılık olmak üzere İngiliz kolonisi olan "Massachusetts Hükümeti" tarafından çıkarılır ve bunu diğer koloniler izler. Kâğıt para serüveni, Fransa'da 1716'da kurulan "La Banque Générale" adlı özel banka ile başlar.


      Çağdas anlamda ilk banknot sisteminin öncüsüyse İngiltere'de 17.yy.'da değerli madenleri muhafaza eden sarrafların hesap sahiplerine verdikleri makbuzlardır. "Goldsmith's notes" adı verilen bu makbuz hamilleri, üzerinde yazılı degerde altın veya gümüş külçe almak hakkına sahiptirler. Zamanla da bu makbuzlar para gibi tedavül etmeye baslamıştır. Özellikle sarraflar, kendilerine tevdi edilen değerli madenlerin özellikle altının hepsinin aynı anda çekilmediğini farketmişlerdir. Bunun üzerine kendilerine ait olmayan stoğun bir bölümünü kasa karsiligi olarak tutmuslar ve altın sikke yerine banknot adındaki temsili paraları vermeye baslamışlardır. Kredi ve faiz uygulamalarını da başlatan sarraflar, 17. yy. sonlarında engellenmiş, onların yerine banka sistemi oluşturulmuştur. Kağıt para rejimine geçiş de başlamıştır.

      "OSMANLI'DAN CUMHURİYETE PARA BASIMI"

      Osmanlı'da para birimi, gümüş paranın karşılığı olan "akçe"ydi. İlk zamanlarda sabir bir ayar ve ağırlıkta olan akçe kimi padişah dönemlerinde değiştirilmiştir. 1840 yılında ilk para basılır Osmanlı'da. 1898 kadar geçen süreçte gümüs ve bakır karışımından oluşan halkın "metelik" dediği 5, 10 ve 40 adında paralıklar ve "kaime" denen 500 kuruşluk ederinde "kağıt paralar" ortaya çıkar. II. Abdülhamit döneminde yürürlükteki "Kavaim-i Naktiye nizamnamesi" ile para işi belirli bir kanuna bağlanır. Para iç borçlanma aracı niteliği taşımaktaydı Osmanlı'da. Osmanlı mali kriz dönemlerinde başı sıkıştıkça kağıt para tedavülüne başvururdu. Osmanlı'nın son paraları Cumhuriyetin ilk beş senesinde, 1928 yılına kadar tedavülde kalır. Cumhuriyet döneminde 1924 tarihli 411 sayılı yasayla 100 paralıklar çıkartılır. Cumhuriyet, ilk kağıt parasını 1927 yılında bastırabilir, ancak bunlar harf devrimi öncesi olduğundan Arap harfleriyle basılır. Nisan 1938 de Latin harfli banknotlara geçilir. Ancak Atatürk'ün ölümü üzerine İsmet İnönü paralara kendi resmini koydurur. 1950'lere gelindiğinde Demokrat partinin ilk işlerinden biri paralara Atatürk resimlerini tekrar koydurmak ve paraları renklendirmek olur. 1970'lerde Türkiye'nin enflasyonla tanışma dönemidir ve bu paralara da yansır. 80'lere gelindiğinde kuruş unutulup bol sıfırlı günlere geçilir. 90'larda en küçük birim milyon, paralardaki sıfırlar sayılmaz hale gelir. Bundan sonra da kağıt paraların altın paraya çevrilmesi durumu tamamen ortadan kalkmıştır. Banknotların karsılığı, bir tür Türk lirasının mal satın alabileceği değer "satın alma gücü" olmuştur. Kağıt para çıkartılması bir kanunla 1999 ylı sonuna kadar T.C. Merkez Bankasına bir imtiyaz olarak verilmiştir.

       "PARANIN PUL OLDUĞU ZAMANDIR"

       Paranın topraklarımızdaki serüveninde ilginç bir öykü de yaşanır. 1878 yılında Osmanlı, ülkede yaşanan bozuk para sıkıntısını pek çok girişime karşın bir türlü çözemeyince damga ve posta pullarının arkalarına karton yapıştırarak bozuk para haline getirir. Pulların tedavüle çıkarılması halen kullandığımız "para pul oldu" deyiminin de kaynağı olur. 

       "BİR BAŞKA SAVAŞ YÖNTEMİ: KALPAZANLIK" 

       Devletler arsı ilişkilerde önemli bir yere sahip olan para, kimileyin devlet eliyle silaha dönüştürülmüştür. Bir tür "devlet kalpanzanlığı" da olan bu durum devlet eliyle düşman ülke ekonomilerini çökertmek amacıyla yapılan bir savaştır. "I. Dünya Savaşı sırasında İngilizler", zayıf düşmüş Osmanlı ekonomisine darbe vurmak için "Vahdettin döneminin sahte 10 liralık banknotları"ndan bastırır. 28 Mart 1334 tarihli bu paranın İngiliz Savaş Konseyince basıldığı çeşitli yayınlarca ortaya çıkarıldı. Gerçeğinden ayırt etmek oldukça zor olan bu sahte paranın kağıdı daha kalındır. Ayrıca arka yüzde bulunan küçük kupür yazıları ters basılmıştır.

       "TÜRKİYENİN İTHAL PARALARI"

       Türkiye, uzun yıllar yüksek maliyetlere katlanarak, kağıt para basma teknolojisine sahip olamadığından, paralarını ithal etmek zorunda kalır. Hava yolu taşımacılığının gelişmediği 1930'lu ve 40'lı yıllarda bu paralar deniz yolu ile taşınıyordu. 15 Mart 1940 tarihinde Londra'daki "Bradbury, Wilkinson &Co" şirketine "40 milyon adet 50 kuruşluk banknot" sipariş edilir. Parayı taşıyan "Yorkshire adlı gemi", mola verdiği Yunanistan'ın Pire Limanı'nda "Alman savaş uçakları tarafından batırılır". Su yüzüne çıkan ve savaş yıllarının prestijli Türk banknotları yağmalanır. Yunan hükümetinin ele geçirebildiği banknotlar Türkiye'de imha edilse de, tedavülde olmayan bu banknotlar Yunan tüccarlar tarafından olaylardan haberi olmayan "doğu illerinde halka verilir". Ankara Hükümeti, 1945 yılına dek piyasada dolaşan bu banknotları toplayabilmek için yoğun uğraş verir. Görüldüğü üzere paramızın 168 yıllık serüveninde değindiğimiz çok sayıda olay ve öykü doludur.                                                           KATAVASYA / M.USLU

KÜLTÜR SANAT Haberleri