Edep; dili tutmak, korumak, nefsi küçültmek, kalbi temizlemektir. Edep; senden üstün olana hürmet etmek, senden aşağı olana şefkat etmek, dengin olanlarla da güzel geçinmektir. Edep; konuştuğun zaman dilini, yalnız kaldığın zaman da kalbini korumaktır. Edepli olmak; ahlaklı olmaktır. Terbiye kurallarına göre yaşamaktır. Haya duygusunu sözüne ve yaşamına yansıtmaktır. Günümüzde, edepli insanlar köşe bucak yaşamaya başladı. Kimseye sataşmamak, kimseyle polemiğe girmemek için özenle adım atar oldular. Oysa ! Edepli insanların aranıp bulunması, onlardan akıl alınıp istifade edilmesi gerekir.
Edepli insanın; sözünde yalan, midesinde haram, hayatında menfaat, işinde çıkar hesapları yoktur. Yanlışlıkla bile bir kusur işlese toplum önüne çıkamaz edepli insan. Önce eşinden ve çocuklarından, sonra da dost ve arkadaşlarıyla toplumdan utanır. Edepli insanlar o toplumun mihenk taşlarıdır. Edepli insanlara itibar edilir, görüşleri alınır, söyledikleri yerini getirilir. Edepli insan da; kendisine başvuranlara hesabi değil, hasbi duygularla yardımcı olur. Bu tavrı ve davranışı onun edepli oluşunun sermayesidir.
İtidalli olup, haddi aşmamak edepli insanın özelliğidir. Edepli insanlar selin kumu gibidir. Edepsizler gelir geçer, kabarıp söner. Büyür küçülür, iner çıkar. Ama edepli insan hep aynı yerdedir, ahlakını muhafaza eder, terbiyesini takınır, mahcup olacağı hiçbir şeyin içine girmez. O; haya timsalidir. Edepli olmayanın, hiçbir şeyi yoktur. Sahip olduğunu zannettikleri, gasp ettikleridir. İnsanın üzerinde taşıdığı elbisenin güzelliği değil, yüzünde ve kalbinde taşıdığı edebin güzelliği onun insanlığını oluşturur.
Edep; hakka giden yolun sermayesidir. Edepsiz olanın ilmi ve ticareti hiçbir anlam ifade etmez. Edep; şeytanı öldüren bir silah, akıllı olmanın da dışa yansımasıdır. Edepli olmayan kimse, “Adam/Adem” değildir. Zira, insan ile hayvan arasındaki fark; edeptir. “Edepli edebinden susar, edepsiz ben susturdum zanneder” sözünü ne güzel söylemiş Mevlana. Bu cümleyle Mevlana Hazretleri, İslam’ın bu konudaki görüşünü özetlemiştir. Edepsizlik; cehaletin söze ve davranışa yansımasıdır. Cehalet; bilgi eksikliği değil, ahlaki kusurlardır.
Atalarımız; tecrübelerinden hareketle, edeple ilgili bir çok tarif yapmışlar, edebin ahlak olduğunu öğretmeye çalışmışlardır. Günümüzün teknolojik imkanları nedeniyle, insani ilişkilerdeki süreçler değişmiş ama edep kurallarının muhtevası değişmemiştir. Edep; her dönemde ahlak ve güzelliktir. İnsanın kendini tanıması ve Yaratanın Allah olduğunu bilmesidir. İmkanın, makamın, mekanın ve unvanın değil, takvanın ve ihlasın önemli olduğu bir davranışlar manzumesidir edep.
Başkasının başına gelene gülmek, büyüklenmek, başkasının göz yaşından beslenmek, kendisinin dışındakileri kınamak ve küçük görmek gibi bir çok haddi aşan davranışlar edepsizliğin hayata yansımışadır. Ahlaki kusurlar da edepsizlik olarak tanımlanmıştır. İrfani bakışa sahip olan milletimiz; ahlaksızlığı ifade etmek için “Edepsiz” kavramını kullanmıştır. Fıtratın insana yüklediği sorumluluklar ve sınırların dışındaki her söz, davranış ve tavır; edepsizlik olarak görülmektedir. “Edebi, edepsizlerden öğrenmek” gibi atalarımızın önemli bir tarifi daha vardır. Kalbi hastalıkların kaynağı edepsizlik ve ahlaksızlıktır.
Kalbi korumak için günah sayılacak davranışlardan uzak durmak gerekir. Kalp; vücuda kan pompalayan et parçasından oluşan organ değildir. Bedenin ahlaki değerlerle bütünleşmesine sağlayan manevi organın adıdır kalp. Kalp iyil, dünya ve ahiret hayatı da iyi olur.