Bayram, günün ve gecenin ibadet şuur ve neşvesiyle aydınlandığı bir koca ayın nihayetinde, Rabbimizin kullarına büyük bir ikram ve ihsanıdır. Cehennemden kurtuluş ve cennete kavuşmanın sevincidir. Kardeşliğin, akraba olmanın, birbirinin hâlini-hatırını sormanın, Allâh’ın kulu olduğunu hatırlayarak uzun bir zaman geçirmenin mükâfatıdır.
Peygamber Efendimiz, iki ay öncesinden, “Allâh’ım, bize Receb ve Şaban’ı mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur!” diye duâ etmeye başlardı. Ramazan’a kadar her gün bu heyecanı canlı tutar ve bu duâyı tekrar ederdi.
Oruç, imsak, iftar, teravih, Kur’ân tilâveti, fitre, mukabele gibi pek çok ibadetle dolu olan bu ay, insanın gönlünde merhamet, şefkat ve diğergâmlık duyguları uyandırmış, başkalarını düşünmeyi, onların dertlerine ortak olmayı öğretmiştir. Zekât ve sadakalarla toplumdaki denge muhafaza edilmiş, kalplerdeki kıskançlık ve bencillik duyguları törpülenmiş, İnsanlar birbirine yaklaşmış, gönüllerdeki buzlar erimiş, kalpler yumuşamıştır
İnsan, Allâh’ın kulu olduğunu ve Rabbinin kendi üzerindeki sayısız nîmetlerini daha yakından fark etmiştir. Gönlü rakîkleşmiş takva ve kulluk hisleri ziyadeleşmiştir. Böylece Rabbinin rızasına kavuşmak umuduyla hayırdan hayra koşmuştur.
Bu duygu ve düşünce ile müslümanlar, bir ay boyunca hep beraber ilâhî bir terbiyeden geçmiş, günahlardan temizlenmiş, şeytan ve nefsin sultasından kurtulmuş olarak bayrama kavuşmuşlardır. Hayatımıza sayısız güzellikler katan rahmet, bereket, bağışlanma, arınma ve huzur mevsimi bu sayılı günler sonrası ramazan ayının tacı bayrama kavuşmanın sevinci içerisindeyiz.
Ramazan ayında ,barış, kardeşlik ve esenlik rüzgârlarının dalga dalga yayıldığı manevi bir atmosfer ve Yüce ALLAH’ın (c.c.) bizlere lütfettiği büyük bir nimeti idrak etmiş bulunmaktayız Zira bu kutlu zaman, yorulan ruhlarımızı teskin etmek, bunalan gönüllerimize inşirah vermek, özümüze ve fıtratımıza yönelerek hayatımızın iman, kulluk ve güzel ahlak ekseninde muhasebesini yapmak için eşsiz bir fırsat olmuştur.
Diğer yandan, büyük bir heyecanla kavuşmayı beklediğimiz on bir ayın sultanını karşılayacağımız günlerde üç ayların başlangıcı olan Recep Ayı’nın ortalarında Türkiye’nin güneydoğusunu vuran deprem tüm ülkeyi derinden üzmüştür. Merkez üssü Kahramanmaraş’ta yaşanan deprem bu yıl dünyanın en büyük felaketi olarak kayda geçmiştir.
Kahramanmaraş Pazarcık’ta 6 şubat 2023 meydana gelen 7,7 şiddetindeki deprem son yüzyılın en büyük ikinci depremi olurken, aynı gün öğle saatlerinde yine Kahramanmaraş Elbistan’ta yaşanan 7.6 büyüklüğündeki deprem son yüzyılın en büyük üçüncü depremi olarak kayıtlara geçmiş bugünlere şahit olan bizleri ise yaşanan durum ziyadesiyle üzmüştür. Bu sebeble mahzun ve kederliyiz. Deprem sebebiyle vefat eden ve şehit mertebesine ulaşan insanlarımıza Allahtan rahmet ve mağfiret diliyorum.
Yaşanan deprem 10 şehri ve 14 milyon insanımızı etkilemiş bu aziz vatanın evlatları bölgede yaşayan kardeşlerimizi kucaklamış bağrına basmış ve her ihtiyacına koşmuş böylece kırgın ve kızgın gönülleri ihya için Ramazan Ayı boyunca ve Bayram’da da tüm imkanlarını devlet millet dayanışmasıyla seferber etmiştir. Sahurun bereketini, iftarın sevincini, teravihin coşkusunu, mukabelenin huzurunu ve Ramazan’ı anlamlı ve unutulmaz kılan birçok eşsiz güzelliği ile bayrama kavuşmanın gözlere düşen umut ve kalplere düşen mutluluğunu hep beraber yaşıyor olacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle, tekrar gelişiyle gönüllerimizi aydınlatan rahmet ve bereket iklimi Ramazan-ı Şerif’in; kalplerimize huzur, hanelerimize bereket, ailemize, ülkemize ve İslâm âlemine hayırlar getirerek yeryüzünün selamet ve sekinetine, bütün insanlığın huzuru ve iyiliğine vesile olmasını Yüce ALLAH’dan (c.c.) niyaz ediyorum…