1853 de İstanbul'da doğan Mari Nıvart"ın öyküsü bizim için neden önemli? Çünkü O Tanzimat Dönemimin en başarılı ve en açığa çıkarılması gerektiği halde pek fazla tanınmayan oyuncusu. Mari Nıvart birçok tiyatro topluluğunda yer almasının ardından 1874'te Osmanlı Tiyatrosu'na girdi. Mari Nıvart"ın çok içten ve doğal bir oyunculuğu vardı. Ama Güllü Agop onun oyunculuğunu beğenmiyordu, sebebi muhtemelen Agop"un göstermeci ve tipsel karakterleri seyirciye daha iyi satabilmesinden kaynaklanıyordu. Ama dünya değişiyor, Oyunculuk anlayışı da yeni bir boyut kazanıyordu. Bu değişimi Mınakyan sezmiş olmalı ki Mari Nıvart"ın gerçeğin aynısını yansıtan oyunculuğunu savundu. Hatta Agop"la Mınakyan, Nıvart için sık sık tartışıyorlardı. Topluluğun idaresi Mınakyan'a geçince Mari Nıvart sahnede daha sık ve büyük rollerde görünür oldu. Halk onu hayranlıkla izlemeye başlamıştı artık. Çünkü o rol yapmıyordu, ağlaması gerektiğinde gerçekten ağlar, bayılması gerektiğinde gerçekten bayılırdı. Hatta Yazar Şemseddin Sami, bu oyunculuk karşısında büyülenmiş ve ona aşık olmuştu. Ama Şemsettin Sami Türk"tü, Mari Nıvart Ermeni.. bir araya gelemezlerdi, Aralarında ki tek bağ, Şemsettin Sami"nin yazdığı oyunlarda Mari Nıvart"ın yer almasıydı. Mari Nıvart"da ona âşıktı fakat o da biliyordu, olmazdı. kaçtı Şemsettin Sami"den. Ve bir gün Sahne kuruldu. OYUN: Kamelyalı Kadın. YAZAR: Alexander Dumas Fils. Mari Nivart hakkında ne demiştik hatırlayın, Sahneye çıktığında hastalanması gerekirse gerçekten hastalanır, gerçekten ağlar, gerçekten yaşardı her duyguyu. Bu oyunda canlandırması gereken karakter Marguerite Gautier idi. Oyun icabı ölmesi gereken karakter. Tahmin ettiğiniz gibi kendini rolüne o kadar kaptırmıştı ki bu oyunun son gösteriminde finalden sonra seyirci alkışlarla onu sahneye çağırdı ama gelmedi. Ölmüştü. Mari Nıvart 32 yıllık bu kısa yaşamında Tanzimat Tiyatrosu"nda bir değişimin gizli mimarlarından olmuştur aslında. Saygıyla anıyoruz...