5 Mayıs Cumartesi günü, Türkiye'nin 7 Büyük kentinde Kamu-Sen'e bağlı, kamu çalışanları Toplu Sözleşme hakkını kullanmak ve Haklıyız,Hakkımızı Talep Ediyoruz sloganıyla meydanlardaydı. Samsun'da Cumhuriyet Meydanında yapılan mitinge ben de katıldım.
Gördüklerim bir samimiyet testi oldu!.Sendikaya kayıtlı üyeler adına katılanlar testden başa -rıyla geçtiler.Katılmaktan çekinenler,evlerinde oturanlar,piknik yapanlar sınıfta kaldılar.Bir de seçim zamanı kapılarını çalan,protokolda politbüro tavrıyla ,koltuklara kurulan yerel siyasetçiler ilgisizdi.Gelenler de bir elin parmakları kadar azdı.CHP Milletvekili,6 Mayıs'ta idam edilen üç devrimci için TBMM Genel Kurulu'na çam fidanı getiriyor,Kara Eylül'ü lanetliyor!Ötekilerden çıt yok!
Geçenlerde Ülkücüler filmini 9 kişi seyrettik.Sağolsun,Ülkü-Tek Başkan'ı Nedim Akkoyun'un daveti üzerine..Belgesel nitelikli,canlı tanıkların anlatımı ile zenginleştirilmiş bir film: Ozan Arif, Mahir Damatlar,Yusuf Ziya Arpacık,Zihni Açba,Muharrem Şemsek,Ercüment Gedikli, Sami Bal, Mustafa Verkaya,Ahmet Çakar,Atilla Kaya,Özcan Yeniçeri'nin dilinden yürek yangını o günleri yeniden yaşadık.Bu alanda bir ilkdi Ülkücülerfilmi.Filmin adından mı ürküldü,yoksa millet belaltı gırgır/ şamata filimlere mi merak sardı bilinmez;filme talep olmayınca(!) gösterimden kaldırılmış. Nedeni açık;Biz, Zindanı Yusuf yaptık,kendimizi Yusufiyeli yapamadık. Sözü herşeyi özetliyor.Söz benim değil,Mitinge katılan bir öğretmen arkadaşın öfke isyanıdır!.Neyse.
Sadece bu değil. Kaçımız hatırlıyor3 Mayıs 1944 olaylarını ..Adı bile tartışmalı.Şeker Bayramı mı/ Ramazan bayramı mı hesabı,bu günü sadece Türkçülük/Turancılık davası olarak adlandıranlar var.Kimileri tatlı su Milliyetçiliği Bayram'ı olarak geçiştirenler var...Hangisi doğru?Sadece Devlet büyüklerine karşı bir kaç Açık Mektup olarak anılması da yetmez;Rahmetli Nihal Atsız Hoca'ya ve kendisine destek veren 168 tutuklu öğrencinin yargılanma süreci,üç yıl tutuklu kaldıktan sonra Pardondeyip salıverilmesi olayı da değildir. Asıl kıyamet ,rahmetli Alpaslan Türkeş'in Taputluk olayıdır...Türk milliyetçilerinin Sakaryası'dır.12 Eylüle giden yolun ayak sesleridir..Başbuğ anlatıyor:Acımasızca parmaklarımdan birini yakalayıp tırnağımı çektiler..Aslında ben o görevlilere acıyordum!.Yönetim Bizi, (İsmet Paşa 'nın CHP'sidir.) faşistlikle suçluyordu ama,tüm faşizan yöntemleri kendileri kullanıyordu. İçimden bu da geçer, diyordum.Memurların gözü bir şey görmüyordu.Tıpkı,12 Eylül'de Adalet terazisinin oduncu kantarı olduğu dönem...O günler gibi dar ağacına giden 9 yiğit Ülkücü'yü ,9 ışık erenlerini unutturdular!!!Talep olmaması bundan!!
Acı ama gerçek,bir Can Dündar kadar çıkaramadık!O yüzden meydanlar boş,tenha ve ruhsuz!Sözü edilen tarihlerde yaşananlar Türk milliyetçiliği tarihinin kırılma noktalarıdır.Devleti değil ;sistemin karşısına dikilenler, ölümleri,işkenceleri göze alanlar,her mücadelede ön saflarda vuruşanlar yol ayrımına düştüler.Bir de Devlet'in başına çöreklenenler ,Ülkücüleri Güvenlik toplantılarında, Siyaset belgelerinde , Kozmik odalarda,CIA masalarında serili planlarda öncelikli tehdit unsuru, iç tedhiş hareketi,düşman olarak gördü.Her davanın,her dinin münafığı olur da güç karşısında baş eğen, münkir kesilen,uysallaşıp/uyumlaşan,korkup geri çekilen,yanında görünmekten çekinen münafıklar yok mu? Sorun bunlarda.
Türk Enerji-Sen Gen.Merkez Yöneticisi İbrahim Örs'le kısa sohbetimiz oldu.Değerlendirmelerinde haklıydı.Sağda solda ahkam kesenlerin yakınları,hanımları, hangi sendikaya üye olmuşlar hepsini biliyoruz.Türk Eğitim Sen,Türk İmar- Sen Başkanları da :Bizden üyeliklerini sildirenler; İktidar yanlısı Sendikalara geçenler, dün dündür; bugün bugündür,diyen eyyamcılar olduğunu çok iyi biliyoruz;diyorlar...
Kamu_Sen'in Cumhuriyet Meydanı'ndan yükselen sesine kulak veren olur mu bilmem.Kiminle konuştumsa umutlu değiller. Diyorlar ki Bir yılda doğalgaza %34,kömüre %26 ,mazota %24, Benzine %23,Elektiriğe %19 zam yapıp 6 aydır memura,emekliye,dul ve yetime zam hesabı yapamayan bir Hükümet olur mu?Yeni Anayasa'da devlet memurunun görev tanımı ve alanı yeniden yapılmalı,4B,4C, sözleşmeli,Taşeron ayırımına son verilmeli, öğretmenliği kast sistemine dönüştüren uygulamalar kaldırılmalı,insan onuruna yaraşır ;eşit işe eşit ücret iddiasıyla getirilen 666 sayılı KHK'nin sebep olduğu adaletsizlik ortadan kaldırılmalı...Biz,onun için Meydanlara indik. Sorunlarımızı görmezden gelenlere sesimizi duyurmak istedik. Diyorlar..Duydular mı,dersiniz?