Şehri veya bir
partiyi yönetmeye talip olmak bilgi, beceri ve kültür ister, kamyon şöförü işini yapmalı, yöneticilik o"nun neyine!
Yöneticilik yapmak herkesin işi değildir, yöneticiliğin diğer bir adı da idareciliktir, bir anlamda hem müspet açıdan, hem menfi açıdan olup, biten her şeyi idare etmek anlamına da gelebilir. Zaman gelir yönetmekte olduğunuz insanlara karşı sert, çatık kaşlı, otoriter davranmanız gerekir, zaman gelir onlara müşfik, mütevazı, sevecen davranmanız gerekir.
İki çeşit yönetici vardır; Birinci çeşidi; Kendine öz güveni olan, bilgi dağarcığı dolu, yaptığı işi bilen, karşısındakini bilgisi, kapasitesi ve konuşması ile etkileyip, yöneten ve birim amirlerine hem yetki, hem sorumluluk verip, hesap soran yönetici. İkinci tip yönetici ise; Birilerinin vesayeti ve merhameti sonucu yönetici olmuş, bilgi, beceri ve kapasitesi olmayan, ancak bunu etrafa belli etmemek için her işi kendisi yapmaya kalkıp, yardımcılarına yetki ve sorumluluk vermeyen, ama onları sevk ve idare edebilmek için bağırıp, çağırarak kendisini ispat etmeye çalışan yöneticidir.
Bu anlattıklarımı daha müşahhas bir biçimde anlatabilmek için örnekleme yapmamız gerekirse, kürsüde vaaz eden iki tür vaiz vardır. Birincisi; Bilgili, kültürlü, okuyan, çizen, mürekkep yalamış hoca efendidir. Konuşurken sesi az çıkar, dinleyenler pür dikkat sessizce dinlerler, ikinci tür vaizler ise, sadece okulu bitirip, görev aldıktan sonra kendisini yetiştirmeyen, sadece cumadan cumaya vaaz etmeye giderken konuşacakları mevzuyu tespit edip cemaatin karşısına çıkanlardır. Anlatacakları çok fazla bir şey olmayınca başlarlar bağırıp, çağırmaya nerede ise, kürsüyü yıkacaklar, ama ne kadar bağırıp, çağırsalarda cemaat dinlemez.
Siyaset yapma sanatının ağırlıklı kısmı yöneticiliktir, hele, hele birde iktidar partisini yöneten partide üst düzey yönetici olmaya talip iseniz, işiniz bir o kadar daha zor. Şehrimizde iktidar partisinde yöneticilik yapmış olanlara veya yapmaya talip olanlara baktığımızda kimlerin yukarıdaki tarifimize uyduğunu rahatlıkla tespit edebiliriz.
Yazılarımda eleştirdiğim insanları eleştiri bombardımanına tutmadan önce hafif, hafif okşamaya başlarım ki, aklını başına alsın da yaptıklarından vazgeçsin veya birileri ile haber gönderirim, kendisini toparlasın diye. Ciddiye almazsa, soluğu mahkeme kapılarında alır.
Geçenlerde arkadaşlarımız bir araya gelip, şehrin öncelikli sorunlarını ve AK Parti'de olup, bitenleri konuşmak üzere, "Ortak Akıl Hareketi" olarak bir toplantı yaptı. Toplantıya bende katıldım, çok seviyeli, bir toplantı oldu. Genellikle, mahalli seçimlerde yaşanan hatalar ve önümüzdeki süreçte bu hataların telafisi için nelerin yapılabileceği açık yüreklilikle ortaya kondu. Söz isteyen her arkadaşa söz verildi, oturumu yöneten değerli arkadaşımız Muharrem Ceylan Bey'e ve açılış konuşmasını yapan Dr. Hakan Taşlı Bey'e kalbi şükranlarımı sunuyorum. Toplantıyı sabote etmek için elinden gelen her türlü olumsuz davranışları sergileyen arkadaşlara bir şey demiyorum, çünkü başarılı olamadılar, ancak toplantının ertesi günü yemek tertipleyen Eski İl Başkanı arkadaşımızın, yemekte yaptığı konuşma ile ilgili birkaç sözüm olacak. Eski İl Başkanı arkadaşımız, öncelikli olarak katıldığımız yemeğe katılan arkadaşlarımızı yargılamaya kalkmış, hem de arkadaşlarımızın yemeğe verdiği "Ortak Akıl Toplantısı" ismine, "Sokma Akıl Toplantısı" demek sureti ile tepkisini ortaya koyarak kendi seviyesini ve kültürünü ortaya koymuştur.
Gazetemiz kurulduğu günden bugüne dek, bu arkadaşımızla ilgili hatırı sayılır bir eleştiri yapmama hassasiyetini göstermemizin yanında, kulüp başkanlığı döneminde, sonuna kadar arkasında durduğumuz bu arkadaşıma şimdilik bayramlık ağzımı açmadan sadece yaptığı konuşma karşısında cevap hakkımızı kullanarak, bundan sonraki hareketlerini takip edeceğim. Ya adam gibi hizaya gelip, kendisine yakışanı yapacak, ya da hak ettiğini bulacak! Tercih kendisinindir. Arkadaşımızın, bilmesi gereken birkaç hususu maddeler halinde sıraladıktan sonra sonuca geleceğim.
Madde 1- O toplantıyı yöneten arkadaşımız; Üniversite mezunu, aklı selim, 30 yıllık tecrübeli bir siyasetçidir. Kamyon şoförü değildir.
Madde 2- Açılış konuşmasını yapan arkadaşımız Hakan Taşlı Bey'de, hem başarılı bir iş adamı, hem doktor, hem de siyasetçidir. Aklını değil kamyon şoförüne, hiç kimseye kiraya vermeyecek kadar zeki ve akıllı bir arkadaştır.
Madde 3- Konuşan arkadaşlarımızdan hiçbir tanesi nefsi konuşmamış, bilakis AK Parti'nin içerisinde, bulunduğu sıkıntılı durumdan nasıl çıkacağını konuşmuştur.
Madde 4-Toplantıyı tertip eden arkadaşlar arka planda birileri gibi 6 kişilik yönetim kurulu tespit komisyonu kurup, oluşacak yeni il yönetim kurulunu tespit etmek için toplanmamış, toplantıya katılan herkes, diğeri ile eşit şartlarda olduğunu idrak ettikten sonra konuşmaya başlamıştır.
Madde 5- Toplantıya katılan hiçbir arkadaşımız yapılmakta olan ilçe kongrelerinde taraf olup, çalışmamış, birilerinin dükkânlarının altında bilgisayar kurup, bilgisayar uzmanı marifeti ile il delegesi yapma peşinde olmamışlardır.
Madde 6- Atakum'da arkasında durup, gece gündüz kazanması için çalıştığınız, ortak akıl toplantısına göndermediğiniz arkadaşımızla ilgili, eski il yönetim kurulu üyeniz plastikçi ağabeyimizi çalışmakla görevlendirmenize rağmen, aldığınız sonuç ortada
Madde 7- O toplantıya katılan arkadaşlar bu şehrin en nadide, seviyeli, kültürlü insanları olmalarına rağmen onları başkaları ile karıştırıp, akıllarını kiraya verdiklerini zannederek, sokma akıldan bahsedenler, yukarıda tarif edilen ikinci tür yöneticinin ve kürsüde bağırıp, çağırarak insanları aydınlatmaya çalışan hoca gibi boş yöneticiler olduklarını unutmasınlar.
Madde 8- Medeni cesaretini ortaya koyarak adını vermek kaydı ile, size haber gönderip, "Falanca ile anlaştığı doğru mu?" diye sorduran arkadaşımızla, ilgili kullandığınız kelime sizin aynaya bakıp, kendinizi görmenizden ibaret bir kelime olduğunu unutmayınız.
Madde 9- Üzülerek söylemek gerekirse, bu konuşmayı yapan arkadaşımızın, iktidar partisine mensup bir siyasetçi gibi bütünleştirici konuşma yapması gerekirken, marjinal parti siyasetçileri gibi hizipçilik, gruplaşma örgütlenmesine gitmeye çalışması, şehrimiz için hem üzücü, hem de yöneticilik yapmaya talip olanların seviyesini gösterir.
Aslında yazacaklarım ve yazmak istediklerim o kadar çok ki, anlatamam, ancak bu günlük bu kadar yeteceği kanaatindeyim. Bu yazım bir uyarı mahiyetinde olup, herkesin de aklını başına alarak hareket etmesini temenni ediyorum. Aksi halde bizzat yaşadığım bazı olaylardan başlayarak yazacağım yazı dizisini, herkes beklesin. Benden söylemesi, dileyen, dilediğini yapar. Hoşçakalın.