Başkomutanlık Sakarya Meydan Muharebesi işgal güçleri Sakarya da, İzmir'de, Bursa'da, Tekirdağ'da, Ege'de, Akdeniz' de. Çeteler güneydoğuda, doğu Anadolu' da, Karadeniz' de yani kısacası yurdum toprakları işgal altında.
İşgalcilerin, çetelerin ortak amacı Türk yurdu olan Anadolu'da Türk milletini yurdumdan sürmek idi. Zavallı, bağnaz düşünceler (insanlar), yıllarca birlikte yaşadığı Türk komşularını tanımamışlardı. Sabırlı, mütevazı, dirayetli olduğu kadarda hoşgörülü insan olmanın değerlerini, sorumluluğunu ve bilincini taşıyan Türk milletini, sabrını ölçmek şımarıklığı ve Anadolu'dan söküp atma cesaretinin cahilliği ile saldırıya geçmişler. İç ve dış düşmanlıklar, bu yakın tarih olan 30 Ağustos Baş Komutanlık Meydan Muharebesi ile sona erer.
Tarihten de mi ders almazsınız be zalimler? Küstahça Türk milletine dil uzatırsınız.
O millet ki nice imparatorluklar kurmuş, nice beylikler yönetmiş kimsenin ırkıyla, milletiyle, diniyle, örfüyle ayrımcılık yapmamış, geleneğiyle birlikte yaşamış, yaşatmış; hakkı, hukuku öğretmiş, medeniyeti yaşatmış bir milletin sabrını ölçmek size mi kaldı gafiller?
Sevr-i imzalayanlar, Montrö Anlaşmasını hayata geçirenler, Türk yurdu olan Anadolu'yu parçalamak isteyenler tarihe de mi bakmazlar? Baktığını görmezler, gördüğünü düşünmezler? Düşündüğünü anlayamayacak kadar acizlik içindeydiler mi ki?
Şanla şerefle dolu Türk tarihi ve milletinin öncüleri bir baba edasıyla, ana şefkatiyle kardeş duygusuyla birlikte yaşadığı milleti, yaşadığı dünyanın, var olduğu insanlığın sorumluluğunun bedelini kendisi bir adım sonra fiziki yaşamının sona ereceğini bile bile insanlık adına şehadet şerbetini içmişler.
Bakın ki şımarık güçler hırs ve öfke kusmuşlardır. Türk milletini yok etmeye kalkmışlar delalet ve ihanet içinde bulunan iç ve dış mihrakların hırs ve öfkesinin sonunun gelmeyeceğini gören bir Türk subayı; ilkokuldaki adı Mustafa, lisede Mustafa Kemal, Sakarya meydan muharebesinde Mustafa Kemal Paşa.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu, Cumhuriyetin ilke ve inkılaplarının öncülüğü ile Mustafa Kemal Atatürk adını almış. O ki, misakı milli sınırlarımızın çizilmesinde Türk milletinin ve Türk varlığının mazlum devlet ve milletler tarafından örnek alınışında, Çanakkale de, Dumlupınar'da, Sakarya'da yeter artık deyip ilk hedefimiz Akdeniz'dir emriyle esaret zincirlerinin kırılmasının baş mimarıdır. Bağımsız ve hür yaşamak için dün olduğu gibi tarihte de insanlık adına Türk varlığının, Türk milletinin gerekliliği ve bilincinde olan insani değerler taşıyan Mustafa Kemal Atatürk kimliğiyle Türk milletinin önderi.
İnsanlık yok edilmeye çalışılmıştır çeşitli entrika ve oyunlarla.
Şu çok iyi bilinmelidir ki dün olduğu gibi bugün de Türk milletine ve Türk kimliğine saldıran inanın ki delalet ve ihanet içerisinde insanlığa ve hatta kendine ihanet etmiş olur. Ki Türk kimliği ve Türk şuuru bilincine erişememiş olmanın verdiği kin ve nefret hem Türk topraklarında huzursuzluğa hem de dünya barışına zarar vermiş olur. Mazlum devletlerin örnek aldığı Türk milleti, Türk nüfusu her daim hem yurdumun hem de dünya barışının bekçisi olmuştur insanlık var oldu olalı.
M. Kemal Atatürk'ün şu sözü desturumuzdur. Yurtta sulh, cihanda sulh. Ancak kimse Türk milletinin sabrını ölçmek cüretinde bulunmasın. Mehmet Akif'in İstiklal Marşı'ndaki mısralarında olduğu gibi;
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım
30 Ağustos, öncelikle yurdumun bekçisi olan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ve aynı zamanda bekçiliğini yaptığı Türk milletinin Zafer Bayramı kutlu olsun. Ne mutlu Türküm diyene. Saygı ve sevgilerimle.
NOT: 24 Ağustos Cuma günü akşamı kızımın düğün törenine katılan, katılamayıp kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütleri adına gönderilmiş olan tebrik çelenkleri ile katılımcı dostlarımıza siz değerli okuyucularım ve gazetemiz aracılığı ile de teşekkürü bir borç bilirim.