Uzmanlar kanserde erken teşhizin önemli olduğunu söylediler.
Yaklaşık 1 haftadır karın ağrısı, iştah kaybı, çabuk yorulma ve 3 aydır da kansızlık şikayeti ile Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Çiftlik şubesi Genel Cerrahi kliniğine başvuran hastanın yapılan muayenesi ve tetkitlerinde sağ kolonda lümeni daraltan tümöral kitle tespit edildi.
Yapılan kolonoskopi ve biyopsi sonucunda kolon adeno kanser gelen hastaya alınan karar doğrultusunda laparaskopik (kapalı) sağ hemikolektomi yapıldı. Kısa sürede taburcu edilen hasta ameliyatının çok rahat geçtiğini, sağlığına kavuştuğunu doktorlarına ve hastane personeline ilgi ve alakalarından ötürü de teşekkür ettiğini söyledi.
Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Çiftlik şubesi Genel Cerrahi Uzmanları Op. Dr. Muzaffer Al ve Op. Dr. Kerim Güzel, şikayeti olsun olmasın 50 yaş üzeri kişilerin mutlaka kanser tarama programından geçmesini önererek erken tedavinin çok önemli olduğunu söylediler ve kolon kanseri hakkında bilgiler verdiler.
EN SIK RASTLANAN KANSERLER ARASINDA
Kolon kanserleri Prostat, meme , akciğer kanserinden sonra 4.sırada yer almaktadır.Kolon kanserleri En sık rastlanan kanserler arasında erkekte 4 kadında 3. sırada yer alır.En sık görüldüğü yaş 60-70'dir.Kolon kanseri gelişiminde bazı risk faktörleri vardır.50 Yaş üstünde sıklığı artar. Bu nedenle risk grubuna giren şikayeti olmayan kişilerde tarama programlarının 50 yaşından sonra başlanılması önemlidir.Kolorektal kanserel her yaş grubunda da görülebileceğinden şikayeti olan hastalarda yaşa bakılmaksızın tarama yapılmalıdır.Kolon kanseri hayvani yağ, kırmızı etten zengin, fiberden fakir,yüksek kalorili diyetle beslenen toplumlarda sık görülür. Oleik asitten zengin besinlerle beslenen (balıkyağı, zeytinyağı) kişilerde risk azdır. Bol posa bırakan bitkisel liflerin tüketilmesi kansorojen maddelerin kolon mukozasına temas süresini kısaltmakta, aynı zamanda dışkı hacmini artırarak zararlı maddelerin seyrelmesine yol açar. Kalsiyum, selenyum, A,C,E vitaminleri kolorektal kanser riskini azaltır. Obezlerde kolorektal kanser riski artmaktadır. Diğer bir risk faktörü genetik bozukluklardır. Kolorektal kanserlerin %20'sinde aile öyküsü vardır. Ailesinde kolorektal kanser olmayan bireylerin hayatları boyunca kolorektal kanser gelişme riski %6'dır.1. derece yakını (anne,baba,kardeş) en az birinde kolorektal kanser varsa kolorektal kanser riski iki kat fazla %12'dir.İkiden fazla 1. derece akrabada kanser varsa risk %35'dir.Akrabalarında 45 yaş öncesi kolon kanseri gelişmişse risk daha da artmaktadır. kolon polipleri özellikle adenamatöz poliplerde kanser riski artmaktadır. Polip çapı arttıkça kanser riski artmaktadır. Normal bir kolon mukazasından adenom oluşumu ve bundan kanser gelişme süresi ortalama 10 yıldır. Diğer risk faktörleri uzun süre sigara kullanma, alkol ve radyasyondurİnflamatuar bağırsak hastalığı olanlarda özellikle ülseratif kolit hastalığı olanlarda kolon kanser riski artmaktadır.Kalın bağırsağın son kısmının tutulduğu olguda risk 2 kat,kalın bağırsağın sol tarafının tutulduğu olguda risk 3 kat ve tüm bağırsağın tutulduğu olguda kolorektal kanser riski 6 kat daha fazla olmaktadır.Ülseratif kolitli hastada hastalık süresi uzadıkça kanser görülme sıklığı daha fazla artmaktadır. Bu nedenle ülseratif kolitli hatalarda hastalığın süresi ile orantılı olmakla beraber yıllık kolonoskopi ve biyopsi yapılmalıdır." dedi.
TEŞHİS NASIL KONULUR
Uzmanlar;
Kolorektal kanserler eğer tarama amaçlı tespit edilmemişse ancak kanser belirli boyuta ulaşınca teşhis konur. Kolon kanserinde kanserin şikayet verecek boyuta ulaşması yaklaşık 5 yıldır. Hastalarda karın ağrısı,halsizlik,şişkinlik, kilo kaybı, makattan kanama gibi şikayetler gözlenebilir.Bazı hastalarda kansere bağlı bağırsak tıkanması,delinmesi ya da yaygın kanama görülebilir.Sağ taraf kalın bağırsak kanserlerinde kansızlık,halsizlik,yorgunluk,kilo kaybı görülür.Çoğu hastada kansızlık araştırılması esnasında bu kanserler tespit edilebilir. Gaitada gizli kan genellikle mevcuttur.Bazen ishal olabilir.Sağ bağırsak geniş olduğundan bağırsak tıkanması daha geç görülür. Bazen karında kitle belirtisi verir. Sol kalın bağırsak çapının daha dar olması nedeni ile sol kalın bağırsak kanserlerinde tıkanma daha sık görülür.Hastaların karnı şişer,tuvalet ve gaz çıkaramaz ve kusma olur.Dışkıya karışık açık ya da koyu kırmızı kanama sık görülür. Bazen dışkıda kanla karışık mukus görülür. Bağırsak alışkanlığında değişiklik ishal-kabızlık görülebilir. Kısmı daralmaya bağlı kolik tarzı karın ağrısı ve karında gerginlik görülebilir. Dışkı çapında daralma görülebilir. "
50 YAŞ VE ÜZERİ DİKKAT
5 yıllık yaşam erken evrede %90 iken ileri evrede % 5'lere düşer.Bu nedenle erken tanı ve tarama önemli olduğuna vurgu yapan Genel Cerrahi Uzmanları Op. Dr. Muzaffer Al ve Op. Dr. Kerim Güzel, "Kanserin önlenmesi iki şekilde olur.Ya tümör gelişiminde etkili olan genetik,biyolojik ve çevresel faktörlerin belirlenmesi ki bu günümüz pratiğinde çok sık uygulanamamaktadır.Ya da bireyde olan kanser öncüsü lezyonların tanınması ve etkin biçimde tedavisinin yapılmasıdır.Bu nedenle risk gruplarına göre bazı tarama programları uygulanmaktadır. Bağırsak şikayeti olmayan,aile öyküsü olmayan, Adenamatöz polipi olmayan inflamatuar bağırsak hastalığı olmayan 50 yaş ve üzeri bireylerde yıllık gaitada gizli kan ve 5 yılda bir kolonoskopoik inceleme yapılmalıdır.Önceden geçirilmiş kalınbağırsak kanseri öyküsü olan ya da adenom öyküsü olan bireylere,uzun süre ülseratif kolit tanısı alanlara, Familyal adenamatöz polip ya da ailesel kolon kanser öyküsü olanlara ve kadınlarda genital kanser öyküsü olanlara daha erken tarama programı yapılmalıdır.Şikayeti olan her olguda ve risk grubunda olan olgularda yaşa bakılmaksızın mutlaka kolonoskopik inceleme yapılmalıdır.Makattan kanaması olan ve muayenede hemoroid tespit edilen hastalarda bağırsağın diğer kısımlarında beraberinde bağırsak kanseri olup olmadığı yönünde mutlaka inceleme yapılmalıdır.Kolonoskopik inceleme ile hem kansere öncü lezyonlar tespit edilebilmekte ve kolonoskopik olarak çıkarılabilmektedir.Gerekli durumlarda doku tanısı için biyopsi yapılabilmektedir.Bu şekilde lezyonun iyi ya da habis olduğu ortaya konulabilmektedir.Kalın bağırsağında kanseri olan olgularda ikinci bir kanser bağırsakta olup olmadığı tespit edilebilmektedir.Unutulmamalıdır ki erkenden tespit edilecek kansere öncü lezyonların yapılan ameliyat ya da diğer işlemlerle çıkarılması kalın bağırsak kanseri gelişimini önlemektedir. " diye konuştular.
BAŞARILI OPERASYON
Genel Cerrahi Uzmanları Op. Dr. Muzaffer Al ve Op. Dr. Kerim Güzel son olarak, "Bağırsak kanserinin cerrahi tedavisinde günümüzde açık yöntemlerin yanında Laparoskopik yani kapalı yöntemle cerrahi tedavi başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Laparoskopik yani kapalı yöntemle; Ameliyatların uzun kesiler yapılmadan gerçekleştirilebilmesi ve deri yüzeyinde estetik açıdan rahatsız eden izler kalmaması hem görsel hem de estetik bir avantaj sağlıyor. Yapılan bilimsel çalışmalar, Laparoskopik ameliyatların birçok ameliyat çeşidi için başta kanama ve enfeksiyon olmak üzere daha az yan etkiye neden olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca ameliyat alanında daha az doku hasarının olması, daha kolay ve hızlı iyileşme sağlamaktadır. Açık ameliyatlardan sonra oluşan ve birçok hastada yaşamının sonuna kadar sıkıntı yaratan karın içi yapışıklıklar Laparoskopik ameliyatlardan sonra daha az görülmekte; bu da yapışıklıklara bağlı ileride gelişebilecek barsak dolanmasına bağlı bağırsakların tıkanıklığı, hastanın ikincil başka bir hastalığa bağlı gerekebilecek Laparoskopi şansını yitirmesini minimale indirmektedir. Laparoskopik yöntemin en belirgin avantajlarından biri de ameliyat sonrası hastanın ağrısının daha az olması ve daha az ağrı kesiciye gereksinim duymasıdır. Laparoskopik cerrahide hastanede kalış süresi de daha kısadır. Hastanın normal fiziksel aktivitesine kavuşması ve işine dönebilmesi de daha kolay ve hızlı olur. Kliniğimizde obezite cerrahisi, reflü hastalıkları cerrahisi,safra kesesi, abdominal herniler, mide hastalıkları ve kanserleri cerrahi tedavisi, bağırsak ve pankreas hastalıkları ve kanserleri cerrahi tedavisi Laparoskopik (kapalı) olarak yapılmaktadır." diyerek sözlerine son verdiler. İlknur Aslandağ