Dernekten yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Dinçer, kanserin sadece bireyleri değil aynı zamanda aileleri, yakın çevreyi ve toplumları da etkileyen bir hastalık olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Dinçer, Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği önerisiyle 1956 yılından itibaren her yıl 1-7 Nisan'ın "Ulusal Kanser Haftası" olarak belirlendiğini kaydederek, "Hem dünya hem de ülkemiz açısından önemi giderek artan kansere karşı halkta farkındalık yaratmak, taramalara katılımı ve talebi artırmak için '1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası' düzenlenmektedir. Biz de Türk Tıbbi Onkoloji Derneği olarak kansere karşı mücadelede en ön saflarda, gelecekte daha sağlıklı ve kansersiz bir dünya için bilimin ışığında çaba sarf etmeye devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki verileri de değerlendiren Dinçer, erkeklerde en sık görülen kanser türlerinin sırasıyla akciğer, prostat, kolorektal ve mesane kanseri olduğunu, kadınlarda en sık görülen kanserlerin meme, tiroid, kolorektal ve rahim kanseri olarak sıralandığını belirtti.
Kanser çevresel faktörlere ve yaşam şekline bağlı gelişiyor
Prof. Dr. Dinçer, tüm kanserlerin yaklaşık yüzde 5 ila 10'luk kısmının genetik anormalliklere bağlı geliştiğine dikkati çekerek, "Yüzde 90 ila 95'lik kısmı ise çevresel faktörlere ve yaşam şekline bağlı olarak gelişmektedir. Bunlar arasında başta tütün ürünleri olmak üzere fiziksel ve kimyasal karsinojenler, radyasyon, yetersiz fiziksel aktivite, obezite ve alkol sayılabilir. Bu anlamda sağlıklı normal kiloyu korumak, dengeli sağlıklı beslenmek, tütün ve alkolden uzak durmak, düzenli olarak yeterli düzeyde fizik aktivite yapmak, güneş ışınlarının dik geldiği zamanlarda güneşten korunmak başlıca kanserden korunma yöntemlerini oluşturmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Kanserin erken tanısının önemli olduğunu vurgulayan Dinçer, sağlıklı bireylerde tarama testleriyle henüz ilgili belirtiler ortaya çıkmadan kanserin erken tanısının mümkün olabileceğinin altını çizdi.
"Kadınlar meme ve rahim ağzı kanseri konusunda bilinçlendirmelidir"
Prof. Dr. Dinçer, tarama testlerine ilişkin şunları kaydetti: "Bu anlamda tüm dünyada ve ülkemizde yaygın olarak uygulanan meme kanseri için mamografi, serviks kanseri için smear testi, prostat kanseri için kanda PSA testi ve kolon kanseri için kolonoskopi başlıca tarama yöntemlerini oluşturmaktadır.
Bunun dışında düşük doz toraks bilgisayarlı tomografiyle akciğer kanserinin erken tanısına ilişkin önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Kadınlar meme ve rahim ağzı kanseri konusunda bilinçlendirmelidir, cinsel aktif dönemden sonra düzenli rahim ağzı smear kontrolleri yapılmalı ve 40 yaşından sonra yılda bir mamografi, 55 yaşından sonra sorun yok ise 2 yılda bir mamografi, 45 yaşından sonra kadın erkek ayırmaksızın kolon kanserinde erken tanıya yönelik kolonoskopi periyodik olarak yapılmalıdır. Kanserin erken tanısı ile ilgili olarak yapılan tarama programları ülkemizde yaygın olarak uygulanmaktadır. Bu anlamda KETEM adı verilen Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezleri tüm ülkede yaygın şekilde hizmet vermektedir."