Dünyada en sık görülen kronik karaciğer hastalığı olan karaciğer yağlanmasının en önemli nedeni, günümüzün önemli bir toplumsal sorunu olan, obezite. Dolayısıyla obezitenin artışına paralel olarak karaciğer yağlanması da giderek yaygınlaşıyor. Öyle ki ülkemizde her 4 kişiden birinde, alkolden kaynaklanmayan karaciğer yağlanması tespit ediliyor. Bu nedenle ortalama 84 milyon nüfusu olan ülkemizde yaklaşık 20 milyon kişinin karaciğerinde yağlanma sorunu olduğu tahmin ediliyor. Acıbadem International Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Emine Köroğlu, siroza dönüşünceye dek belirti vermemesi nedeniyle karaciğerin ‘sinsi hastalığı’ olarak belirtilen karaciğerde yağlanmanın erken dönemde tedavi edilmesinin yaşamsal önem taşıdığını belirterek, “Bu nedenle normalden fazla kilosu, diyabet hastalığı, kolesterol yüksekliği veya insülin direnci olan hastaların kan tahlilleri ve ultrasonografinin yanı sıra ihtiyaç halinde karaciğerdeki yağlanma ile fibrozis evresini gösteren fibroscan tetkiklerini yaptırmaları son derece önemli. Zira hastalığa erken tanı konulduğunda uygulanan tedaviler sayesinde siroza, dolayısıyla organ yetmezliği ile karaciğer kanserine dönüşmesi önlenebiliyor” diyor.
Kalıcı hasarlar bırakmasın
Fazla alkol tüketimi karaciğer yağlanmasında önemli bir risk faktörü olsa da, her yağlanmanın nedeni olmuyor. Dolayısıyla karaciğerde yağlanma; ‘alkole bağlı’ ve ‘alkole bağlı olmayan’ karaciğer yağlanması olarak 2 gruptan oluşuyor. Alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması da ‘basit yağlanma’ ve NASH (non alkolik steatohepatit) olmak üzere yine 2 gruba ayrılıyor. NASH fazla kilolu, diyabet veya insülin direnci olan kişilerde görülen karaciğerde yağ birikmesi durumu olarak tanımlanıyor. Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Emine Köroğlu, basit yağlanmanın genelde önemli bir sağlık sorununa yol açmadığını belirterek, “NASH ise yağlı karaciğer hastalığının ciddi türüdür. Bu hastalarda karaciğer hücrelerinde yağlanmanın yanında iltihap hücrelerinde artış oluyor. Zamanla fibrozis dediğimiz nedbe dokusunda da artış görülüyor. Bu doku arttıkça normal fonksiyon gören karaciğer hücresi azalıyor. Bunların sonucunda siroza dönüşebiliyor. Kalıcı bir hastalık olan siroz da ilerleyerek organ yetmezliğine veya karaciğer kanserine neden olabiliyor” diyor.