İstatistikler, Türkiye'nin kanser rakamlarının ürkütücü boyutta olduğunu gösteriyor. Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Daire Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer, Türkiye'nin kanser haritasının nasıl şekillendiğini anlattı. Sağlık Bakanlığının 2000-2006 yılllarını kapsayan son çalışmasına göre, Türkiye'de 396 bin kanser vakası bulunuyor. Her yıl 140 bin kişi kanserden ölüyor, bu rakamın önümüzdeki 20 yılda 500 bine çıkacağı tahmin ediliyor. Her yıl ortalama 150 bin yeni kanser tanısı konuyor, yine 20 yıl içinde hasta sayısının 1,5 milyona ulaşacağı öngörülüyor.
TÜRKİYE'DE EN ÇOK GÖRÜLEN 10 KANSER
Kanserin Türkiye'ye yıllık maliyeti ise 2,5 milyar doları buluyor. Kadınlarda meme, erkeklerde ise akciğer kanseri birinci sırada yer alıyor. "Türkiye'de İç Anadolu Bölgesi'ndeki mezotelyoma sorunu dünya ortalamasının bin katı kadar yüksek. Ege Bölgesi'nde arsenikle ilgili olabilecek kanserlerde, Doğu Anadolu Bölgesi'nde mide kanseri sıklığında diğer bölgelere göre önemli bir yükseklik var" sözleriyle bazı kanserlerin bölgesel farklılıklar gösterdiğini hatırlatan Prof. Tuncer'in, kanser türlerinin kadınlarda ve erkeklerde dağılımına ilişkin verileri ise şöyle:
KANSER MERKEZİ VE ONKOLOG SAYISI YETERLİ Mİ?
28 üniversitede onkoloji merkezi bulunuyor. Profesör seviyesindeki onkolog sayısı 113, doçent ise 78. Prof. Tuncer, 2015 yılına kadar kapsamlı kanser merkezlerinin hedeflendiğini söylüyor. "Şu anda SGK kanser tedavisinin tamamını katkı payı olmaksızın ödemekte. Her nerede olursa olsun yani Sağlık Bakanlığı hastaneleri, özel hastaneler, üniversite hastaneleri fark etmiyor. Ulaşılabilirlik açısından ise 2015'e kadar yeni ve çok daha kapsamlı kanser merkezleri hedeflenmiştir. Bu hedef gerçekleştiğinde yurdun her yerinden ulaşılabilecek tedavi hizmetleri sunulabilecektir. Tabii bu konuda en önemli sıkıntı insan kaynaklarıdır. YÖK ile yapılan çalışma sonucuna göre önümüzdeki 10 yılda hizmet sunumunda her yönüyle çözüm sağlanacaktır."
SAĞLIK BAKANLIĞI ACİL ÖNLEM ALMALI
Onkolojide uzman ve kanser tedavisi yapan tam teşekküllü merkez sayısının yetersiz olduğunu söyleyen İstanbul Bilim Üniversitesi Onkoloji Bölümünden Prof. Dr. Coşkun Tecimer'in görüşleri de Prof. Tuncer'in, 'insan kaynakları' vurgusunu destekler nitelikte. "Türkiye'deki onkolog sayısı ortalama 250 civarında. Bu, gelişmiş ülkeleri dikkate aldığımızda çok düşük bir rakam. Yakın zamana kadar tıpta yan dal uzmanlık sınavlarının yapılamaması nedeniyle uzunca bir süre hematoloji ve onkoloji uzmanı yetiştirilemedi. Şu anda uzmanlık eğitimi yapılabilmekte ancak hematoloji dalında iş yükünün ağırlığı ve ekonomik nedenlerle kontenjanlar dolmuyor.
DOKTORLAR HEMATOLOJİYİ NEDEN TERCİH ETMİYOR?
İç hastalıkları uzmanları bu alanı tercih etmiyor. Türk Hematoloji Derneği bunun için burs vermeyi bile gündeme aldığı halde hematoloji yan dalı hekimler tarafından pek tercih edilmiyor. Sağlık Bakanlığı'nın bu konuda acil önlem alması gerekir. Çünkü hematoloji, tüm lenf ve kan kanserlerinin takip ve tedavisini yapan bir uzmanlık alanı ve kan kanseri de bazen yıllarca sürecek tedavileri gerektiren bir hastalık. Kemik iliği naklinin de hematolojik hastalıklarda daha sık kullanılması gerekiyor. Hem merkez eksikliği hem de uzman yetersizliği nedeniyle kemik iliği nakli istenilen sayıda gerçekleştirilemiyor. Sıra bekleyen çok sayıda hasta var."
'EN SOSYAL DEVLETİZ' DİYEBİLİRİZ'
Prof. Dr. Murat Tuncer, kanser ilaçlarına erişimde sıkıntı yaşanmadığını belirtiyor. Tuncer'e göre sorunların kaynağı, bürokratik işleyiş. "Tüm kanser ilaçları Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanıyor. Bu açıdan dünyanın en sosyal devleti olduğumuzu söyleyebiliriz. Sorunumuz, ruhsatlandırma prosedürünün biraz yavaş işliyor olması. Bürokrasiyi daha hızlı ve daha şeffaf hale getirmeye çalışıyoruz. Özellikle kanserde bu konu aciliyet taşıyor. Sanıyorum, önümüzdeki yıllarda çok daha hızlı yol alabileceğiz. Çünkü şu anda kanser konusundaki her şey bizim kontrolümüzda değil. Yani Kanserle Savaş Dairesi olarak birçok konuda fikir geliştiriyoruz ancak uygulamacı olmadığımız için yaptırım da zor oluyor. Önümüzdeki yıl Ulusal Kanser Enstitüsü Kanunu ile birlikte Kanserle Savaş Daire Başkanlığı, enstitü haline dönüşecek, tüm engeller aşılacak. Böylece kanser konusunda çok daha hızlı yol alabileceğiz."
İLACIN PARASINI ÖDEYEMEYEN TEDAVİ OLAMIYOR
Prof. Tecimer'e göre ise yüksek maliyetli bir hastalık olan kanserde hastalar ciddi maddi zorluklar yaşıyor. Her hasta son teknolojilere ve yeni çıkan ilaçlara ulaşamıyor ve bu yüksek maliyet, kanser tedavilerinde başarı oranını da olumsuz yönde etkiliyor. "Türkiye'de kanser bilinci eskiye göre artmış olmakla birlikte istenilen noktada değil. Kırsal yörede birçok kanser hastası tedavi edilmeden kendi kaderine bırakılabiliyor. Hastanelere ulaşanlar da maliyet problemleriyle karşılaşıyor. Çünkü kanser tedavisi giderek pahalanmakta. Yeni geliştirilen birçok ilaç yurtdışından geliyor ve fiyatları da çok yüksek. Fiyatların yüksek olması, kurumların tedavi masraflarının hepsini ödememesine neden oluyor. Dolayısıyla hasta katkı payları giderek artıyor, düşük ve orta gelir düzeyindeki hastalar her ilacı kullanamıyor. Bu da kanserde tedavi başarısını olumsuz etkiliyor."
GENEL SAĞLIK SİGORTASIYLA SORUNLAR BİTER
Türkiye'de erkek ve kadın olmak üzere kanser türlerine göre dağılım tablosu. Prof. Murat Tuncer'e göre SGK güvencesi olan ya da olmayan tüm kanser hastaları için sıkıntıların son bulması, Genel Sağlık Sigortasının yaygınlaşmasına bağlı. "SGK güvencesi olmayan vatandaşlar için yeşil kart uygulaması var. Yeşil kart da kanser giderlerini tamamen karşılıyor. Sanırım bir iki yıl içinde Genel Sağlık Sigortası tüm topluma yaygınlaştığında, bu tür sıkıntılar da tamamen ortadan kalkacak. Yani prosedürler standart olacak. Şu anda SSK ve Emekli Sandığı'nda hiç bir sevk ve tedavi sorunu yaşanmıyor. Tabii ki evlerinden uzakta tedavi görmek zorunda kalan hastalarımız var. Onlara da evde bakım hizmetleri için yeni bir proje gerçekleştiriyoruz