Türkiye siyasi parti kurma noktasında dünyanın en zengin ülkelerinden birisiyiz. Bu zenginlik, demokrasinin ülkemizde ne kadar filizlendiğini göstermesi bakımından önemlidir. Genel seçimlerde oyların %7'sinden fazlasını alan ve vekil çıkarabilen partiler parlamentoda temsil edilirler. Aralık 2024 itibarıyla Türkiye'de 161 siyasi parti etkin durumda bulunurken, bu rakam 2025 yılının ilk ayında 168'e yükselmiştir. Bu tarihte seçimlere katılabilme yeterliliği olan parti sayısı ise 38'dir. Tabi ki bu belirttiğim rakamların içinde " Kararsızlar Partisi" yer almamaktadır.
Resmiyette böyle bir parti olmamasına rağmen kamuoyu araştırmalarında en çok oyu alan parti şüphesiz ki "Karasızlar Partisidir." Oy oranı % 40'ın üzerine çıkmıştır. Siyasi Partiler tarihinde böyle vahim tablo ile hiç karşılanmamıştır. Bu durum; ülkemiz siyasi parti zengini olmasına rağmen yüz kişide kırk kişinin derdine hiç bir parti çözüm getiremediğini göstermektedir
Demokrasisi gelişmiş, çok partili hayata geçişi nerde ise bir asır olan bir memlekette, bunca partiye rağmen bu kadar çok kararsız seçmenin olmazsı hem düşündürücü hem de bir garabettir.Demek ki şirket kurar gibi parti kurulabiliyor. Tabi ki bu partilerin çoğu tabela partisidir. Hatta bu tabela partilerin içinde yarım asırlık partiler de var.
Bu partilerin kurulmasının bir çok nedeni vardır. Parti neden kurulur? sorusunun cevabını burada irdeleyecek değiliz. Esas konumuza geçelim. Bir kere şunu söyleyeyim. En hızlı oylarını büyüten parti " Kararsızlar Partisi" dir. Bu durum her geçen gün toplumumuzu yalnızlığa, umutsuzluğa ve gelecek endişesine sevk etmektedir. Bir memleket için ve o memleketin geleceği için endişe verici bir durumdur. Umutsuzluk ve gelecek endişesi taşıyan toplumlar günün sonunda yok olmaya mahkümdür.
Peki bu duruma neden düştük? Mevcut iktidar artık sorunları çözememekte, adaleti sağlayamamakta,ekonomik krizi çözme noktasında halkımızı ikna edici kararlar alamamakta, gençlere iş güvencesi sağlayamamaktadır. İktidar umut ve vaat siyaseti takip etme yerine korku siyaseti gütmektedir. Gelir dağılımındaki makas her geçen gün daha da açılmakta, yıllık faize ve tefecilere ödenen faiz miktarı fahiş derecede artmakta, yatırımlara ayrılan payın oranı azalmaktadır. Örneğin gelişmiş ülkelerde ARGE' ye ayrılan payın miktarına bir gôz atalım.
2023 yılında AB ülkeleri Gayri Safi Yurt İçi Hasılalarının (GSYH) yüzde 0,73’ünü AR-GE'ye ayırmışlar, bizde bu rakam binde 3'tür. Diğer bir ifade ile AB ülkeleri GSMH'sının binde 37' sini ARGE'ye ayırarak, bizeden 12 kat fazla bütçe ayırmaktadırlar. Bir de onların GSMH' larının büyüklüğü bizimkinin çok üzerindedir. Böyle rakamlarla biz dünya ile rekabet edemeyiz. ARGE demek beyin gücü demektir. Beyin gücü hangi ülkede ise o ülke ya da ülkeler dünyayı yönetiyor demektir. Burada mevcut hükümette " metal yorgunluğu" oluşmuştur. Bunu vatandaşımız görmektedir.
Lâkin oy verecek alternatif parti bunca partiler içinde bulamamaktadır. "Hükümetin icraatlarından hiç memnun değiliz ama kime gidip oy verelim?" sorusunun cevabı yok. Kimisi "Ak Parti'ye verme de kime verirsen ver" diyor. Böyle bir alternatif mi olur? Evet burada ülkenin sorunlarını siyasi partiler elbette biliyorlar. Vatandaşımızın her biri de bilmektedir. Lâkin bu partilerden hiç birisi ikna edici bir çözüm yolu ortaya koyamamaktadır. Milletimizin sorunlarını çözecek, ülkeyi refaha erdirecek, solan umutları tekrar yeşertecek, geleceğe dönük dev projeler ortaya koyacak bir siyasi irade yok maalesef!!!
Zaten muhalefet partileri bir alternetif ortaya koyamadıklarından mevcut iktidar 22 yıldan beri iktidardadır. Daha yeni anket şirketinin yayımladığı sonuçlara bakıldığında iktidarın oykarı yüzde otuzun üzerinde görülmektedir. Ana muhalefet partisinin oyları bu denli olumuzluklara rağmen iktidarın arkasında bir oya sahip olması son derece vahim bir durumdur. İktidara karşı alternatif bir hava estiremediklerinden halkımız doğal olarak tepkisini ortaya koymak için "Kararsızlar Partisine" yönelmektedir. Ya da mevcut iktidarı desteklemeye devam etmektedir.
Ak Parti devlet ve iktidar gücünü kullanmadan eşit şartlarda seçime girse bu oranda oy alma ihtimali yoktur. Meselelerin arka plânına bakıldığında iktidar ve muhalefet partileri arasında fazla bir fark görünmemektedir. CHP ile AKP arasında esas konularda fark yoktur. Her iki parti de lâik düzenden yana, AB' ne üye olma sevdalısı, faizli sistemi benimsemiş durumda, yandaşlarını kayırma ve arka çıkma eğiliminde, sözde demokrat yapıya sahip, hakkı değil de gücü üstün tutan bir sistemin savunucularıdır. Şekilsel olarak birbirinden farklılıkları olsa da özde aynı değerleri savunmakta ve benzer icraatları sergilemektedirler. Partilerin bazıları dini argümanları kullanırken bir diğer partiler ise Atatürkçülüğü, lâikliği, özgürlük ve cumhuriyetin argümanlarını kullanmaktadır. Yolları farklı gibi görünse de aynı menzilde birleşmektedirler.
Halkımızın çoğunluğu bu gerçeği fark etmektedir. Zira bir asırdan beri aynı senaryo oynanmaktadır. Vitrine konulan eşya farklı renge boyanmakta farklı desenler oluşturulmaktadır. Halbuki satışa sunulan eşya- mal aynıdır. Emperyal güçlerin hegemonyasında olmak böyle bir şeydir işte.
O yüzden "Kararsızlar Partisi" ülkemizde en büyük partisi" olmuştur" diyorum.
Selâm ve dua ile...