Islah Edici olanlar Kardeş, İfsad Edici olanlar Kalleş'tir.
Müslümanlar arasında, toplumsal refleks oluşmalı, Kardeş'lere sahip çıkılıp, Kalleş'ler de afişe edilerek, dışlanmalıdır.
Müslümanlar nefret üzere değil, muhabbet merkezli bir hayat yaşarlar. Kalleşlik; nefreti, kardeşlik; muhabbeti doğurur.
Müslümanın tercih ettiği İslam dini, akide ve diğer kurallarıyla huzuru ve mutluluğu hedef edinmiştir.
Müslümanların, inanmış oldukları dinin kurallarını, hayata yansıtmaları halinde hiçbir huzursuzluğu olmayacaktır. Asr-ı Saadet bunun örnek teminatıdır.
Müslümanların kardeş olduğunu, inandıkları dinin sahibi Allah c.c ilan etmiştir. Bunun gereklerini ve yansımalarını da Kur'anda bildirmiştir.
Müslümanım diyenler içerisinde, İslama uygun olmayan davranış sahipleri, İslama zarar veremezler.
Onlar, inandıkları din ile aralarında bulunan irtifa sorunu nedeniyle günahkar bir hayat yaşarlar. Bu, İslamın değil, Müslümanın sorunudur.
Müslüman, Kalleş olamaz. Zira, kalleşlik fesatlıktır, toplumun ifsadına dönük olumsuz insan davranışıdır.
İslam; ifsadı kötülemiş, fesatları uyarmıştır. Fesat çıkaranlar nedeniyle toplumun İfsad edileceği, bozulup çözüleceği bildirilmiştir.
Kalleşlik; güvensizlik, iki yüzlülülük, çift kimliklilik ve münafıklıktır. Müslüman kimliğinin hiçbir yerinde bu olumsuz özellikler olamaz.
İslam toplumu; ıslah edici olan kardeşlik anlayışının sahiplerini onure edip, itibari yöntemlerle ödüllendirmelidir.
Kalleş olan insanlar mutlaka afişe ve deşifre edilip, itibarsızlaştırılarak, toplumdan tecrit edilmelidir.
Toplumda, kendini ve iki yüzlü kimliği ile günahkar halini gölgelemek için dini değerleri kullananlar mutlaka vardır. Bunları iyi tanımak ve topluma tanıtmak gerekir.
At izini, it izine dönüştürmek isteyenler, aslında alınlarındaki günah izini, secde iziyle kapatmaya çalışırlar.
Fıtrat günahı kabul etmez. Günahkarlar, vicdanlarını ikna etmek için, olumsuzluklarını, yaptıkları iyilik ve ibadetlerle kapatmanın çabasında olurlar.
Yoksa, gece uyuyamazlar. Böyle olunca da, uyuyamaz ama en azından kendilerini uyutmuş olurlar.
İslam toplumunda kardeşlik esastır. Kalleş olanlar münafıktır. Müslümanlar, kendi aralarında kalleşlerin olabileceğini mutlaka hesaba katmalıdır.
İnsanların söz, eylem ve davranışları, Kur'an ve Peygamber Sünnetinin ölçülerine tabi tutulduğunda, kardeş mi kalleş mi olduğu hemen fark edilecektir.
Kalleşleri, kardeşlerden ayıramamak; ayıramayanın sorun ve sorumluluğudur.
Kardeşlik anlayışıyla ıslah ediciler arasında, kalleşlik amacıyla ifsad edicilerin olabileceği unutulmamalıdır.
Peygamberimiz, kardeşçe bin kişilik bir ordu ile Uhud’a giderken, yolda üç yüz tane ifsad edici ordudan ayrılmıştır.
Peygambere bile oyun yapma hesabında olan kalleşler, bugünün her bir insanına aynı düşüncelerini uygulamaktan çekinmezler.
Özellikle; İdareci ve belirleyicilerin, kardeş ve kalleşleri iyi tanıması gerekir. Ama, Ya ! İdareci ve belirleyici de Kardeş değil, Kalleş'se.... İş, o zaman toplumun kardeşlerine düşecektir.
Geçmişinden tövbe ettiğini söyleyenlerle, hiç tövbe edecek eylemi olmayanları, aynı yerde değerlendirenler, Kardeş'le, Kalleş'i birbirine karıştırmış olurlar.
Islah etmeye gayret ederken, ifsad etmek de böyle olur.
Böylece, ifsad ediciler de hedefine ulaşırlar. Buna fırsat verenler de, ıslah edici değil, ifsat edici güruhun hizmetkârıdırlar.