Kardeşlik Zamanı Ve De Bin Yıllık Kardeşlik…

Hasan Anayol

Kardeşlik Zamanı Ve De Bin Yıllık  Kardeşlik…

 

Mehmetçiklerimizin acısı yüreklerimize kor gibi düşmesinden çok geçmeden birkaç gün sonra Van ve Erciş depremi kolumuzu kanadımızı kırdı.

Bilancosu  ağır.Bereket ki Kentin nüfusu yoğunluğu ve alan genişliği bakımından ürkütücü sonuçlar olmadı.Gene de 575'in üzerinde ölümüz,2600 yaralımız var. 5250 'nin üzerinde oturulamayacak hasarlıkta binalar yanında , yerle bir olmuş bir o kadar da konut vatandaşımızı zor günler bekliyor...Yıkılanlar arasında kamu binalarının olması ilginç.

Marmara ve Düzce depreminde yaşananlardan,sürdürülen ihmallerden , aradan 10 yıl geçmesine rağmen ders alınmamış olması başka bir ilginçlik.

Bu arada Depremi fırsat bilerek,fitne kazanını kaynatmak isteyenler,”Batsın sizin devletiniz!”diyerek kendisini ötekileştiren kirli simalar karındaşlık hukuku yerine karın deşmekle,nifak saçmakla ortalıktadar.

Ülkemin Batısından,güneyinden,kuzeyinden dalga dalga Van'a ulaşan kardeşlik rüzgarı,yeni bir kardeşlik iklimin müjdecisi olur inşallah!.

Yine de 1999 Depreminden önemli dersler çıkarılmış..”Hazırlıksız yakalandık” görüntüsü verilse de Devletimizin,Türk Kızılay'ının o çetin şartlarda,şaşkınlığı üzerinden atarak,kısa sürede duruma hakim olması sevindiricidir..

Ayrıca,185  vatandaşımızın sağ olarak kurtarılması önemli başarıdır.Ancak,40 kadar öğretmenimizin enkaz altında olduğu şüphesi yürek yangınımızı artırmıştır.

Siyasi parti liderlerimiz olumlu mesajlar vermiştir.Ayrımcılık rüzgarı ekenlere en etkili cevap,MHP lideri Devlet Bahçeli'den gelmiştir.“Oh olsun” diyenlere :”Böylesi bir günde ayrımcılığı körükleyerek , ağlama sırası onlarda gibi lanetlenmesi gereken yaklaşımları,büyük bir densizlik ve soysuzluk olarak ” gördüğünü söylemiştir.

Devlet adamından beklenen tavır işte budur.Siyaset yapma zamanı değildir.Kardeşlik zamanıdır.Oralarda bin yıldır kardeşçe yaşayan bir halkın,bin yıllık kardeşliği güçlendirme zamanıdır.

Yaşanmış bir büyük felaketin sorumluluğunu taşıyan bir siyaset adamı olarak önemli bir noktaya dikkat çekmiştir.Yıkılan kamu binalarının mütaahitlerini  kast ederek: ”Devletin malını deniz gibi görerek üzerine çullanan haysiyyet fukarası[O1]  sefil simalar ne yazık ki yıkımın,çöküntünün alt yapısını da hazırlamışlardır….Vatandaşlarımızın ya da Devletimizin sahip olduğu binaları hakkıyla yapmayarak kayıplara neden olanların,eksik malzeme  kullananların,çalanların,çırpanların iki cihanda yakaları bir araya gelmesin ve inşallah rüsvaylıkdan da kurtulamazlar ”sözleri önemlidir.Bu beddua sadece “haysiyet fukarası” müteahhitlere gitmemektedir.Yapanı kontrol etmeyen,planından projesine ,yapım aşamasında vasıflı/kaliteli malzeme kullanıp kullanılmadığını denetlemeyen, imza yetkisi olan Kamu görevlilerine kadar gitmektedir.

Yardımlardan söz etmek istemiyorum.En basiti Deprem vergisi adı altında toplanan vergilerin sadece 2011 yılı için 64 trilyon olduğu düşünülünce devletin afet kaynağı hazır demektir.Diğer yandan Türk milletinin bitmez tükenmez kadirşinaslığı,gönül seferberliği kardeşlerimizin acısını hafifletecek boyuta ulaşacaktır..

Bütün TV kanallarında “az veren candan,çok veren maldan” gönlü,yüreği gani insanlarımızın bağışlarını duydukça gururlanmamak mümkün müdür?

Doğal afetler ,yoksulluklar ve büyük felaketler insanları ortak paydada buluşturur.Kederde ,tasada birlik bunu gerektirir.

1999 Marmara depreminden hepimiz iki şey öğrendik.Birincisi, Deprem gerçeğinin farkına vardık.Depremle yaşamayı öğrendik.Depremin öncelikli bir sorun olduğunu keşfettik. Hatırlayınız.Okul çocukların Deprem Dede adını taktığı,Deprem uzmanımız Prof. Ahmet Mete Işıkara'nın Anadolu'yu karış karış gezerek bilgilendirme toplantıları yaptığını hatırlayınız.Şimdi, ne zaman depremden söz edilse,ekranlarda 2,3 akademisyen görüyoruz.

İkincisi,Arama Kurtarma Ekipleri, AKUT gibi aktivist sivil Arama kurtarma birlikleri oluşturuldu.

57.Hükümet döneminde 19 pilot ilde başlatılan ve daha sonra Türkiye geneline yaygınlaştırılan Yapı Kontrol Denetim Büroları kuruldu.,Binalar için “Zorunlu Deprem Sigortası” uygulaması başlatıldı...Bunları Marmara depremi sonrası yapılan altyapı çalışmalarıdır.

Van Depremi de bize yeni bir umut olacak(!).. Sn.Başbakan'ın açıkladığı üzere, gecekondu ve plansız yapıların derhal yıkılması gündemde.Gerekirse ”zorunlu istimlakin” yapılacağından  söz ediliyor.Böylelikle kentsel dönüşüm projeleri hantallıktan,savsamaktan süratle kurtulacağı anlamına geliyor bu sözler.

Olur mu?Olmaması için hiç bir neden yok.Halk desteği Hükümetin arkasında,Eee Meclis dersen sayısal çoğunluk O'nda,yürütecek makam Hükümette…Yasamada üstünlüğü tartışılmaz.Hepsinden önemlisi Yerel yönetimlerin ekseriyeti iktidar partisinin elinde..Geriye helvayı yapacak “usta” kalıyor ,AKP Hükümetinin üçüncü döneminin adı “ustalık”  olduğuna  göre , fazla söze gerek kalmıyor..

Yalnız bir çekincemi belirtmeliyim.…

Malum,Kentsel Dönüşüm Projeleri Belediyelerle TOKİ arasında –işbirliği/ ortaklık- ile yürütülmektedir.TOKİ arsaya para vermek yerine arsa karşılığı yapım anlaşması üzerinden konut yapmaktadır.Bu bağlamda bazı açıkgözler,yönetime yakın Ali Dibocular,yerel yönetimlerin karar mevkiinde konuşlananlar ortaklıktan  paydaşlık gözleyenler, yakınlarını devreye sokarak ,yağmaya çullananlar çıkabilir Hatta öyle gözü kara ,pişkini bile var ki yakını söz konusu olduğunda “Arsa almasına mani mi var?”diye mazeret üretmesi,tuzun kokacağına işarettir.

Üç dört yılda ,kısa yoldan köşe dönmenin yolu Belediyelerin imar düzenlemelerinden, topraktan geçtiğini bilenlerdeniz..Ama bir de bunun altı var!

Neyse ,şimdi siyaset zamanı değildir.Kardeşlik zamanı,hele de bin yıllık kardeşliğimizi güçlendirme zamanı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.