Son günlerde ülkemiz ve Mısır'daki gelişmeleri takip edip, her yorumcunun kendi ideolojik yaklaşımına göre olayları taraflı aktarmasını izledikce, diğer devletlerin olaya yaklaşımının taraflı olmasını gördükçe, nefes alamaz hale geldiğim için, artık bilinen doğrulara da, yanlışlıklara da karşı olduğumu hissetmeye başladım. Yaşanılanların bir nedeni var, ama o neden herkeste ayrı şeyi çağrıştırmakta. Gözümüzün önünde yaşanılan Mısır gerçeğinde bile kutuplaşa biliyoruz. Demokrasi diye olaya yaklaşanı var, Mısır'ın başındaki yöneticiler dinci diye darbeyi haklı görende var, ülkedeki iktidara iyi bir ders olur beklentisinde olanlarda var. Sokaklarda ölenler, yada ölecekler kimsenin umurunda değil. İktidarından, muhalefetine, sivil toplum kuruluşlarından, ekranda arzı endam eden yorumcularına kadar, bildikleri fakat ülkemizde olmaz diye geçiştirdikleri, Mısırın şu anki durumu ilerleyen safhası Suriye'nin içinde bulunduğu durumudur.
Çok seslilik demokrasinin gereğidir diyenlere karşıyım. Demokrasi çok seslilik ise, İngiltere'de, Almanya'da, İsviçre'de, Kanada'da, Amerika'da neden ses çıkaramaz demokrasi. Sadece ses çıkaran demokrasi biz ve diğer Müslüman ülkelerde mi var.
İngiliz 'in, Alman'ın ülkemizle ilgili meselelere müdahil olmasına . Aynı zamanda ülkemizdeki projelere olumsuz bakışlarını, Taksim platformu adı altında seslendirilmesine . Hangi devlet ülkemizin kötülüğü için faaliyetteyse, misli ile karşılık vermeyişimize karşıyım .
Ülke içindeki gelişmeleri yorumlarken, ısrarla kendi benimsediği ideolojinin gereklerini yerine getirmeye çalışan yorumculara . Amacı, iktidar ne olursa olsun düşsün zihniyetindeki aydınlara , muhaliflere karşıyım.
Gündemden düşen sanatçıların, gündemde kalabilmek adına, ülke meseleleriyle ilgilenir görünmelerine, ülke adına hassasiyeti olan konuları kaşıyarak gündem yaratmaya çalışmalarına karşıyım.
Molotof , taş atarak ,devletin aracına zarar verirken yakalananların salınmasına . Eylemcilere karşı tepki adına, satırla saldıran vatandaşa karşıyım. Eylemleri destekliyorum diye çıplak tenini pazarlamaya çalışana, buna modern Türk kadını diyen örümcek kafalılara karşıyım. Eli satırlı gösterici neden salındı deyip, Molotof atan, araç yakanların salınmasına sessiz kalınmasına da karşıyım.
Taraftar gruplarının eylemlerde bu kimlikleriyle bulunmalarına, siyasetçilerinde siyasi kimliğimizle burada değiliz diye başlayan konuşmalarına . Her eylemde sendikaların bulunmasına karşıyım.
Israrla üzerinde durduğum ve karşıyım dediğim nokta şudur; ülke birliğinin bozulmaması , birlikten kastım Mısır'daki ayrışmadır. Bu ülke çok darbe gördü, hepsinin haklı yönleri vardı. Belli şartlarla o haklılıklar pekiştirildi, darbe yapıldı, '' evet haklıydılar'' dendi. Diğer taraftan birileri de'' bizim çocuklar yaptı'' dedi. Seneler sonra darbeden kaybettiklerimiz açığa çıktı. 2. dünya savaşından sonra yerle bir olan Almanya'da hiç darbe olmadı, onlar süper güç oldu. Biz savaşa katılmadık darbelerle yaşadık. imf ye borcu yeni bitirdik. Düşüncem, sağcı, solcu yada bir parti değil, yarın çocuklarımızın güzel bir ülkede yaşaması. Bunun yolu da birlik olmadan geçer.
Emperyalizme karşıyım söylemleri sadece yutturulmuş afyondur. Emperyalizme karşı olacaksan ülke içinde birlik olacaksın.