^^Bir millete, geçmişini unutturmak, onu yok etmenin ilk şartıdır.^^
H.NİHAL ATSIZ
Bağımsızlık anlamını kaybederken, Ülke toprakları yabancılara peşkeş çekilirken,Ülke yabancı askerlerin korumasına bırakılırken,Milleti birleştirme yerine ayrıştırmada yarışan siyasetçileri gördükçe,Maaş alan teröristleri izledikçe,Şehit Mehmetçiğe ağlayamayan ama yabancılar için gözyaşı dökenleri seyrettikçe,Yandaşları koruyup kollayanlara baktıkça,Adalet anlamını yitirirken,Dürüstlük önemsizleşirken,Yalan dolan talan meziyet sayılırken,Bürokrasi ve devlet kadroları liyakatten uzak onuncu sınıf tiplere teslim edilirken Güneydoğu ticareti tersyüz edilip ülke kaynakları Suriye çapulcularına tahsis edilirken, Muhalif çapulcular desteklenip Suriye kaosa itilirken, binlerce kişi ölürken hala Suriye diye sayıklayanları gördükçe,Siyasi çekişmeleri, körü körüne destek olmayı ya da köstek olmayı izleyince; akla ünlü Rus bilim adamı Pavlov'un köpekleri ve refleks kırılması geliyor!
Özellikle TV ekranlarında kırıntı bilgilerle ahkam kesenleri gördükçe, gazete köşelerinde dedikodu yazarlığını aşamamış yazı özürlülerini okuyunca örneklemenin doğru olduğuna insan kanaat getiriyor.
Bu, şartlı reflekstir. Eğer sürekli olarak zil çalar ama hiç et göstermezseniz bir süre sonra şartlı refleks söner..Devamın sağlanması için arada bir et gösterilerek refleks pekiştirilmelidir.. Hiç birimiz dünyaya Türk, Meksikalı, Sünni veya Katolik olarak gelmeyiz. Bunlar bize öğretilen değerler, bir başka deyişle, şartlı reflekslerdir. Eğer pekiştirilmezlerse zamanla sönerler.
Bir gün Pavlov'un enstitüsünü su basar. Köpeklerin bir kısmı boğulur, bir kısmı da günlerce korkuyla titreşir, çünkü ölümden zor kurtulmuşlardır.Kurtarılabilenler tekrar enstitüye toplanır. Pavlov zil çalar, köpeklerde tık yoktur.
Şu müthiş sonuca varır Pavlov: Ağır travmalar, şartlı refleksleri ortadan kaldırmaktadır. Hayvan en doğal, en ilkel durumuna geri dönmektedir.
Türkiye'deki siyasetçiler, gazeteciler, akademisyenler peki bu durumda ne oluyor dersiniz?Milleti oyalıyorlar. Her koltuğa oturmuşlar. Hala millete mazeret uyduruyorlar. Temel konuları halka sormuyorlar. ABD askeri silahı gelsin mi gelmesin mi? Hepsini toplarsanız, geniş halk kitlelerinin iş, aş sorununu örten bir şal olduğu görülür
.Pavlov'un köpeklerindeki gibi ağır travmalarla bizim de şartlı reflekslerimiz yani milli duygularımız ve tepkilerimiz kırılıyor..
Emperyalistler sinsi savaşlarında psikoloji bilimini kullanırlar.. Burada izlenen yol, ABD'nin tehdit olarak gördüğü ulusların milli bilinçlerinin, tarihlerinin ve benliklerinin sorgulanması, aşındırılmasıdır.
Kısacası, Milli Duygu'nun yok edilmesidir etnik psikiyatrinin görevi. Bir Milletin millet bilincini, milli duygusunu ve reflekslerini nasıl yok edersiniz? Milletin tarihsel varlığını sorgulamaya açarsınız, o Milletin tarihini yeniden tartışırsınız. Türk Milleti'ne ait ne kadar değer varsa onu tartışmaya açıyorlar.Farkındaysanız böylesi bir dönemden geçiyoruz.. Demokratlık, tartışma kültürü adına neyi tartışıyoruz ve bizden neyi kabul etmemiz isteniyor?Herkesi aptal kendini akıllı zannedenin hayal kırıklığı çabuk gelir. Türkiye'de ise akıl tutulması yaşanıyor.
Bizim ise son ülkemiz Türkiye'dir. Hala gaflet dalalet ve hıyanet içinde olanlar var.
Şeytanın dostlarına karşı vereceğimiz mesaj, net ve kesindir.
KAYBEDECEKSİNİZ.
Dünya'nın her yerinde, barışın, huzurun, güvenin, gerçek adaletin, paylaşımın hakim olacağı bir dünya için herkes üzerine düşeni yapmalıdır.
İnsanların en aşağılığı din istismarı ve cemaat tellallığı yaparak haksızlıkla bizler ve ötekiler kavramını derinleştirip esnafın ,memurun amirin polisin ve askerin ,adliyenin içine sızıp ruhen ,bedenen ,sosyal ve ticari olarak yaşam haklarını katledenlerdir.
Saygılarımla