Kazananlar, Kaybedenler...

Mehmet Büyükalbayrak

Bir mahalli seçim sürecini daha geride bıraktık. Sizler bu yazıyı okurken, seçimlerin üzerinden yaklaşık bir haftalık bir süre geçmiş olacaktır. Sonucun kesinleştiği yerlerde, yeni belediye başkanlarımız mazbatalarını almış ve görevlerine başlamış olacaklar. İtirazların sonuçlandırılamadığı yerlerde ise, bu heyecanlı bekleyiş bir süre daha sürecek.

  Yeni başkanlarımız, ilk günlerin heyecanı ile makamlarına oturduklarında, makam odaları ile geçtikleri koridorların çiçek bahçesine döndüğünü göreceklerdir. Tebrik için gelenler, çiçek gönderenler, çiçeği kendisi getirenler... Samimi duygularla gelenler de vardır, yarına yatırım için gelenler de... Çiçekler başınızı döndürmesin. Yarın makamınızı kaybettiğinizde sizden uzaklaşacaklardan, siz şimdiden uzaklaşın. Uzaklaşamıyorsanız, aranızdaki mesafeyi muhafaza edin. Gerçek dostlar, siz makamdayken değil, kendilerine ihtiyacınız olduğunu hissettikleri zaman yanınızda olanlardır.

 Özellikle yeni başkanlara tavsiyem, tebrik süresini, belli bir süre ile sınırlayıp bunu önceden duyurmaları. Ölçüyü kaçırıp, bu süreyi haftalarca uzatanları hatırlıyorum. Bu arada da rutin işler için gereken kararlar ya beklemede kalıyor, ya da ilgisiz kişilerce alınıyor. Görevinize, resmen  olduğu gibi, fiilen de başlayın. Unutmayın, başarı da, başarısızlık ta size ait olacaktır. Yine unutmayın ki: Beş yıl çok uzun bir süre değil, çabuk geçer...

 Birleştirilerek oluşturulan belediyelerimiz için de yeni bir süreç başlıyor. Bina sorunu... Bir kaç belediyeden gelen personelin yeniden organizasyonu... Yeniden yapılanma... Makam peşinde koşanlar... Hatır, gönül için eşik aşındıranlar... Yani, yeni başkanların işleri zor. Ne diyelim? Allah yardımcıları olsun... Bu arada, küçük bir öneri: Kadrolarını oluştururken liyakatı ön plana alanlar daima başarılı olmuştur. Hatır, gönül ilişkileri ile kadrolarını belirliyenler de, sonuçta, pişman olmuştur.

 Cazgır, “pehlivaaan, pehlivan” diye başlıyan tekerlemesinde, “alta düştüm diye yerinme, üste çıktım diye sevinme” diye devam eder. Eğer bu bir hizmete talip olma ve hizmet yarışı ise, kaybedenlerin, sağlıklı bir düşünce ile geleceğe dönük ders çıkarmaları, kazananların da, üzerlerine aldıkları sorumluluğu layıkı ile yerine getirebilmek için var güçleriyle çalışmaları gerekir. Zira, “mahkeme kadıya mülk değildir.” Siyasette halka küsen, ya da kendini dev aynasında görenler sonunda hüsrana uğramışlardır. Kaybedenler, nerede yanlış yaptıklarını ararken, kazananlar da yanlış yapmamak için uğraş vermelidir.
 
 Bu bilinçle ilk işiniz “ayağımızı çamurdan kurtarmak” olmalıdır. Tüm mahallelerde, tüm cadde ve sokaklarda... Şehrin öncelikle çamur, çukur ve çöpten kurtarılması lazım. Şehrimiz için çöp sorunu büyük oranda çözülmüş olsa da, çamur ve çukur  için aynı şeyi söylemek, maalesef, mümkün değildir. Ana arterlerimizde bile, yağmurlu bir günde yaya yürümek maharet istiyor. Bastığınız parkenin altından sıçrıyan su, sadece elbisenizin dışını değil, paçanızdan yukarı dizinize kadar çıkarak her yerinizi berbat ediyor. Belki küçük sorunlar(!) ama, acil çözüm bekliyen küçük sorunlar... Çözüm beklemek hakkımız...

 Yeni dönemin herkes için, beklentilerinin gerçekleştiği bir dönem olması temennisiyle...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.