KAZANCIN KAYNAĞI

Sami Kesmen

  İnsanının çalışarak elde ettiği kendisinindir. Çeşitli yollarla sahip olunan her şey kişinin malı sayılmaz. Sahip olunan şeylerin helal olması gerekir. 
      Mahşer günü insanların ilk karşılaşacakları soru, malını nereden kazanıp, nereye harcadığı olacaktır. 
     Kazanılan yöntemin helal olması gerektiği gibi, harcanan yolların da helal olması gerekir. 
      Haram kazançla helal iş yapılmayacağı gibi, helal kazanç da haram yerlerde harcanamaz. 
      Kolay kazanç elde etme arzusu beşeri bir duygudur. Bu duygu nedeniyle insanlar, kısa yoldan ve mesai harcamadan kazanç elde etmeyi isterler. 
     Ya da az mesai çok kazanç peşinde koşarlar. Helal yönden az mesai ile çok kazanç elde etmenin hiçbir mahsuru yoktur. Kısa sürede yüksek kârlı bir ticaret yaparak elde edilen kazanç buna örnek gösterilebilir. 
      Ticaretin veya farklı kazanç yollarının helal yöntemleriyle kısa sürede elde edilen kazanç elbette ki sahibinindir.
      Zaman zaman toplum içinde "Helal haram ver Allah, yiyemezsem al Allah" diye söylenen, çok yanlış, garip, hatta itikadi zorlayan cümlelerin kullanıldığına da şahit olunmaktadır. 
     Bu cümlenin ortaya koyduğu anlayış, helal kazancın önemsizliğidir. Kazancın elde edilmesinde temel unsur helal olmasıdır. 
      Bunun için de, kazanç şekillerine göre, işin kurallarının yerine getirilerek helal yönden elde edilenler kişinin kendi malıdır. Helal kazanca katılan haramlar, helalleri de kirletir.
      Müslüman, bütün gayretiyle üzerine düşeni yapar ve elde ettiği ne kadarsa, onunla mutlu olur. Asla, çok kazanmak için haram yol ve yöntemlere tavessül etmez.
      Bazen de, kazanç elde etmek için, hayri duyguların duaya dönüştürüldüğünü, bu duanın da haram kazanca sermaye yapıldığı görülmektedir. 
      Örneğin, loto ve benzeri gibi yöntemlerle kazanç elde ederek, bununla cami yaptıracaklarını söyleyenler, vicdanlarını rahatlatmak, ya da bu dua yöntemiyle alın teri harcamadan kazanç elde etmeyi düşünmektedirler. 
      Böyle düşünen insanlar, sermayenin gerçek sahibi olan yüce Allahı, hâşâ aldatmak gibi bir abdallık ve salaklıkla çaktırmadan yardım isterler. Haramlarına, yalanlarıyla ortak olurlar. 
      Böyle düşünce içerisinde olanlar, hukuken meşru dinen caiz olmayan yöntemlerle ve tesadüfen elde ettikleri bu gibi paraları hayri hizmetlerde kullan(a)mazlar.
      Parayı elde edince Karunlaşırlar ve "zaten kaynağı haram, bununla helal hizmet olmaz" diyerek, nefsini hoş edecek haram merkezlerine koşarlar ve Haramiler kervanına karışırlar.
      Bu gibiler, dillerinde yalan, midelerinde haram ölene kadar, hayvanlardan daha aşağı, rezil bir hayat yaşarlar. 
    İnsanın yaşantısı, kazancının da habercisidir. Nasıl kazanmışsa öyle yaşar, nasıl yaşıyorsa öyle kazanmıştır. 
       Kazanç; helal yön ve yöntemlerle elde edilendir. Kazancın kaynağı sorgulanırken sadece ticaret kanalları değerlendirilmemelidir. Görevini yerine getirmeyen memur, zirai ürünleri karıştıran çiftçi, insanlara hizmeti görev olan birinin tutum ve davranışları gibi, bir çok konu kazanın sürecini ve sonucunu ilgilendirmekte ve etkilemektedir.  
      Peygamberimiz; yalan ve haramdan uzak duranın cennete gireceği müjdesini vermiştir.  Midede haram, dilde yalan varsa; elde edilen kazancın helalliği de tartışmalıdır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.