İnsan fıtratı kazanmayı çok sever. Kazanmak güzel elbette. Her zaman kazanılmıyor ancak. Bu da bilinmeli.
Başarı kıvılcımlarından biriyle tutuşturmak güzel, durgun dünyamızı. Avare duranlara selam bile verilmez. Hayatını mutfak yolu ile ayakyolu arasına sıkıştıranlardan ne beklenir? Dünyadaki üstlendiği görev doldur bir de boşalt. Gerisini ayrıntı olarak görenlere söylenecek çok söz var aslında.
İnsanoğlu yemek için yaşamamalı. Yaşamak için yemeli. Bir amaç gütmeli insan. Rüzgârdaki amaçsız bir şekilde savrulan bir yaprak gibi olmamalı. Kendi yönünü bulabilmeli. Hatta yön tayin edebilmeli. Hoş bir nam bırakmak lazım bu dünyada. Hayırla yâd edilecek bir mazi bırakmak ardında güzeldir. Böyle bir mazinin varisleri olmak ne güzeldir! Başarılı bir geçmişi arkada bırakmak, sadece varisleri mesut etmez. Sevmeyenleri de kıskandırır. Adama bak be! derler. Sevmezdik ama iyiydi. İnandıklarını birer birer hayata geçirdi. Yılmadı, bıkmadı ve asla pes etmedi.
Başarı için yılgınlığa düşmemek, ümitsizlik yaşamamak gerek. Pek çokları inanmasa da başarma sevdamıza, biz kararlı olmalıyız. Öyle karalı olmalıyız ki kimilerine göre Kaf Dağı'nın arkasında görülen ideallerimiz, sorgulanmamalı bile. Bunları yapamazsın ustam, deme cesaretini gösterememeli karşımızdakiler. İdeallerimizi bütün inanç ve benliğimizle bedenimize söyletmeliyiz.
Her şey zıddıyla kaimdir malum. Kazanmanın zıddı da kaybetmektir. Kaybetmeyi de sevmeliyiz. Bizi esir almadıkça, alışkanlıklarımızdan biri olmadıkça ve kazanmakla aramıza duvar örmedikçe. Kazanmayı bize sevdiren kaybetmeyi sevmeliyiz. Kazanmanın güzel olduğunu söyleyen kaybetmek güzel olabilir ancak. Kaybederken de kazananlar, eksiksiz kazananlardır. Kaybedişlerden muhakkak güzel kazanımlar elde edilmelidir.
Kaybedenin durumunu bilmek gerekir öncelikle. Acıyı da tatlıyı da tatmak gerekir. En güzeli kaybederken kazanmak ve kazanırken kaybetmemek. Düşmeyi tecrübe etsek de nasıl kalkıldığını öğrenmiş oluruz. Daha kuvvetli şahlanışlara vesile olacaksa arada bir düşmek de güzeldir. Büyükler, güçlüler ve inançlılar da sendeleyebilir hatta düşebilir. Ancak pes etmez ve sürünmezler. Silkinir, titrer ve hemen ayağa kalkarlar.
Kazanmak sevinç ve mutluluk getirir. Çocuğumuz kazanır mutlu oluruz. Tuttuğumuz takımı kazanır seviniriz. Oy verdiğimiz parti iktidar olur mesut oluruz. Bu ve benzeri güzellikler olurken biz yerimizde fert olarak iki ileri bir geri yapıyorsak olmadı o zaman. Hele hele bir ileri iki geri yaparsak öldüğümüz andır. Bizim dışımızdakilerin başarısıyla kuru kuruya ağalanmak, başarılarda bir paye sahibi olmamak kaybetmenin ta kendisidir.
Başarıyı verimsiz olarak kullanmak da onunla kuru kuruya övünmektir. Başarıya bağlılığımız, ölüme olan inancımız gibi olmalıdır. Başarı, bizim ayrılmaz bir parçamız olmalıdır. Hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmak, başarının anahtarı olduğu gibi yarın ölecekmiş gibi çalışmak da yine başarının çilingiridir. Başarıya ince bir çizgiden ulaşılır. Başarı için doğru yolu iyi tespit etmeliyiz. Doğru yolu bulunca gerisi gelir. Ancak yol eğriyse feriştah olsa iyi sonuç alınamaz.
Başkalarını üzmeyecek, kırmayacak ve yıkmayacaksa kazanmak güzeldir. Kazanmalarımız hayatı katma değerle süslüyorsa güzeldir. Kazanmak güzeldir.