KAZIN AYAĞI

Lütfi Özkan

Ülkemizin yaşadığı toplumsal gelişim-dönüşümden nasibini alan Kaz Dağları'na,gölgesini satamadığı ağaçları kesen kapitalizm şimdi de Kütahya'da Murat Dağı'na göz dikmiş.Luna parktaki oyuncaklar gibi delikten bir kafa çıkıyor,ona vuruyorsun,diğer taraftan başka kafa çıkıyor bu sefer onu yakalamaya çalışıyorsun ya,onun gibi...Bir yandan neye nasıl karşı geleceğimizi şaşırdığımız bir dönem yaşıyoruz.Artık hiç olmazsa oksijenimizi bize bıraksalar.

Bu ortamda inanç sistemlerinin,ideolojilerin,izm'lerin,milliyetçiliklerin,hepsinin bırakılması gerekiyor.Ortak tek derdimizin bu yerkürenin,bu gezegenin,bu doğanın korunup gelecek kuşaklara eksiksiz bırakılması olmalıdır.

Her geçen gün doğal kaynaklarımız tükeniyor,kirleniyor ve biz bir kavanozun içerinde konserve gibi yaşıyoruz.Dünyadan her şeyi istemeyi çok iyi biliyoruz,ama hep alıyoruz bir tek şey vermiyoruz.Evimizin balkonunda bir çiçek bile yetiştirmeye burun kıvırıyoruz.Her önümüze gelenin kökünü kazıyoruz,Hayvanlarda bile görülmeyen bir iştah ve doyumsuzlukla saldırıyoruz.

Örneğin arının balını paylaşabiliriz,ama bütün petekleri alarak arıların yaşam kaynaklarını kuruturuz.Gerektiği kadar alıp kalanı arıların yaşam döngüsüne engel olmamalıyız.Onların doğasına saygı gösterip,çiçeğini korumalıyız ki o da üretime devam etsin.Bizler de şifalanırken diğer canlılar da ortak beslensin.Bu karşılıklı bir duygu alışverişi,saygı alışverişiyle yaşam en güzel şekliyle sürsün.

Hiçbir vatandaşımızı mikro ve makro düzeyde düşünmeden ,bütün küskünlükleri,ayrılıkları bir kenara bırakarak yan yana yaşamayı seçmeliyiz.Bireysel yetilerimizi birleştirerek her türlü olumsuzluğu çözebiliriz.Bu düşünceyi bir bilinçlendirme sürecinden geçirmek için de eğitime daha çok önem vermeliyiz.

Her konuda farkındalık yaratmak için tarafsız bir medya gücüne ihtiyacımız var.Kaz Dağları'na binlerce insan yürüyerek gidiyor ve arkasında bir medya var.Bu sayede insanlar birbirlerini duyuyor ve aynı amaçla yürümenin hazzını yaşıyor.

Bireysellikten toplumsal çabaya dönüşen bu hareket kitleler üzerinde daha etkin ve verimli karşılığını bulurken onların yanında kurumların,partilerin,belediyelerin olması arzulanırdı.

Bu cennet ülkenin yer üstü ve yer altı kaynaklarını kâr etmek için mahvetmekten zevk alan kapitalist sistem son 20 yıldır çokuluslu sermayenin içeride el ele vererek gerçekleştirdiği doğa katliamı bir çevre sorunun çok ötesindedir.Bu güzel vatanımızın her yeri bir doğa harikası incilerini yerli işbirlikçilere ve onların yabancı ortaklarına karşı korumak aynı zamanda yeni sömürgeciliğe de karşı çıkmak,bu uğurda savaşım vermek her insanın borcudur.

Umarım son doğa katliamları bize,özellikle unutturulmak istenen ulus bilincinin yeniden doğup gelişmesinde bir uyarı,bir yol gösterici olur.

Sözümüzü sonlandırırken Kaz Dağları,Munzur,Cerattepe,Ünye,Salda Gölü ve daha nice doğa harikası yerlerimiz sizin babanızın malı değildir.Buralar 82 milyon insanın ortak tabiat varlıklarıdır.

Çekin kirli ellerinizi oralardan.Torunlarınızın yüzüne bakacak aydınlık,sevecen bir yüzünüz olsun.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.