Nasıl ki 0-6 yaş dönemi çocuklara davranışlar itina gerektiriyorsa, ergen dediğimiz, yetişkinliğe adım sürecini yaşayanlara gösterilen davranışlar da bir o kadar önemli. Bu dönem bireylerin beklenti ve tepkileri tutarsız olacağı için (bu normal olandır.) ailelerin yönlendirici sıfatına bürünmeleri gerekiyor. Ancak genel yapılan hata ise; yönlendirmek yerine onlar adına karar verip yaptırıma maruz bırakmak oluyor. Burada da ortaya çatışma çıkıyor. Bunu ortadan kaldıran şey ise iletişim. Aile içinde zamanla oluşan iletişimsizlik sonucu ortaya çıkan görüntüler; mutsuz çocuk, huzur bulamayan gençler,sürekli söylenen ama çözüm üretmeyen anne ve babalar .
Ailelerin çocuklarıyla çatışma yaşadığı konularda yıkıcı eleştirel davranışlara yönelmek yerine öz eleştiri yapmalarının gerekliliği çok önemli.
Çocuğunuz hiçbir şeyden mutlu olmuyor mu? Hemen geçmişe ayna tutarak onu yetiştirirken yokluğu öğretip öğretmediğinizi sınayın.
Çocuğunuz üniversiteye sadece evden uzaklaşmak için mi gitmek istiyor? Bunu ona itenin siz olup olmadığını sınayın.
Çocuğunuz pervasız davranışlar mı sergiliyor? Aile içindeki bireylerin birbirine tepkilerine bakarak kendinizi sınayın.
Bunlar gibi tüm karşılaşılan sorunlar karşısında söylenmek yerine kendimize ayna tutmak yanlışları daha kolay fark etmemizi sağlayacaktır. Ailelerin de dört dörtlük olunamayacağı gerçeğini kabullenip hatalarını kabul etmesi büyük fayda sağlayan davranış olacaktır. Büyük ya da küçük yanlışını kabul edip onu törpüleme eğilimine girmesi başarı ve huzurun başlangıcı bunu biliyor ama uygulayamıyoruz, peki neden? Çünkü karanlığa söylenmeyi tercih ediyoruz. Mum yakacak birini bekliyoruz Mumu yakma cesaretini gösteren bireylerin olması için öncelikle ailenin mumu yakmayı öğretmesi gerekir Mumu yakan bireylerin olduğu bir toplum için bu elzem.