Keşke yalan söyleyenlerin burnu pinokyo gibi uzasaydı ne güzel olurdu!

    Çoğu zaman karşımda ki insanların net bir şekilde yalan konuştuklarını hissederim ya da bilirim ama yalanlarına müdahale etmem, onların dünyası o kadar küçük işte, ama neden konuştuklarına bir anlam veremem.

    İnsanoğlunun var oluşundan itibaren Âdem ile Havva"dan başlamış bu olay.
     Yalan konuşmayı gerektirecek tek neden kişinin kendisini kurtarmaya çalışması,
     Bulunduğu durumu kurtarmak istemesi yani bir kurtuluş yolu olarak görmesi. Bu kurtuluş mağlup biten bir hikâyeye dönüyor.

     En kısa kestirme yol ama yakalanana kadar sefasını sürebilirsin.
Ya sonrası utanılacak bir yüz varsa eğer kızarır belki de renkten renge girer ama yoksa zaten tek renklidir yine pişkin pişkin gülümser.

    Geçmişte ağızdan çıkan söze itimat edilirdi yani söz ağızdan çıkardı sonralarda bunun yerini senetler aldı artık senetlerde işe yaramıyor. Yalan söylemeyi kimse öğretmiyor ve yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor ama yalandan da kimse ölmüyor.

     Keşke yalan söyleyenlerin burnu pinokyo gibi uzasaydı ne güzel olurdu değil mi?  

     Bende yalan yakalama uzamanı değilim fakat başta bahsettiğim gibi genelde hissederim, kim hangi dünyasıyla mutlu oluyorsa öyle yaşasın nasılsa herkes hak ettiğinden fazlasını yaşayamaz, düşündüğün neyse sen o"sun.

    Biraz da tüyolar verip konuyu bağlayayım.

    Yalan söyleyenlerin sergilediği 20 özellik şöyle.        
üze dokunma. Söylediklerinin yalan olduğunu gizlemek isteyenler sürekli yüzüne dokunuyor, burnunu kaşıyor, ağzını eliyle kapatıyor ve sık sık dudaklarını ısırıyor.
    Yapay gülümseme:  Doğal gülümseyenin gözlerinin içi gülerken,  yalancıların yüzünde yapay bir gülümseme beliriyor.

    Gözünü kaçırma: ""Gözler kalbin aynasıdır"" sözünün doğruluğunu yalan söyleyenler bir kez daha ispatlıyor ve sık sık gözlerini kırpıştırıyor. Göz kontağı da kuramayan yalancılar göz göze gelince hemen başını başını çeviriyor. Sürekli kapıya bakan bu kişiler yalanı söyledikten sonra kaçıp gitmek istiyor.

    Tereddüt: Yalan söyleyen insan detaylarını kafasında kuramadığı için tereddütte kalıyor, konuşması yavaşlıyor, cevap verirken uzun süre düşünüyor.

    Ayağını yere vurma: Yalan söyleyenler ayaklarını sürekli yere vuruyor, kıpırdatıyor ve sandalyede sallanıyor.

    Kollarını kavuşturma: Yalan söyleyen insan hemen kendini korumaya geçiyor ve kollarını kavuşturuyor.

    Tik sergileme: Yalan söyleyen insan her zamanki davranışlarından uzaklaştığı için tiklerini kontrol edemiyor.

    Kızarma: Yalan söyleyince kalp atışları hızlanan kişinin yüzü kızarıyor.

     Garip tepkiler: Yalancı kendi söylediklerine odaklandığı için karşısındakinin söylediklerini duymuyor. Kaşlarını kaldıran, hayretle ağzını kapatan yalancılar garip tepkiler ortaya koyuyor.

     Konuyu değiştirme: Eğer karşısındaki ""kurban"" yalan söylediğini anlarsa yalancı hemen konunun dışına çıkarak kendini kurtarmaya çalışıyor.

    Huzursuzluk: Yalan söyleyenler kulaklarına dokunuyor, parmaklarını çıtırdatıyor, yüzükleri ya da saçlarıyla oynuyor.

    Tutarsızlık: Tipik bir yalancının en önemli özelliği vücut diliyle sözlerinin birbirini tutmamasıdır.

    Ses titremesi: Yalan söyleyenlerin ese tonu alçalıyor, aşırı yükseliyor ya da titriyor.
    Hızlı konuşma: Yalan söyleyenler hızlı hızlı konuşuyor.

    Terleme: Yalancıların hem avuçları hem de tüm vücudu terliyor.

    Yutkunma: Yalan söyleyenler yutkunmaya başlıyor. Erkeklerin sürekli  kravatlarını gevşetmesi yalan söylediklerini ortaya koyan başlıca özellik.

    Dudaklarını ıslatma: Yalan söyleyenler sürekli ağızları kuruduğu için dudaklarını ıslatıyor.

    Aşırı dostça yaklaşım: Yalan söyleyenler bu sırada inandırmak için büyük güç sergilediği için karşısındakine her zamankinden samimi davranıyor.

   Herkese saygı dolu yalansız sevgiler diliyorum.