Serkan Kır ve ekibi, 6 yıl boyunca kanserle birlikte gelişen, özellikle hastalığın ileri evrelerinde sık rastlanan, tedaviyi ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen kilo ve kas kaybını nasıl önleyebilecekleri üzerine çalıştı. Süreçte "EDA2R" geni ile "NIK" enziminin kilo ve kas kaybına yol açtığını gözlemleyen ekip, bunları devre dışı bıraktıklarında kilo ve kas kaybının da önlenebildiğini keşfetti. Araştırmanın "EDA2R–NIK signalling promotes muscle atrophy linked to cancer cachexia" adlı makalesi, üst düzey bilimsel çalışmalara yer verilen uluslararası hakemli dergi "Nature"da yayımlandı. Böylece, Kır ve ekibinin bu çalışması dünya tıbbında umut vadeden çalışma olarak kabul görmüş oldu.
"Kaşeksi, hastaların hayatta kalma süresini olumsuz etkiliyor"
Dr. Öğretim Üyesi Serkan Kır, kanser hastalarının birçoğunda ortaya çıkan aşırı kilo kaybı ve buna bağlı kas kaybının sebeplerinin tam olarak bilinmediğini, bu konu üzerine araştırmaların hala sürdüğünü söyledi. Vücudun bütününde gelişen enflamasyonun bu süreçte önemli rol oynadığının, tümörlerin salgıladığı hormon benzeri bazı proteinlerin kaşeksi ile kas kaybını uyardığının düşünüldüğünü anlatan Kır, tümör gelişimini desteklediğine dair açık bir kanıt bulunmayan kaşeksi ile beraber yağ ve kas dokularından salınan yağ ve protein yapı taşlarının tümör büyümesine katkı sağladığının düşünüldüğünü belirtti. Serkan Kır, kaşeksi durumunda tümörlerin hasta metabolizmasında verimsizliğe yol açarak enerji israfına neden olduğunu kaydetti. Bu durumun kilo kaybını beraberinde getirdiğini aktaran Kır, "Kaşeksi, hastaların yaşam kalitesini ve hayatta kalma süresini olumsuz etkiliyor. Hastalar, özellikle kas kaybı, halsizlik ve güçsüzlük gibi problemler yaşıyorlar ve yaşam kaliteleri gündelik ihtiyaçlarını gideremeyecek şekilde azalabiliyor. Kilo kaybı, hastalara uygulanan kemoterapi gibi tedavilere cevap vermeyi engelliyor ve ne yazık ki hastalığın son evrelerinde tedavinin sonlandırılmasına neden oluyor." dedi.
"İlaç tasarlanmasına hizmet edecek bilimsel araştırmalar önem taşıyor"
Dr. Öğretim Üyesi Kır, aşırı kilo kaybının tedavisine yönelik şimdilik etkili bir ilaç bulunmadığını, özellikle kas kaybını önlemeye ilişkin klinik denemeleri devam eden ilaçlardan da henüz başarılı sonuçlar elde edilemediğini belirtti. Kilo kaybeden hastalara uygulanan besin takviyesi gibi tedavilerin de bu duruma engel olamadığına dikkati çeken Kır, yeni ilaç tasarlanmasına hizmet edecek her türlü bilimsel araştırmanın kaşeksi için çok büyük önem taşıdığını ifade etti. Serkan Kır, araştırmalarında yola çıkış ve odak noktalarını ise şöyle anlattı: "Araştırmamız iki farklı mekanizma üzerine yoğunlaşmış durumda. Fareler üzerinde gerçekleştirdiğimiz tümör ekimi deneyleri, kas dokusunda bu iki mekanizmanın aktifleştiğine dair belirtiler sunuyor. Çalışmamızda bu mekanizmalarda görev alan proteinlerin fonksiyonlarına odaklandık. Kas hücre kültüründe gerçekleştirdiğimiz deneylerimiz bu mekanizmanın uyarılması durumunda hücrelerde ciddi derecede küçülme meydana geldiğini gösterdi. Ayrıca bu mekanizmaların farelerin kas dokularında aktifleşmesi de yine kas kütlesinde azalmaya neden olmaktadır. Bu sonuçlar, tümörler tarafından uyarılması durumunda bu mekanizmaların kas kaybında doğrudan rol alabileceğini gösteriyor."