Her zaman yaptığım gibi, TV kanallarında mevcut olan açık oturumları izledim. Fakat her nedense başörtülü kadınların sorunları üzerine tek bir programa rastlamadım. Bende köşem de bu konuya yer vermek istedim.
Efendim malumunuz üniversitelerde ve kamu yerlerinde bu engel hala uygulanmaktadır. Şimdi ben başörtüsü olayının, tarihçesini filan anlatacak değilim, bunları herkes biliyor. Birçok başı açık bayan bile böyle bir olayı tasvip etmiyor. Onlara buradan teşekkürlerimi arz ediyorum. Şunu peşinen söyleyebilirim. Onlar için bir haksızlık yapılsaydı bende onların yanında olurdum. Düşünebiliyor musunuz sevgili okurlar, binbir zahmetle ve yokluklarla alınan diplomalar bir bakmışsınız ki bir işe yaramıyor. Haa birde dikkatimi çeken bir şey var. Bir zamanlar ikna odalarını tasvip edenler bugünlerde seçim öncesi daha yumuşamış görünüyorlar. Bunun adı seçim yatırımından başka bir şey değildir. Israrla söylüyorum ki; bu insanlar kesinlikle inançları gereği örtünüyorlar. Tabi bir zamanlar Fadime Şahin"leri sahneye sürenler yaptıklarının yanlış olduğunu çoktan anladılar. Aynı kişiler bazı ilahiyatçıları da, başörtüsü yoktur dedirterek bir başka projeye imza attılar ama tutmadı.
Toplum huzuru diye bir gerçek var, bu gerçek parayla satılmıyor. Ancak elde edilir. Bu başörtülü kadınların çoğu istemeyerek açtıkları için üzgünler. Çoğu da peruk takmanın eziyetini yaşıyorlar. Birçok başı açık kişiler de onlar için üzülüyorlar, bu böyle devam edip gidiyor. Çoğu başörtülü kızlarda, dış ülkelere öğrenimlerini tamamlamak için gittiler. Gidiş o gidiş bir daha dönmediler. Bunun adı beyin göçüdür. Maalesef birçok çalışan beyin yabancı ülkelere kaçtılar.
Tabi bu arada söylemek istediğim bir şey daha var. Şu anda inançlı kesim tam bir vurdumduymazlık içindedir. Neden inanca hizmet ettiğini iddia eden bazı TV kanalları bu insanların sorunlarını yeterince dile getirmiyor? Neden hala bunca sorun varken, şuculuk buculuk devam ediyor. Bunlar neye hizmet ediyor anlayamadım. Hatta ne yaptığını bilmeyen bazı kişiler güya başörtüsü takıp altta kot pantolon, şov programlarının vazgeçilmezleri oldular. Tabiî ki onlar bizim için ölçüt değiller.
Engeller her çağda olacaktır. Olmaya da devam edecektir. Sıra dışı insanların yapması gereken, sıradan insanların yaptığı gibi pes etmek değildir. ÜSTAD MEHMET AKİF, daima hiç durmadan usanmadan çalışmayı tavsiye ediyor. Evet hayallere ulaşmak için hiç kimse engel görmek istemez. Ama hayatın gerçekleri böyle söylemiyor. Önemli olan bir kişinin inandığı değerlerden vazgeçmeden, başarıyı yakalamaktır.
OKULUMUN FİLMİNİ ÇEKECEĞİM
En büyük hayalim, iyi bir televizyon programcısı olmaktı diye anlatan, TÜLAY AYHAN bu engel yüzünden hayalini kurduğu, mesleğinin eğitimini alamasa da, bu yolda mücadele etmekten hiç yorulmamış iki yıl üniversite sınavını kazanan, ancak okula devam edemeyen Ayhan, Büyükşehir belediye bünyesinde hizmet veren İSMEK"te sinema kurslarına devam ediyor. Ayhan"ın önemli hedefleri var.
Radyo televizyon bölümünü kazanmış ama öğrenimine devam edememiş SEYHAN OKTAY ise, bu engelle karşılaştığını daha sonra kendini sanatın içinde bulduğunu söylüyor. EDEBİYAT, MÜZİK, EBRU ve HAT sanatıyla uğraşıyor. OKTAY ayrıca arkadaşlarıyla kurduğu bir müzik gurubuyla konserler veriyor.
Türk dili ve edebiyatı bölümünü kazanan ama öğrenimi bırakan SEMA BABUŞÇU ise büyük bir çıkmazın içine girdikten sonra, mesnevide ney"in hikayesini okuyup çok etkilenmiş. Ve ney çalmaya karar vermiş. Bu kardeşlerimizi tebrik ediyorum. İnsan isterse her işi başarır. AYSUN ELLİDOKUZOĞLU ise, orta ve lise derlerini dışarıdan vermiş. Öyküler yazıyor. Bu öyküleri bir kitapta toplamayı düşünüyormuş. Bu kardeşlerimizin haberini, 30 Nisan 2006 Yeni Şafak gazetesinden edinmiştim.
Sevgili okurlar, başarının önüne hiçbir engel duramaz. Hepinize saygılar.