Hazreti Ali Kabe-i Muazzaa'da namaz kılarken yanında çabuk namaz kılan bir sahabe görmüş, Sahabe namazı bitirdikten sonra Hazreti Ali yanına gidip Bu namaz olmadı yeniden namaz kıl deyince Sahabe korkudan tekrar namaz kılmış. Namazı bitirdiğinde Hazreti Ali sence hangi namaz makbul namaz oldu diye sorunca Sahabenin cevabı çok enteresan ilk kıldığım namazı Allah rızası için kıldım, ikincisini ise senden korktuğum için kıldım o nedenle makbul olanı ilki demiş. Benzer bir olayı ben de 1996 yılında Medine-i Münevvere'de yaşadım, Ravza-i Mutahhara da namaz kılarken Mısırlı birisi yanıma yanaşıp namazımın olmadığını, çabuk namaz kıldığımı söyleyince ona sahabenin benzeri bir cevap vermiştim. Diyeceksiniz ki yazı başlığı ile bu olayın ilgisi nedir, azıcık sabrederseniz yazının ilerleyen bölümlerinde neden bu konuyu yazdığımı anlayacaksınız. Malumunuz bundan yaklaşık bir yıl önce şahsıma karşı bir operasyon yapılmıştı, operasyonun konusu da tehdit ve şantajla gazeteye reklam almak üzere basın yoluyla çete kurmaktı, işin enteresan tarafı Hukuk literatüründe katalog suçlar denen bir husus var, suçlar tasnif edilirken ve iddianameler hazırlanırken bu katalog suçlar göz önüne alınarak hazırlanır, Katalog suçlarda böyle bir suç maddesi olmamasına rağmen TMK 10. Maddesiyle yetkili özel savcı böyle bir iddianame hazırlamıştı, yani biz tehdit ve şantajla reklam toplamak üzere bir çete kurmuşuz da bizim haberimiz yok.
Buraya kadar olanı olayın bir yanı bir başka ve en acı boyutu ise bu konuda bizim aleyhimizde gidip ifade veren bazı gazetecilerin emniyetteki ifadeleri ile Mahkemedeki ifadelerinin tutarsızlığı ve hakimin bu konudaki uyarıları ve gazetecinin meslektaşı ile ilgili verdiği böyle bir ifadeydi. Konuyu hepiniz zaten biliyorsunuz ancak üzerinde duracağımız konu bu değil, bizim aleyhimizde gidip ifade veren bu gazeteciler, daha sonra kendi bağlı bulundukları grubun sattığı malzemeleri satın almadığı için Büyükşehir Belediyesine adeta ateş püskürüp haber yapmış olmaları toplumun gözünden kaçmadı, ancak her ne hikmetse adli mercilerin gözünden kaçtı. Bu tür insanların yaptıkları haberlerin tamamına yakını haberin kaynağına veya olayın gerçek yönüne göre değil , olay kahramanlarından ne kadar nemalandıklarına göre yapılır. Biz bu güne dek hiç ama hiç bu tür habercilik yapmadık, ancak doğruyu söylemek gerekirse sevdiğimiz bazı insanlarla ilgili üzerine gidilmesi gereken konuların üzerine gitmek yerine kendileri ile görüşüp olayları çözme yoluna gitmeyi tercih ettiğimiz konular olmuştur. Ürettiğimiz malları almayan kurumlarla ilgili haber yapma cihetine hiç gitmedik, olayları doğru, dürüst ve tarafsız haber yaptık, bunun dışında en ufak bir sapmamız söz konusu olmamıştır.
Bizimle ilgili gidip ifade veren bu gazetecilerin patronları ne derse onun dışında haber yapma imkanları olmadığından habercilik politikalarını da bu yönde yürüttüler. Bu minval üzere bir gazete patronunun talebi sonucu araya bazı iş adamlarının da girmesi sonucu geçtiğimiz Ramazan ayında Yelken kulüp de bir araya gelen gazete patronları ile Vezir Hazretlerinin ekibi belli bir noktada uzlaşmışlar, ardından Büyükşehir Belediyesinin desteği ile yayın hayatına devam eden TV kanalını da satın almışlar anlaşma gereği karşılıklı menfaatler doğrultusunda habercilik politikaları da bir süre devam etmiştir.Ancak bu iş adamlarını doyurmak çok zordur, onları ben çok iyi tanırım Spor kulübünde yönetici oldukları dönemde kendimizi ortaya koyarak topladığımız onca paraları kulübe yönlendirmemiz sonucunda kulübe milyonlarca liralık yardım gelmesine rağmen bu insanları mutlu edememiştik. Neden mutlu edemediniz derseniz bu insanların ellerinde olup satamadıkları daireleri kulüpten alacağı olan futbolculara değerlerinden çok yüksek bir fiyata satmaları sonucunda kulübün kasası boşalmıştı da ondan. Yapılan anlaşma sonucunda çok para alacaklarını düşünen bu insanlar umduklarını bulamayınca bundan yaklaşık bir ay önce yapılan anlaşmanın bozulduğunu öğrenmiştim ancak açık ve net olarak bu yönde haberler yapılmadığından ben de konuyu gündeme getirme gereği duymamıştım, önceki günkü gazetelere bakınca bir tanesinin iskele sancak Vezir Hazretlerine giriştiğini görünce demek ki aradaki siyasetçi vekil de bu işi çözemedi ki manşetten çakma gereği duyuldu dedim. Manşetin bu şekilde yapılma nedeni istediklerini alamamanın dışında en ufak bir şey olmadığından adım gibi emin olsam da elimizde delil olmadığından tahminimiz bu yönde demek durumundayız. Peki bu manşetlerden sonra ne olacak derseniz Vezir Hazretlerinin geri adım atıp uzlaşacağı düşünülebilir ama benim tanıdığım Vezir Hazretleri seçimi kaybedeceğini bilse eyvallahı olmaz, bana göre de doğrusu budur.
Biz gazete olarak yıllardır Vezir Hazretleri ile ilgili olumsuz haberler yaparız Büyükşehir Belediyesinden Vezir Hazretleri, Kayıkçıbaşı, Bay Serciyo ve tüm yetkili kadrodan tek bir tanesi Adnan Bahadır bizden şunu istedi de vermedik onun için bu haberleri yapıyor desinler ben yarın gazeteyi kapatmaya hazırım. Bunca zamandır Vezir Hazretlerinin aleyhinde haber yapmış olmamıza rağmen bu konuda yapılan haberlerin şiddetle karşısındayız haberler doğru olsa dahi yapılma amacı habercilik değil beklenti olursa aynı Hazreti Alinin Sahabe-i Kirama zorla namaz kıldırması gibi bir habercilik olduğu kanaatinde olacağımızdan biz bu işin karşısında Vezir Hazretlerinin yanında oluruz. Bunu yapma nedenimiz düşmanımın düşmanı dostumdur ilkesi değil tam aksine bir işi gereği için veya Allah rızası için değil de menfaat için yapanın karşısında olma ilkesidir. Bizi şantajcı ilan etmek isteyen ve bu nedenle evimizi, iş yerimizi, yazlığımız, araçlarımızı arayanlar hatta gidip aleyhimizde ifade verenler şimdi ne yapacaklar çok merak ediyorum. Adalet Ahmet'e farklı Mehmet'e farklı uygulanırsa veya kafanıza göre insanların konuşmalarının bir kısmını keserek delil elde etmeye çalışırsanız buna adalet denmez, ne enir derseniz onu da siz takdir edin. Kalın sağlıcakla