Küçümsemek; bilerek veya bilmeyerek Yaratana karşı tavır almaktır. Bu durum Kur'ana da konu olmuştur. Yürüyüşünü, kendi büyüklüğünü ifade etme aracına dönüştürmek yadırganmıştır Kur'anda. "Ne toprağı delebilir ne de dağlara ulaşabilirsiniz" meal cümleleriyle ikaz edilmiştir bu durumda olanlar. Kadın erkek,küçük büyük ayırmadan insanları uyarmıştır Yaratan.
İnsan olarak herkes değerlidir ve değer olarak da eşittir. Allah c.c.ın Rahman sıfatının gereği olarak, kendisine âsi olup, küfredenlere de yaşam ve rızık konusunda diğerlerine ihsan ettiğini, onlara da vermektedir.
İnsanlar arasındaki farklılık iman ve takvaya göredir. Bu da övünmeyi gerektirmez, zira bir gerekliliktir. İmanı güçlü olup, Allaha yakın olan övünmez aksine böyle olmayanların durumundan dolayı acı duyar. Herkesin iman ve takva üzere olmasını ister.
Varlık ve tahsil nedeniyle diğerlerini küçümsemek toplum içinde görülen olumsuzluklardandır. İsminin önünde akademik ünvanı olan bazılarının, zaman zaman ilmi ve bilgi seviyesini bilmedikleri kimseleri, sırf ünvanının kendisine verdiği güçten hareketle sıradan görüp küçümsedekleri görülmektedir. Makamı ve konumunu kendine sermaye gören bazılarının da zaman zaman vatandaşı küçümsediğine şahit olunur. Varlık, servet ve imkan sahibi olanlardan da böylesi tavırları olduğu şikayetleri duyulmaktadır.
Atalarımız; "büyüdükçe küçülmenin" iyi insan olduğu konusunda sözler geliştirmişlerdir. Tevazu ve anlayışlı olmak; imkan, makam ve ünvan sahibi olanların en çok riayet etmeleri gereken sosyal ve ahlaki bir kuraldır. İnsanları küçümseyenlerin bir şekilde ve birgün mutlaka mahcup olacakları tecrübelerle sabittir.
Bir iki alıntı ile bu konunun toplum içindeki karşılığını görelim. "Otobüste profosörün yanına bir köylü oturmuş. Profosör kendini tanıtmış. Ben profosörüm demiş. Köylüde ben de köylü Mehmet Ağa demiş. Yolculuk bayağı uzunmuş. Profosör Mehmet ağaya demiş ki; "yolumuz uzun, gel seninle bilgi yarışması yapalım" demiş.. Mehmet ağa, "estağfirullah beyim ben sizinle nasıl bilgi yarışması yaparım" demiş. Prof. "olsun" demiş, "ben bir soru sorayım, sen bilemessen 1 tl ver, sen bir soru sor, ben bilemessem 100 tl vereyim" demiş. Mehmet ağa, "kabul beyim, yanlız önce ben soracağım" demiş. "HAVADA UÇAR RENGİ YEŞİL DÖRT AYAKLI ÜÇ KANATLI KUŞ NEDİR" demiş. Prof. soruyu duyunca düşünmüş düşünmüş bilememiş, aklına internet gelmiş, cepten google sormuş, ordan da bulamamış, çaresiz 100 tl yı Mehmet ağaya vermiş. "Sen söyle bakalım Mehmet ağa nedir bu kuş demiş" merakla!!!!!!! Mehmet ağa da, cebinden 1 tl yı çıkarmış... "al bir lirayı, vallahi beyim ben de bilmiyorum" demiş."
"İstanbul’a gelen bir köylü, kuyumcu dükkanının önünde durmuş, vitrini inceliyormuş. Kuyumcu biraz da köylünün kıyafetinden dolayı aşağılayarak:
Ne bakıyorsun öyle hemşerim ? demiş. -Hiç, sizin dükkanda ne sattığınızı merak ettim, demiş köylü vatandaş. Dükkan sahibi adam, alay edercesine cevap vermiş. "Biz eşek kafası satıyoruz" demiş.
Köylü vatandaş, -Allah versin: işleriniz iyiye benziyor,diyerek sohbeti devam ettirmiş. Kuyumcu, -Nereden bildin iyi gittiğini kardeş ? demiş. Köylü vatandaş; -Baksana, koskoca dükkanda seninkinden başka kalmamış da ondan! demiş.
Bir atasözü vardır. “İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, fikirleriyle yolcu edilir.” diye. Kimin hangi güce, kuvvete, bilgiye ve ilme sahip olduğu bilinmez, bilinmesi de gerekmez.
Müslümanın tavrında asla küçümseme ol(a)maz. Yaratılan her varlık değerli, insan da varlıklar içerisinde muhteremdir.
Hiçbir insan, diğer bir insanı; imkan, makam ve ünvan farkı nedeniyle küçümseyemez. Bu farklar, dünyevî işlerin daha iyi yürütülmesi içindir. Farklı durumda olanların, diğerlerini küçümseme yerine, onlara hizmet etmeleri esastır ve bu da ibadettir.
Peygamberimizin, sahabe arkadaşlarına hizmet ettiği, su dağıtıp, yemek yedirdiği, arkadaşlarıyla birlikte ağır işlerde çalıştığı bir gerçektir.
Bilmeyerek, bir başka kimsenin küçümsendiği anlaşılırsa, özür dimenmesi erdemliliktir. Aksi ise, hak ihlali olur. Küçümseme ve tevazu, kişinin imani göstergesidir.