Kısa Kısa-Kıza Kıza
-Alternatif yaz filmleri isimleri:
Şezlong Aşkı! Boğulursam Fısılda! Gölgeler Olmadan Asla! Dondurma Yeme Mevsimi! Instagram! Aşkı! Haşema Aşkı! Alevli Şort Aşkı! Parmak Arası Terlik Aşkı! 50 Koruma Faktörlü Aşk! Komposto Aşkı! Şambrel Olmadan Asla! Şeftali Suyu Aşkı! Karpuz Aşkı! Çılgın Kumsal! Terleme Mevsimi! Kumsal Sana Benzer! Karadeniz İkindileri! İlişki Durumu; Elleşme! Buzlu Hoşaf! Bir Denizanasının Hikâyesi!
-Açılışı kraldan fazla kralcı Başkan yaptı. 19 Mayıs ilçesindeki Gençlik Caddesi’nin adını Suat Kılıç Bulvarı yaptı. Günahını almayalım, meclis kararıyla canım. Genelde başkanların bir zaafı bu sanırım. Ya da işgüzarlığı… Geçende de Büyükşehir Belediyesi Baruthane köprülü kavşağının adını Baruthane Kenan Şara Köprülü Kavşağı olarak değiştirdi. Kenan Şara; Belediyede Genel Sekreter olarak iyisiyle kötüsüyle hizmet etmiş ve vadesiyle vefat etmiş bir kişi. Seveni var sevmeyeni vardı. Büyükşehir güzel projelere imza atıyor ama bu olmamış. Bu arada, Belediyelerde adı köprülere, caddelere, binalara verilecek kim bilir daha ne ‘Türk büyükleri’ vardır! Sefer Arlı ile Turan Çakır unutulursa bak gönül koyarım! Münasip bir tesis bulunmalı! Bitmedi, Emine-Ahmet Yeni Anadolu İmam Hatip Kız Lisesi! Apartman kapı zili isimliği gibi! Güzel bir hizmet yapmışsınız ama bu da olmamış. Adınız sonsuza kadar yaşayacak oh ne ala! Ne güzel değil mi ölümsüz olmak? Hani, sağ elin verdiğini sol el bilmeyecekti? Ne oldu o anlayışa ve kültüre? Allah’tan heykele filan karşılarda büstleri heykelleri filan yok okul önlerinde, bulvarlarda! İyi de bütün bunlardan bir ben mi rahatsızım? Galiba ben ‘rahatsızım!’
-Yasaya göre, alkollü içki satan işletmeler ile ibadethaneler arasında en az 100 metre mesafe bulunması gerekiyor. Yalnız, önceden ruhsat alanlar müstesna. Saathane Meydanı'nda 50 metre içinde tam üç cami ile iki alkollü içki satan büfe var. Büyük Camii ile büfe arası 5 metre var yok. Gerçi, camiden namazını kılıp soluğu şans oyunları için büfeye uğrayan az ‘hacı’ amcalar yok değil! O da ayrı bir mevzuu. Atakum ilçesinde, Türk-iş sapağı ile metro arasında bulunan Dost Mescidi'yle büfe arası da sadece 4 metre. Tamam, ruhsatınızı yasadan önce almış olabilirsiniz ama ibadethaneler kutsallığı dolayısıyla, dikkatli, özenli, ölçülü davranmayı gerektirir. Sonuçta hoş bir görüntü değil. Mütedeyyin halkın temayüllerini de göz ardı etmemek lazım. Kimsenin ekmeğiyle oynamak olmaz, lakin siz de az ötede ‘oynayın’ olmaz mı?
- John Steinbeck’in ‘1 Numaralı Evde Olanlar’ hikâyesini bilirsiniz.
Hikâyede, evde bulunan bir sakızdan ev ahalisinin kurtulmaya çalışması anlatılır. Baba, evde çalışırken ne bir şey çiğnensin, ne de bir balon şişirilsin istiyor. Çocuğunun ağzından sakızı kaptığı gibi camdan dışarı fırlatır. Sakızı pencereden dışarı atmaya çalıştıkça, sakız daha da büyüyerek evin içine tekrar döner, durur.
Özellikle siyasetçilerin, iktidarların gizlemeye ve hasıraltı yapmaya çalıştıkları konular, işte bu sakızın hikâyesidir. Onlar, o problemi çözmek yerine pencereden fırlatıp atmaya kalktıkça o daha da genişlemiş olarak evin içine geri gelir. Problem daha da büyümüş olarak kucaklarına oturur! Ve evin içinde patlar! İşte açılım süreci, beceremediler! Ellerinde patladı! İşte Suriye politikası, kucağımıza oturmuş vaziyette! Patladı patlayacak! 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları. Ne kadar üstüne toprak atarsanız atın olmuyor. İşkembe delindi! Ve biz sorunların üstesinden gelmek yerine öteliyor, sakız misali camdan dışarı fırlatıyoruz ama bir müddet sonra bakıyoruz ki sakız artık bizi çiğniyor!