-Hani doğruluğundan emin olmadığımız bir Hadise’de; ‘Yahudilerin taşların ve ağaçların bile arkasına saklanacağı, buna karşın Gargat ağacından başka bütün taş ve ağaçların: "Ey Müslüman, Ey Allahın kulu, Yahudi arkamdadır, gel onu öldür" diyeceği ifade ediliyor. Yahudileri bilmem ama gidişata bakılırsa İslam ülkeleri dışında, özellikle Batı’da yaşayan Müslümanlar, kendilerine saklanacak Hurma ağacı bulsunlar! ‘İslami’ terör örgütleri nedeniyle Müslümanlar maalesef kimliklerini gizlemek zorunda kalıyorlar. Müslüman’ım demeye utanır, çekinir oldular.
-İyi unutmuşuz ama! 29 Eylül 1915’te İngilizler Bağdat’ın 160 km. güneyinde, Dicle Nehri kıyısındaki Kut’ül Ammare kasabasını işgal eder. Alman mareşali Vonder Goltz komutasındaki Osmanlı ordusu harekete geçip Kut’u kuşatır, sonra da (EnverPaşa’nın amcası) Halil Paşa komutasındaki ordu İngilizleri bozguna uğratarak Kut’ül Ammare’yi geri alır.1952 ye kadar Kut bayramı olarak kutlanmıştır. 1952 de Menderes tarafından Türkiye’nin NATO’ya girmesi ve İngilizlerin isteği ile ders kitaplarından çıkartılmıştır. 99 sene sonra uyanan romantik İslamcılar, sadece 1 yıl elimizde tutabildiğimiz bu kasabanın zaferini kutlamayı ancak 15 yılın sonunda akıl edebildiler.
-Temcit pilavı gibi olacak ama hani deniyor ya, mücahitler müteahhit oldu. Haklılık payı da yok değil hani. Arsanın üzerindeki gökyüzünün boşluğunu satıyorlar! Binaları yükseltip çoğaltıyorlar. Demem o ki, kıyamet alametlerinden değil miydi binaların çoğalması? Dolayısıyla buna sebep olanlar da eski mücahitler oluyor. Bu durumda kıyameti yaklaştırmış olmuyor mu bu beton aşığı toramanlar?
-Kaldırımlardaki sarı şeritler: Engelliler için yapılan bu sarı şeritler sadece 'engellileri de insan yerine koyduk' zihniyetinin bir ürünü olup gayet de gereksizdir. Gereksizdir çünkü kullanan yok. Bir kere her kaldırımda yok. Olanlar kesik kesik ve eksik. Bütünlük yok. Görme özürlüler için yapılmış ama bu sefer de diğer insanlar için bir engeldir. Dar bir kaldırımda ise ne engelli yürüyebiliyor ne de engelli adayı. Görme engellilere yeterli eğitim sistemi olursa şeritlere hiç gerek kalmaz. Samsun’da en fazla görme özürlü Lâdik ilçesinde buluyormuş. Merkezde ise 40-50 kişi bu sarı çizgileri kullanıyormuş. Gördüğüm kadarıyla onlarında zaten sarı çizgilere ihtiyacı yok.
-Çoğu sonradan görme dindarlar cenneti bu dünyada yaşamak istiyor. Mutluluğu ahrete bırakmak istemiyorlar. Zenginleşip tüylendikçe dünyanın nimetlerinden geri kalmak istemiyorlar. Kadın, şarap, kumar, lüks yaşam, eğlence, mal, mülk… Dini fıkhı en iyi bildiklerinden içleri rahat. Yani işlediği günahlardan nasıl ‘kolaylıkla’ yırtabileceklerini iyi biliyorlar. Nasılsa, iki namaz arası küçük günahlar, her secdeye varıldığında dökülüyor. Nasılsa, iki Cuma namazı arası ortanca günahlar dökülüyor. Büyük günahlar da Hacca gidince dökülüyor. Oh mis! Günah işlemek ne kadar kolay. Ondan kurtulmak daha kolay. Daha ne olsun tembel ve günahkâr Müslüman için.
-O değil de, yıl olmuş milattan sonra 1437 (hicri) hala atalarımızın kazandığı savaşlar ve kahramanlıklarıyla övünüp duruyoruz. İyi ki 1071 Malazgirt savaşını, 1453 İstanbul’un Fethi’ni, Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşı’nı, Kıbrıs’ı vb. pek çok muharebeyi kazanmışız. Kaybettiklerimizde çok var ama bu ana savaşları kazanmışız. Artık kendimizi teknolojide, bilimde, sanatta, tarımda, edebiyatta, sporda, sinemada vb alanlarda göstersek fena olmaz mı? Askeri başarılarla bir yere kadar gidebiliriz ancak. Biri demişti ‘tarihte 16 devlet kuracağımıza bir tane Google gibi bir şirket kursaydık’ diye. Rakamlara bakalım. Google’ın piyasa değeri: 396 milyar dolar. Apple’ın piyasa değeri: 616 milyar dolar. Microsoft’un piyasa değeri: 370 milyar dolar. Samsung Electronik piyasa değeri: 137 milyar dolar. Devlet mi kuralım marka şirket mi bilemedim? İkisi bir arada neden olmasın? Ama önce birbirimizi yiyelim sonra kalanlar devam eder!
- Ne iş yaparsın sen? dedim.
+ Hamalım ben, dedi.
- Nasıl yani? dedim.
+Bildiğin basit hamalım abi, dedi.
- Nasıl yani, elimden tutmasını bilenin yüreğini taşırım demeyecek misin? dedim.
+ Yok, abi onu ancak şairler şiirlerinde söyler, dedi. Sustum.