Kıyametin ne zaman kopacağını Yüce Allah’tan başkası bilmez. Kur’anda kıyametin ne zaman kopacağı belirtilmemiş ama nasıl kopacağı ve kıyamet sahnelerinden bahsedilmiştir. Allah Resulüne hitaben, “Sana kıyametten sorarlar, O günü Allahtan başkası bilmez” anlamına gelecek hatırlatmalarda bulunmuştur Yüce Allah. Peygamberimiz de Cibril Hadis-i olarak bilinen Hadis-i Şerifte; Cebrail’in kendisine “Kıyamet ne zamandır” diye sorduğu soruya, “bunu sorulan sorandan daha iyi bilemez” cevabını vermiştir. Yani kıyamet saatinin bilinmezliğini belirtmiştir. Peygamberine dahi bilgisini vermediği bir husus hakkında hiçbir alimin, arifin, evliyanın ve insanın kesin bir şey söyleme yetkisi yoktur. Bu haddi aşmak olur.
Kıyamet, bu kainat düzeninin bozulması, yeni bir sistemin hayata geçmesi için mahşeri bir tablonun yaşanması sürecinin başlaması anlamına gelir. Kainat bir sistem içerisinde yaşamını yürütmektedir. Her canlı ve insan gibi kainatın da bir yaşam şekli vardır. Kainat da bir gün yaşlanıp, ömrünü tamamlayacak ve her fani gibi yok olacaktır. İşte Kıyamet budur. Genel bir ölümün adıdır Kıyamet. Bu ölümden sonra da ebedi alem değimiz yaşamın başlayacağı itikadımızın bir gereğidir.
Kur’anı Kerimde kıyametin kopacağı belirtilir ve nasıl kopacağı da anlatılır. Kıyamet Suresi 6-12 ayetlerde; “Göz kamaştığı, ay tutulduğu, güneşle ay bir araya geldiği zaman ! O gün insan kaçacak yer neresi diye bakacak. Hayır! hayır kaçacak sığınacak yer yoktur. O gün varıp durulacak yer Rablarının huzurudur” buyurulmaktadır. İnfitar Suresinde de; Gökyüzü yarıldığı, yıldızlar döküldüğü, denizler birbirine katıldığı, kabirlerin içindekileri dışarıya çıkardığı zaman, insan gönderdiklerini ve geride bıraktıklarını bir bir anlar” buyurulmaktadır.
Lokman Suresi 34. Ayette; “Kıyamet vakti hakkındaki bilgi sadece Allah katındadır” buyurulmaktadır. A’raf suresi 187. Ayette de, “O size ansızın gelecektir. Ama insanların çoğu bunu bilmezler” buyurulmuştur. Müslüman için kıyametin ne zaman kopacağının bir önemi yoktur. Esas kafa yorulması gereken kıyametin kopmasından sonra başlayacak olan hayata hazır olmaktır. Kıyametin ne zaman kopacağı belli olmamakla birlikte Hz. Peygamberden rivayet edilen sahih hadislerde Peygamberimizin Kıyametin yaklaştığını gösteren alametlerden insanlara bahsettiği bilinmektedir. Peygamberimiz Kıyametin alametlerini sebeplerini dikkate alarak küçük ve büyük alametler diye iki bölümde belirtmiştir.
Dini emirlerin ihmal edilmesi ve ahlakın bozulması gibi insan iradesine bağlı olan bir takım alametler büyük alametlerden önce vuku bulacak küçük alametler diye isimlendirilmiştir. Peygamberimizden sonra Peygamber gelmeyecek olması, bilgisizliğin artması, şaraf içme ve içkinin açıkça yapılır olması, ehliyetsiz insanların söz sahibi olması, adam öldürme olaylarının artması, dünya malının çoğalması gibi olaylar küçük alametler olarak isimlendirilmiştir.
Kıyametin kopmasının hemen öncesinde meydana gelecek ve adına büyük alametler denilenler, insan iradesinin dışında gerçekleşecek olanlardır. Peygamberimiz; “Kıyametten önce on alameti görmedikçe dünyanın sonu gelmez” buyurmuştur. Müminleri nezleye tutan, kafirleri de sarhoş eden duman, Tanrılık iddiasında bulunacak olan Deccalın çıkması, Dabbetül Arz, Güneşin batıdan doğması, Yecüc ve Me’cücün çıkması, Hz. İsanın gökten inmesi, Yer çöküntüsü, Ateş çıkması gibi alametler de Kıyametin kopmasının hemen öncesinde gerçekleşecek olanlardır. Tüm bu bilgilere rağmen Kıyametin ansızın geleceği ve ne zaman olacağının da bilinmemesi tek ve en doğru Kur’ani bilgidir. Kıyamet kopacağı zaman İsrafil (a.s.)ın Sur7a üfleyeceği ve ilk üfleyişte Kıyametin kopup her tarafın dağılacağı, kainat düzenin bozulacağı, ikinci üflemesiyle de yeni bir düzenin kurulacağı bildirilmektedir. Mü’minlerin kıyametle ilgili olarak yapacakları en doğru şey kıyamete hazır olmaktır. Herkesin kıyameti kendi ölümüdür.