Koalisyon Dönemi
Seçim barajının düşürülmesi konusundaki tartışmalar artmaya başladı. Çok seslilik tabii ki güzel bir olay fakat ülkenin insanları buna hazır değil, ülkenin insanları hazır olmadığı gibi bu ülkede buna hazır değil. Çok seslilik olacak, her kesim mecliste temsil edilecek dediğinizde bunun sonunun koalisyon olduğunu, koalisyonlarında ülkeye hiçbir yarar getirmeyip sürekli zarar getirdiğini yakın tarihimize bakarak görmemiz gerekmektedir. Bu ülkenin büyümesi için güçlü bir iktidar ve güçlü muhalefete ihtiyaç vardır.
Daha hafta başında İsrail'de koalisyon hükümeti dağıldı. Koalisyonun lideri , ''Hükümet içindeki unsurlar da bize karşı çalışıyordu'' dedi. Bu devlete dünyanın dört bir tarafından para yağarken, halkını bir amaç doğrultusunda hedefe yürütürken, hükümet krizinin devleti etkilemediğini, ekonomik olarak bir sıkıntı yaşamadığını görüyorsunuz.
Oysa bizde durum bu şekilde kesinlikle olmayacaktır. Koalisyonda ki anlaşmazlıklar, ekonomiyi olumsuz tetikleyerek, ülke ekonomisinin çöküşünü hızlandıracak, işsizlik, enflasyonun yanında ülke içinde kaşınan unsurların ön plana çıkması ile bir kaosun içinde bulacağız kendimizi.
1999 tarihinde Demokratik sol parti, Anavatan partisi ve Milliyetçi Hareket partisi tarafından koalisyon hükümeti kurulması için yetki verilen 57. hükümet Türkiye Cumhuriyeti tarihine krizler hükümeti olarak geçti. Hükümetin bir çok alanda yapacak olduğu değişiklikleri hedef belirleyerek yola çıkması, 2001 krizi ile ülkenin 2 katrilyon civarında zarar etmesi ve gelecek yıllara sarkan sorunlar yumağının yanı sıra Uluslararası Para Fonu (İMF)'ye tam anlamıyla bağlanmamıza ve onların kendi adamlarının yönetimine teslim olmamıza neden olmuştu.
IMF'nin 3 yıllık yönetimin de ülke 40 milyar doların üzerinde borçlandı ve borç 200 milyar doların üzerine çıktı. İç borç toplamı 122 katrilyon TL, dış borç toplamı 115 milyar dolar. Kişi başına düşen milli gelir 2 bin 167 dolar civarında idi. Dolar 401 bin lira dan, 1 milyon 400 bin liraya çıkmıştı. Altının gramı 1999 yılında 3,5 milyon lira dan 14 milyon 600 bin lira çıkmıştı. Böylesi dengelerin sarsıldığı durumda kapanan fabrikalar, batan bankalar, işsizler ordusunun sayısını artırmış, bu sayının artmasının yanı sıra yüksek enflasyon ülkeyi yaşanmaz hale getirmişti.
Cumhuriyet tarihine 1948 ten itibaren bakıldığında ekonomi alanında yaşanılan gelişmeler ve halkın durumu kısaca özetlenecek olursa,1948, Türkiye 30 milyon dolar borç arıyor.1952 Beyaz peynir karaborsada. 1954, Piyasada kahve yok. Belediye gıdaya narh ( Alt taban üst tabanın devletçe belirlenmesi) koydu. 1957 IMF heyeti geldi. 1958, Devalüasyon: Dolar 2 lira 80 kuruş. 1959 IMF heyeti Türkiye'de. 1962 Gecekondulara tapu verilecek. 1970, Devalüasyon: Dolar 15 lira. Ete, ekmeğe, sebzeye, oduna, kömüre belediye narh koyacak. 1970 Kişi başı milli gelir 310 dolardan 186 dolara düştü. 1974 İğneden ipliğe her şeyin fiyatı artıyor. 1975 Demirel Başbakan. Erbakan yardımcısı. Dört liderli hükümet kuruldu 1976 IFM devalüasyon istiyor. 1978 Karaborsaya düşmeyen mal kalmadı. 1978 Devalüasyon: Dolar 25 lira. 1979 Dolar 47 lira. Enflasyon yüzde 74.6 Kömür , mazot yok. 1980 IMF'den 170 milyon dolar geldi.1980, IMF ile yardım için anlaşıldı. Dolar 94 lira. 1989 Haziran: Hazine iflas noktasında. 1991 Dış krediler kilitlendi. Türkiye kredi alamıyor. 2000 , 57. hükümet ilk ekonomik krizle karşılaştı. 2001 Şubat: Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşadı.
Ülke ekonomisi eğer dışa bağımlı ise, ekonomik krizlerin çöküşün başlangıcı olduğunu görmek gerekmektedir. Yeniden ayağa kaldırılmaya çalışılan bir ülkede, taşlar yerine oturmadan, siyasi dengeyi bozacak bir yapılanmanın, ülkeyi 10 yıllarca geriye getireceğini kimse unutmamalıdır.