KOALİSYONUN UCU GÖZÜKTÜ
7 Haziran seçimlerinin ardından ilk akla gelen koalisyon seçeneği, CHP-MHP koalisyonuna HDP’nin dışarıdan destek vereceği bir hükümet şeklindeydi, ancak siyasette 24 saatin fazla bir zaman olduğunu düşünerek beklemeyi tercih ettik ve aradan geçen on beş günlük süreçte MHP’nin HDP ile hiç bir surette beraber olmayacağını açıklamasının ardından AK Parti MHP koalisyonunun olacağı yönünde bir kanaat ortaya çıkmaya başladı. Doğrusunu ararsanız böyle bir hükümetin kurulması ülkenin yararına olabileceği kanaatindeyim, neden böyle bir kanaate vardın derseniz MHP liderinin ortaya koyduğu duruş konusunda samimi olur ise kimse yanlış yapmaya cesaret edemez. MHP’nin ortaya koyduğu ilkelerin başında yolsuzluklarla mücadele konusu var, bu konu çok ama çok önemli bir konudur. 2002 yılında AK Parti yola çıkarken üç kırmızı çizgisi vardı: Yoksulluk, yolsuzluk ve adalet konularıydı. Aradan geçen on üç yılın ardından gelinen noktaya bakıldığında AK Parti, bu konularla ilgili ilk iki dönem elinden geleni yaptı; ancak üçüncü döneme gelindiğinde sınıfta kaldı. Bakanlıkların büyük bir kısmında yolsuzluk almış başını gidiyor, başta bakanların bir kısmı olmak üzere üst düzey bir çok bürokratın Rüşvetin, yolsuzluğun göbeğinde olduğunu bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Bizim camia olarak adlandırdığım siyasal islamcılar, iki konuda sınıfta kalmışlardır, nedir bu iki konu derseniz hepinizin bildiği gibi para ve kadın konusunda bizim camianın sınıfta kaldığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Peki, MHP geçmişte hükümet olduğu yıllarda bu sınavı verebilmiş miydi derseniz, asla onlar da veremediler o sınavı… Ben, bazı MHP’li Bakanlıklarda olup bitenleri çok iyi biliyorum. Dönemin Bayındırlık Bakanlığında Sadettin adlı danışmanın neler yaptığını çok iyi biliyorum. Zaten onların o hataları nedeniyle 2002 yılındaki seçimlerde MHP barajın altında kalmıştı. Halk kimin ne yaptığını çok iyi takip ediyor. Önümüzdeki süreçte, şayet, MHP geçmişte yaptığı hataları yapmaz ise koalisyondan ötürü en ufak bir kaybı olmaz. Yok, onlar da uzun zamandır biz iktidar olamadık, biraz da biz nasiplenelim deyip AK Partililer gibi yapmaya kalkar iseler, unutmasınlar ki önümüzdeki seçimde geçmişte yaşadıklarının aynısını yaşarlar. Burada iki alternatif var, ya MHP ile AK Parti biri birlerini kontrol edip ülke kazanacak veya ikisi de birlikte malı götürecekler. Bu iki seçenekten hangisinin gerçekleşeceğini önümüzdeki zaman gösterecek. Umarım yanlış yapmazlar da hem her iki parti kaybetmez, hem de ülkemiz kaybetmez.
Siyasi kulislere düşen bilgilere bakıldığında, MHP, İçişleri ve Adalet Bakanlıklarını alma konusunda ısrarcı olmuş, ancak AK Parti sadece İçişleri Bakanlığı’nı vermeye razı olmuş, hatta bu Bakanlık’la ilgili adı geçen isim de belli: Eski İçişleri ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yapmış Murat Başesgioğlu. Ben Büyükşehir Belediyesi’nde iken, Murat Başesgioğlu Bey’i tanıma fırsatım olmuştu. Çok ilkeli ve dürüst bir adam, Belediyelerin yaptıkları yanlışlara izin vermeyen, Belediye Başkanlarının soruşturmaları ile ilgili önüne giden tüm soruşturmaların önünü açan ve soruşturulsun talimatını veren bir Bakandır. Hatta hâlâ daha O’nun döneminden devam eden bizim de davalarımız vardır, kaldı ki o davaların hiç birinde kişisel bir çıkar olmamasına rağmen, yapılan imar tadilatları ile ilgili Bakanlık Müfettişleri’nin soruşturma izinlerinin önünü açmıştı. Daha sonra gelen Bakanların hiç birisi böyle davranmadığı için geçtiğimiz 2009-2014 döneminde Belediye Başkanlarının ve meclis üyelerinin böyle bir davası olmamıştır.
7 Haziran seçimlerinde ben de AK Parti’nin tek başına iktidar olmasını istiyordum ama hükümeti kuracak sayının çok fazla üzerine çıkmasını istemiyordum. Zira bu arkadaşlarımız ciddi anlamda güç zehirlenmesine kapılmışlardı, teşkilatların en küçük birimlerinde görev yapanından tutun da milletvekillerine varıncaya dek herkes, kendi eş, dost ve akrabasının işini görmenin dışında hiç bir iş yapmıyordu. 2002 yılından bu güne kadar AK Parti’den milletvekili seçilmiş isimleri azıcık inceleyecek olursak, yaptıkları en önemli icraatlar kimisi çocuklarını TÜBİTAK, MKE, TOKİ gibi en prestijli devlet kurumlarına yerleştirmiş, kimisi beş para etmeyen devlet tecrübesi olmayan kayınbiraderlerini genel müdürlük koltuğuna oturtmuş, kimisi akrabalarının kamu bankalarından kredi işleri halletmiş, kimisi akraba çocuklarını TBMM’de personel yapmış, kimİsi kardeşini genel müdür yardımcısı yaptırmış, kimisi ise oğlunu ileride vekil yapabilmek için belediyede işe koyup siyasi geleceğini garanti altına almanın yollarını aramış, kimisi de imam hatipleri kullanıp, iş yapıyormuş gibi gözüküp hiç bir iş yapmadan üç dönem Parlamentoyu meşgul etmiş… Bir de bunların dışında bazı isimlerin bakanlıkları döneminde yaptıkları icraatlar var ki, onlar dillere destan icraatlar. Onlarla ilgili dosya hazırlıklarım devam ediyor, zamanı geldiğinde tamamını en ince detayları ile yazacağım ama şu anda hazırlıklarım tam bitmedi, bitince onları da yayınlayacağım. Hâsılı kelam tek partili AK Parti iktidarının sona erip koalisyon hükümetinin kurulacak olması, kanaatimce, ülke yararınadır. Sadece İçişleri Bakanlığı bazı belediyelerde yaşanan olayları soruştursa yeter de artar bile. Örneğin Büyükşehir Belediyesi’nde cenaze, düğün gibi manifatura malzemelerini hangi yöneticinin kayınçosunun verdiğinden tutun da aynı şekilde Büyükşehir Belediyesi’ndeki bazı köprü, yol ihalelerinin hangi yönetici çocukları tarafından yapıldığını ortaya çıkarsalar yeter de artar bile. Bugünlük de bu kadar yeter...
Kalın sağlıcakla