Sayın Davutoğlu, sen bir fotokopisin. Sen, Türkiye'de son dönemde çıkartılan en büyük hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarının soruşturulmaması kaydı ile başbakanlık makamına tepeden oturan bir kişisin. Bir defa konumunu çok iyi bil. Senin siyasi cüzdanında bu yazıyor; Yolsuzlukla, rüşvetle, hırsızlıkla mücadelede adım atmayacağım. Benim ustalarımı rahatsız etmeyeceğim
-Akademisyendir kendisi ancak, söyledikleri bir akademisyenin cümleleri değil, ilkel ustayı, usta diye tarif ettikleri bir kişiyi taklit etmeye çalışan, aklı sıra, toplumun duyarlılıklarını fay hatları halinde kırmaya çalışan söylemlerde bulunuyor
-Tunceli'ye gittin, 'Ben, cemevlerinin ibadethane statüsüne kavuşmasını istiyorum' deme basiretini gösterebildin mi? Diyanet'ten Aleviler için mali ve idari bir pay, yönetim şekli önerebildin mi? Madımak'ın müze yapılması için bir irade gösterebildin mi? Siz değil misiniz Sivas davasında 34 kişiyi yakan haydutları milletvekili yapan, dava zaman aşımına uğrayınca, 'hayırlı olsun' diyen.
-Tunceli Üniversitesi'nin adın Munzur Üniversitesi olmalıymış. Bunu sayın Kılıçdaroğlu ile Kamer Genç önerdiği zaman, sizin parmaklarınız kalktı ve reddettiniz. Şimdi mi aklın başına geldi? Böyle bir fotokopi ile karşı karşıyayız.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.İstanbul İl Başkanlığı'ndaki toplantı devam ederken CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç düzenlediği basın toplantısında, MYK'da parti yöneticilerinin görev alanlarıyla ilgili çalışmalar hakkında bilgi verdiğini ve TBMM'de görüşülen ve Meclis'e gelmesi beklenen yasa tasarılarının da ele alındığını söyledi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, bir demokratik mücadele ile değil, atanarak bu göreve geldiğini belirten Koç, Başbakanlık fotokopiliğine atanan birisidir. Bir süredir yaptığı açıklamalar var. Akademisyendir kendisi ancak söyledikleri bir akademisyenin cümleleri değil, ilkel ustayı, usta diye tarif ettikleri bir kişiyi taklit etmeye çalışan, aklı sıra, toplumun duyarlılıklarını fay hatları halinde kırmaya çalışan söylemlerde bulunuyor. Alınmış bir profesör sıfatı var. Ancak söylediklerine bakarsanız, kesinlikle sınıfta kalması gereken tutum içinde diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu'nun, Tunceli gezisinde söylediklerinin 'yenilir yutulur' olmadığını belirten Koç, Sayın Davutoğlu, sen bir fotokopisin. Sen, Türkiye'de son dönemde çıkartılan en büyük hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarının soruşturulmaması kaydı ile başbakanlık makamına tepeden oturan bir kişisin. Bir defa konumunu çok iyi bil. Senin siyasi cüzdanında bu yazıyor; Yolsuzlukla, rüşvetle, hırsızlıkla mücadelede adım atmayacağım. Benim ustalarımı rahatsız etmeyeceğim. Ve bu şekilde bu makama geldi. Şimdi dönüyor, aklına gelen her şeyi bize ve genel başkanımıza ifade etme hakkını kendinde görüyor. Adama sorarlar, '12 yıldır iktidardasın. Alevi vatandaşlarımızı sorunları için adım atabildin mi? 'Ben, cemevlerinin ibadethane statüsüne kavuşmasını istiyorum' deme basiretini gösterebildin mi?
Diyanet'ten Aleviler için mali ve idari bir pay, yönetim şekli önerebildin mi? Madımak'ın müze yapılması için bir irade gösterebildin mi? Siz değil misiniz Sivas davasında 34 kişiyi yakan haydutları milletvekili yapan, dava zaman aşımına uğrayınca, 'hayırlı olsun' diyen. Kimi kandırıyorsun? Tunceli Üniversitesi'nin adın Munzur Üniversitesi olmalıymış. Bunu sayın Kılıçdaroğlu ile Kamer Genç önerdiği zaman, sizin parmaklarınız kalktı ve reddettiniz. Şimdi mi aklın başına geldi? Böyle bir fotokopi ile karşı karşıyayız.
- Meclis Soruşturma Komisyonu haberlerine konulan yayın yasağı
Meclis Soruşturma Komisyonu'nun çalışmaya devam ettiğini anlatan Koç şunları da söyledi;
Burada yapılan görüşmeler basına yansıyor. Tanıklık için gelenlerin verdiği ifadeler, burada soruşturulan kişilerin söyledikleriyle ne kadar çeliştiğini görüyorsunuz. Bundan da rahatsız oldular. Yayın yasağı getirdiler. Sayın Cemil Çiçek, genel başkanımıza cevap veriyor ve kendisini saygısızlıkla suçluyor. Sayın Çiçek, sen ununu eledin, eleğini astın. 3. dönemden taca çıkacaksın. Bari son döneminde ilkeli ol.
Meclis Soruşturma Komisyonu Başkanı Hakkı Köylü müracaat ediyor, meclis başkanlığı da bunu mahkemeye iletiyor ve bu yayın yasağı böyle çıkıyor. Hangi makamdan geçiyor? TBMM Meclis Başkanlığı. O makamı kim işgal ediyor? Cemil Çiçek. Sen ne başısın orada? Bu lafları söylemeye ne hakkın var? Şurada birkaç ay sonra kaybolup gideceksin siyasetten. Bari son deminde, 'onurlu durdu' dedirt insanlara. Herkes vazifeli. Hırsızlık kapatılacak. Soruşturulmayacak. Alan aldı, veren verdi, kaçan kaçtı olacak. Bunun sonu olmadığını bunlar da biliyorlar. Eninde sonunda bunun hesabını en ağır şekilde verecekler.
Bu hafta iki Recep'in Türkiye gündemini işgal ettiğini dile getiren Koç, şöyle devam etti:
Birisi yırtık ayakkabı ile siyasete girip, hesabını veremeyeceği çok paranın ve 2 bin odalı sarayın sahibi, bugünün saraylısı Recep, diğeri yırtık lastikle madende kaybettiği oğlunu toprağa vermiş, gariban Recep Amca. Saray'da oturan Recep'in filoları, oğullarının her gün artan gemileri, şirketleri var. Recep Amca'nın ise 3 kuruş için girdiği madende can veren tek bir evladı vardı.
Resmi açıklamalara göre, bugünün saraylısının, 4,4 milyonu var. Daha buna İsviçre bankalarındaki şüpheli olan hesaplar dahil değil. Recep Amca'nın ise bankada tek kuruşu yok. Tüm CHP'liler adına Türk milletine söz vermek istiyorum. CHP'de yırtık kara lastikli Recep amcaların hakkı, 'saraylı Recepler'den sorulacaktır. Yasaklarla mücadele edeceğim diye geldiler. Şimdi, sansürcü başı oldu. Yolsuzlukla mücadele sözü verdi, 'yolsuzluklar nasıl kapatılır', onun kitabını yazdı.
Son yapılan rektör atamalarıyla, üniversitelerin özerkliğine bir darbe daha vurulduğunu savunan Koç, Bu hazretleri, Ahmet Necdet Sezer'e dönük, çok ağır eleştirileri vardı. Şimdi, en yüksek oy verilenlerin değil, kendi adamlarını rektör yaptı. Türkiye'de susan, ses çıkarmayan üniversiteler şeklinde konuştu.
- Seçim bildirgesi hazırlıkları
Haluk Koç, seçim bildirgesi hazırlıklarına devam ettiklerini anlatarak, bu kapsamda, önümüzdeki günlerde esnaf, çiftçi ve değişik kesimlerden temsilcilerle bir araya gelerek, onların görüşlerini dikkate alarak, bildirgeyi tamamlayacaklarını açıkladı.
TBMM'deki yargı paketinden neyin amaçlandığını herkes biliyor diyen Koç, bu paketle Türkiye'nin parti devleti haline getirilmek istendiğini öne sürdü.
Hiçbir partilinin oyuna gelmemesi gerektiğini kaydeden Koç, şöyle devam etti:
Zor bir dönemden geçiyoruz. Bizim de yanlışlarımız olabilir. Ancak bunları düzelterek, 2015′e dönük iktidar mücadelesinin çalışmalarını yapmamız gerekiyor. CHP'yi tartışacaklar, tartıştıracaklar. CHP'yi anlatan değil, tartıştıran haberler büyütülecek. Bunu biliyoruz, görüyoruz. Bu oyuna hiçbirimiz düşmeyeceğiz. Amaç değişik kanallardan yürüttükleri projelerle bu kavram karışıklığını CHP üzerinde yaratarak, akılları sıra daha az oyup alıp, daha çok milletvekili çıkartacak bir seçim sonucuna gitmek isteyecekler. Amaçları güya 330′u yakalayıp, Anayasa değişikliğini referanduma götürüp, nihai başkanlık sistemiyle, otokratik, rayından çıkmış bir Türkiye'yi bundan sonrasına taşımak. CHP olduğu sürece, tek bir CHP'li kaldığı sürece Türkiye Cumhuriyeti, ne temel niteliklerinde bu tayfaya ödün verecektir ne da kafalarındaki Türkiye'nin hayata geçmesine müsaade edecektir.
- MİT'in CHP'yi izlediği iddiaları
Koç, bir gazetecinin, MİT'in içinde CHP'ye ilişkin bir grup kurulduğu şeklinde söylentiler var. Bu mesele nedir? sorusuna şu yanıtı verdi:
CHP'nin programı ortadadır. Ulusalcılık deyince, bu kavrama girmeyen CHP'li yoktur. Bu kavram, ülkenin çıkarlarını korumaktır. Zaman zaman Türkiye tarihinde buna benzer yaşanmış olaylar vardır. MİT'in içinde, 'milli kavramı içinde görev yapan şerefli çalışanları tenzih ediyorum ama MİT bir iktidarın, partinin istihbarat teşkilatı haline getirilmişse, o zaman oturup düşünmemiz lazım. Parti devletinin tüm vesayeti bu kuruma görev olarak aktarılmışsa, kendi siyasi hedefine ulaşmak için, bir takım tertipler, algı operasyonlarıyla, yapay tartışma konularıyla bu işi kurcalamadıklarının garantisi yoktur.
Sayın Başbakan, 'Bu iddiayı söyleyen belgesini ortaya koyar' diyor. Böyle bir şey varsa, bu yazılı bir genelge ile mi yapılır? Bunun belgesi olur mu? Sen Başbakansan, ana muhalefet partisi böyle bir iddia ortaya koyunca, senin görevin, böyle bir olay olmadığı ortaya koyacak soruşturmayı yapmaktır. TBMM'de denetim mekanizmasını biz de çalıştırabiliriz ama daha önce yaptıklarımız iktidar partisinin parmaklarıyla reddedildi. Başbakanın burada ciddi olması lazım. Bugünün saraylısının Meclis kürsüsünden söylediği şu sözler aklımda, 'ey Kılıçdaroğlu, senin nefes alışını bile izliyoruz' CHP ve MHP milletvekillerinin bire bir takip edildiği gazeteler yazdı. Fişlemeler, dinlemeler, takipler ortada. Başbakanın bunun üzerine durup, ciddi adımlar atması lazım. Bunu yapabilecek basireti yok çünkü bir vesayet makamında.'