Bir korku filmi izledim geçtiğimiz günlerde. Zengin/varlıklı;fakat psikopat insanlara av olarak insan satılmaktaydı.
Ve bu av yerine konulan insanları istedikleri şekilde öldürüp yok etme yetkisine (!) sahiplerdi.
Özel bir organizasyonun işlediği yasadışı, kanundışı suçlardı bunlar. Av olacak insanların pasaportlarını gizlice kullanarak, fotokopilerini çekiyorlardı. Ve avı gerçekleştirecek olan piskopatların cep telefonlarında görüntüleriyle birlikte açık arttırmada satışa sunuyorlardı.
Teknoloji dilinde, sanal alemde online (çevrimiçi) alış-veriş hesabı diye adlandırırız bunu bir de. En fazla ücreti veren piskopat, avın sahibi oluyordu.
Dilediği gibi öldürüp işkence yapmaya hak kazanıyorlardı ona. Yetim hakkını biliriz de, başımıza bir de piskopat hakkı çıktı.
Yetmiyormuş gibi bir de erotik sahnelerle ekran karşısında tutmaya çalışıyorlar izleyiciyi! Siz yer misiniz bu numarayı? Yemezsiniz tabi, izlersiniz!
Bu tür filmleri izledikten sonra toplumumuz doğal olarak (sinema dedikodusu) yorumunu esirgemez tabi. Dikkat etmenizi tavsiye ediyorum! Çok yorumlayan, fazla etkilenmiştir anlamına da gelebiliyor...
Sakın beni kendi toplumunu kötüleyen biri olarak algılamayın. Değilim çünkü! Tam aksine haksızlığı eleştiren biri olarak bu tür filmlere karşı olduğumu vurguluyorum!
"Sizler de karşı olmalısınız" diye sessiz bir protesto da uygulamıyorum! Bu tür filmleri yazıp yönetenler oyuncularıya birlikte piskopattır.
Sonra ekmek parası diyorlar buna utanmadan. Sektörde "ekmek" kavramı nasıl da yalpalanır olmuş böyle(!)
Toplumu etkileyip saçmalık içinde olan kendilerine bir piskopat devleti, halkı kurar gibiler.
İnsanlar (iyi) ve piskopatlar (kötü), iyi-kötü anlamına gelmekte. Yetmişli yılların sağcıları solcuları gibiler biraz da. İnsanları ikiye üçe çeşitli topluluklara bölüyorlar yani.Dedim ya, beni kendi toplumunu etkilemeye çalışan kötü biri olarak algılamayın sakın.
Parantez açmak istiyorum:
Nazım Hikmet'e vatan haini denildi kendini bilmez kişiler tarafından. Halbuki örnek oldukça basittir. Diyelim ki sokakta yürüyorsunuz ve birisi size "gerizekalı" diye sesleniyor.
Kaba anlamda hakaretle/küfürle karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu cümle abartıldıkça abartılıyor ve dilden dile dolaşmaya başlıyor.
Sonra yargılanan kişi bakıyor ki herkes tarafından o rencide edici kelimeyle çağırılıyor. Lakabı oluyor bir bakıma!
Nazım Hikmet'e yapılan da buna benziyor. Bir kişi hain dedi diye çoğunluk büyük şairi hain olarak adlandırdı. Kertenkele toplumuyuz bazen!
Memleket özlemiyle şiir yazan,memleketinin insanlarının aç ve açıkta olmasına,kandırılmasına karşı çıkan bir aydın,bir şair hain olabilir mi hiç? Beni de hain sanmayın bu yüzden.
Yazmak ve düşüncelerimizi vurgulamak hapse atılmaksa, alfabeyi öğrenmek daha da büyük bir suç olmalı.
Yoksa benimkisi sizce sessiz bir protestoya mı benziyor?
Çocuklarımız, kardeşlerimiz adına güzel, terbiyeli ve seviyeli programlar, filmler, diziler yapılmalı. İnsanı psikopatlaştıran, akli dengesini bozan, topluma karşı koyan, kendi fikirlerine alan televizyon programları, filmler sağolsun! Korku filmi çekiyorum diye gizliden gizliye bu kötü ve piskopat tipli karakterler insanlarımızı etkiliyor ve bunalıma sürüklüyor. Sonra o piskopatları destekleyen sapıklıklar çıkıyor ortaya bir de. Bunlara "dur" demeye gücünüz yetmiyorsa, sadece "izlememenizi" tavsiye ediyorum! Yoksa korku zevkli ve tatmin edici türden olmamalı.
Bizleri korkutmuyorlar, bize " nasıl korkutabileceğinizi" öğretiyorlar!
Barış ve Sevgi Dileklerimle