Ekonomi yönetiminin son dönemde uygulamaya koyduğu sıkı para politikalarının toplum üzerindeki etkileri gün geçtikçe daha görünür hale geliyor.
Özellikle kredi kartı işlemlerine yönelik getirilen kısıtlamalar, vatandaşların nakit ihtiyaçlarını karşılamak için alternatif yollar aramasına neden oldu.
Bu süreçte öne çıkan “bozdurma işlemleri” ve kuyumculuk sektörüne yansıyan sonuçlar, hem ekonomik hem de toplumsal bir tartışmanın fitilini ateşlemiş durumda.
Samsun’da yaşanan bir örnek bu tabloyu net bir şekilde özetliyor.
Kuyumcudan kredi kartıyla 1 gram altın almak isteyen bir vatandaş, bu işlem için %6 oranında bir komisyon ödemek zorunda kalmış.
Komisyon tutarı 200 TL gibi ciddi bir bedele karşılık geliyor.
Altın bedeli harici alınan yüzde 6 lık kredi kartı komisyonu, kuyumcu tarafından verilen fişte 200 tl karşılığı işçilik bedeli olarak belirtilmiş.
Yani alınan komisyon işçilik olarak alınmış.
Bu durum, hem vatandaşların yükünü artırıyor hem de kuyumcuların finansal işlemler üzerindeki rolünü sorgulatıyor.
Kredi kartı kısıtlamaları nedeniyle ortaya çıkan bozdurma işlemleri de başlı başına ayrı bir durum.
Bu durum ekonomik düzenlemelerin ortaya çıkardığı bir açık kapı gibi görünüyor.
Bu işlemde, vatandaş kredi kartıyla kuyumcudan altın alıyor, ardından altını nakde çeviriyor.
Kısaca, kuyumcular aracılığıyla kredi kartı limitini nakde dönüştürüyor.
Görünürde bir ticaret söz konusu olsa da bu işlemin arka planında gerçek bir alım-satım olmadığı aşikâr.
Bu tür işlemler “aldatma” ve “dolandırıcılık” olarak nitelendirilirken, bu uygulamanın enflasyon üzerindeki olumsuz etkiside işin diğer yüzü.
Çünkü ekonomik sistem, nakit ihtiyaçlarının gerçek ticari faaliyetlerle karşılanmasını öngörürken, bu yöntem mevcut düzenin işleyişine ters düşüyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın denetimleri ve cezaları da bu durumu ortadan kaldırmaya yönelik önemli bir adım.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in geçtiğimiz ay yaptığı açıklamalar, kuyumculuk sektöründeki kayıt dışı faaliyetlere işaret etti.
Türkiye genelinde artırılan denetimler, kuyumcuların kredi kartıyla altın alım-satımını nakde dönüştürme işlemlerini mercek altına aldı.
Yapılan uyarılar neticesinde, bu işlemleri gerçekleştirdiği tespit edilen kuyumculara ağır cezalar kesilmeye başlandı.
Samsun’da yaşanan %6’lık komisyon vakası, bu denetimlerin neden önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Kuyumculuk sektörü, ekonomide geleneksel bir ticaret alanı olmanın ötesinde, finansal işlemler için bir aracı kurum haline gelmiş durumda.
Ancak, bu rolün kötüye kullanılması hem sektörün itibarını zedeliyor hem de vatandaşları daha büyük maliyetlerle karşı karşıya bırakıyor.
Kredi kartı kısıtlamalarının getirdiği yük, özellikle dar gelirli vatandaşlar için bir çıkmaza dönüşmüş durumda.
Alternatif yollar arayan vatandaşlar, çözümü kuyumculara yönelmekte buluyor.
Ancak bu yöntem de beraberinde ek maliyetler ve riskler getiriyor.
Bu süreçte, ekonomik politikaların toplumun tüm kesimlerini gözeten bir perspektifle ele alınması gerekiyor.
Kredi kartı kısıtlamaları, kısa vadede talep enflasyonunu kontrol altına alabilir, ancak vatandaşın bütçesine olan olumsuz etkisi uzun vadede sosyal huzursuzluklara yol açıyor.
Daha dengeli ve sürdürülebilir çözümler üretmek şart.
Kuyumculuk sektörüne yönelik denetimlerin artırılması yerinde bir adım olsa da, bu süreçte sektör temsilcilerinin görüşlerine de kulak verilmeli.
Ayrıca, kredi kartı kullanıcılarına yönelik alternatif finansal araçlar geliştirilmesi, kayıt dışı uygulamaların önüne geçmek için etkili bir yöntem olabilir.
Bugün ekonomide alınan her karar, vatandaşın günlük hayatına doğrudan yansıyor.
Samsun’daki kuyumculardan gelen %6’lık komisyon örneği, bu yansımaların en somut hali.
Vatandaş ve kuyumcu arasında sıkışan bu denklemde, çözüm yolu; hem bireysel maliyetleri azaltacak hem de sektörü kayıt altına alacak bir dengeyi bulmaktan geçiyor.
Bu denge sağlanamadığı sürece, ekonominin yükü yalnızca vatandaşın omzunda birikmeye devam edecektir.