Kriptoların ardından; ileri demokrasiler

Süleyman Soylu

Wikileaks ABD"nin diplomatik kriptolarını yayınladığı ilk günlerde, dünyada hiçbir ülke hükümeti ve Başbakanı; Türkiye hükümeti ve başbakanı kadar olaylara ve iddialara karşı ileri bir tepki göstermemiştir.

    

       Özellikle başbakanın İsviçre bankalarındaki hesabının olduğu iddiası ortaya atıldığında gösterdiği tavır ve davranıştır.

    

       Neler söylediğini ağzına geleni saydığını sade vatandaşın bile sarf etmekten imtina ettiği sözleri sayın başbakan etrafa sergilemekten çekinmemiştir.

       Bu konuşmalarını, sarf ettiği sözleri bu sayfalara yazmayacağız. Gazetelerde okuduk televizyonlardan izledik. Sade bir vatandaşımız ve yurdum insanı olsa anlardık " Çaresizlik ve maddi olanaksızlık içindeki vatandaşımız demokratik haklarını arama yolunda dava açmayı bir kenara bıraktık; dilekçe yazmaya, yazdırmaya bile imkanı yoktur." Dava açmak avukat tutmak davayı takip etmek ve devam ettirmek külfeti  içinde mümkün gözükmüyor. Hallerde tepkisini normal olarak bağırmak çağırmak kavga etmekle gösterebilir Türkiye şartlarında normal karşılar olduk.

      Halbuki sayın başbakanın gayet varlıklı olduğunu "kendi beyanlarından da biliyoruz." Aynı zamanda da Türkiye Cumhuriyeti başbakanı olduğu için her imkana sahiptir.

     Dememiz O ki; Bir başbakanın böyle söz ve davranışlara hiç de ihtiyacı yoktur. Sayın Başbakanın ne yapacağını muhalefet kanadı en güzel şekilde hatırlatmıştır, bunun akabinde

     “ İsviçre bankalarından hesabının , ve dahi ; bir Allah kuruşunun olmadığına dair belge talep etmesi” yönünde fikir vermiştir. Tabii ki ileri demokrasilerde bu iş böyledir.Böyle hallerde daima yasal yollara başvurulur. Belgeyle kanıtlanarak böylece asılsız iddialar önlenir.

       Yine ileri demokrasilerde dokunulmazlık ardına saklanılmaz ve kürsü ifadesi özgürlüğüyle bağıntılanır.

       Yine ileri demokrasilerde vatandaş milletvekili bakan ve başbakan arasında ekonomik ve sosyal uçurumlar yoktur. Refah toplumunu hedefleyen Norveç gibi ülkeler demokrasisinde dokunulmazlık zırhına bürünmek bir nevi “diktatörlük” olarak görülür. Böylece baktığımız zaman medeni toplumlarda gururlanmak asla yoktur. İkinci bir şahsa ve topluma karşı daima “tevazu” vardır. Kibirden gururdan  çalımdan vazgeçmek ve bu duyguyu içinde yenmek demokratlığın gereğidir. Baskı yapmak, böbürlenmek, olduğundan başka görünmek demokratlıkta yoktur.

     İleri demokrasilerde ve refah toplumu yolunda “tevazu” insanın kendisine saygısının ifadesidir.

     Bu yolda çaba göstermeliyiz!

                                                                                          Saygılarımla.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.