Her kriz bir fırsattır. Bu bağlamda öne sürülen düşünceler den birkaçı. Bir görüş, krizde düşenlerin üstüne basarak çıkmak gerekir. Başka bir görüşte yeniden yapılanma, personel değişimin yanın da, vizyon ve misyonu ertelemek gerekir. Diğer bir görüş ise her kriz fırsatçılar için fırsattır.
Krizde genelde harcama olmaz, harcama olmayınca da malın değeri düşer. Değeri düşen malları, gayrimenkulleri paralı birileri alır. Kriz geçip halk nefes almaya başlayınca da bu alınanlar yeniden değerlendirilir, bu fırsatçılar krizden karlı çıkmış olur.
Bu son kriz fırsatçılar ile ilgili yaklaşımı, bu dönemde ihracatın artması ile ilişkilendirirsek, ihracat verileri de bir önceki yıla oranla ciddi bir artış olduğu görülüyor, olay bir başka yönü ise Türk lirasının değer kaybetmesi malın ucuzlaması ile bağlantılıdır. Yoksa bir önceki yıl da aynı ihracat yapılıyordu, aynı malzeme üretiliyordu, aynı pazarlar vardı.
Ülkeyi yöneten kişilerin kriz var kelimesini kullanması piyasaların alt üst olmasına neden olur. İyi bir yönetici kriz kelimesini kullanmakta uzak durmalıdır. Daha önceki yıllarda dünya genelinde oluşan bir krizle ilgili ülke yöneticisinin “Kriz bizi teğet geçti “kelimesi, her ne kadar muhalefet tarafından eleştirilse de, tam zamanında ve doğru olarak söylenmiş bir sözdü.
Bu dönemde en çok üzerinde durulan “Ülkede kriz var “ denilmediği için iktidarın eleştirilmesi idi . Ülkede kriz var denilmedi belki ama bunu kendine görev edilenler krizi fırsata çevirmenin peşine düştüler. Doların yükselişi devlet dahil herkesin halkın cebine gözünü dikmesine neden oldu. Bu yükselişi ile elektrik ve doğalgaz üzerinde ki zam, zammı fırsat olarak görenlere ilham kaynağı olmuştu. Devletin başlangıçtaki yanlışı bu idi.
Bunun yanında üretimden bahsetmek söz olarak biraz ortada kalıyor. Üretmek mutlaka ama üretileninde pazarlanması gereklidir ki, bu ve bunun gibi bir çok etkenin bir arada olması üretim üzerine yapılan konuşmaları ve fikirleri doğrulayacaktır. Karşılığı olmadan üretmek bir nevi her ile bir üniversite kampanyasına benzeyecektir. Üniversite ve üniversite mezunu var ama , kalifiye bir eleman ve iş imkanı olmayacağı için sadece adı olacak , hayali artıracaktır.
Üretim konusunun dar zaman da ön plana çıkartılması ile krizde iktidar değişikliği ve biz bunu düzeltiriz yaklaşımı oldukça uçuk ve siyasi çıkara yönelik bir hamledir. Doğal olarak dolar %40 yükselmiş iken, bir gecede raflarda zamlar % 300 seviyesine fırlamıştır. İlgili ilgisiz her şey dolar ile ilişkilendirilmiş ve zam için geçerli bir neden sunulmuştur.
Bir hafta önce üreticinin pazarda sattığı dolma biber iki buçuk lira iken 1 hafta sonra bu ücret 5 liraya çıkmıştır. “Neden” sorusuna alınan cevap “Dolar” olmuştu. Dolar, biberlerin ekildiği tarihte 3 TL idi, her yerde olduğu gibi burada da fırsatçılık yapılıyor dendiğinde alınan iki ilginç cevap var. Birincisi dolar ve benzinde ki yükselişten dolayı normal olduğu söylemi, ama her nedense bunu zam var, geçim derdi diyen insanların savunması ilginçliği artırıyor. İkincisi ise üreticinin malına zam yapması gerektiğini ve bu zam sayesinde bankalarda faize paranın yatırılmayıp, piyasa da dolanımının sağlanması yönünde idi.
Sanayi üreticisinin Türk Lirasının değer kaybından artan ihracatı göze hoş gelse de, yurt dışından ithal edilen ham maddeyi almak konusunda sorunlar ortaya çıkacaktır. 8 TL’ ye sattığın bir malın hammaddesini 10 TL ‘ye geri almanın eksi yönde bir artışa neden olacaktır. Fırsatçıların kazançlarını artırmak için her noktayı en ince ayrıntısına kadar değerlendirmesi gibi bankaların artan faiz ve kredi konusunda ki yaklaşımları da fırsatçılara taş çıkartacak düzeydedir.
Üreticilere bu dönemde yapılacak olan banka desteği, kredi oranlarının yanında faizin düşürülmesi olacak ki çarkların dönmesine katkı sağlarken, birbirine bağlı zincirlerin sürtünüp halkaların zayıflamasına değil, zincir üzerinde ki basıncın azaltılıp ,halkaların ömrünün uzatılması ve sonuçta karşılıklı kazancın oluşumuna katkı sağlayacaktır. Bankaların ve fırsatçıların yaklaşımı ‘’Başkalarının sırtına basarak çıkmayı’’ anımsatacaktır. Üzerine basacak bir şeylerin kalması herkesin kazancına işarettir.