Dünyada bir krizin olduğu ve dalga dalga yayıldığı söylenmekte. Bu dalganın ülkemizde, ne kadar hissedildiği ve ne kadar etkili olduğunu,ciddi bir şekilde,siyasi çekişmelerin dışında kalarak değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.
Ekonomistler; Çözüm amaçlı önerileri, toplantı üzerine toplantı ve seminerler yaparak anlatmakta. Anlatılanların çoğunu dinliyorum ama nafile. Hiçte Küçük Esnaf ve Sanatkarların faydalanabileceği öneriler değil. Üstelik KOBİ düzeyindeki işletmelerin de bu önerilerden faydalanabileceğini düşünmüyorum. Her konuşmacı mutlak ithalat ve ihracattan bahsetmekte.Nerde benim ithalat ve ihracat yapan Esnaf ve Sanatkarım, nerde KOBİ"m. Ancak üst düzey tüccar ve üreticinin faydalanabileceği öneriler.
Bu ülkede kim takar(!) Esnaf ve Sanatkârı. Nerde para babaları, sistem ordan başlıyor. Oysa bu ülkenin kılcal kan damarları ESNAF ve SANATKÂR değilmidir. Ana damar olmayınca vücut işlev görmez ama, kılcal damarları görev yapmayan uzuvlarda çalışmaz ve kan kıran olur. Kan kıran olan uzvu da kesip almak lazımdır.O zaman da vücut sakat kalır.
İşte devletin sayın büyükleri, Esnaf ve Sanatkarından yoksun kalan bir devlette, sakat kalır sakat !
Ülkemizde kriz mi var, yoksa kalitesiz ve düzgün olmayan işe talep mi var. Bunu ayrıca kaleme almak lazım. Kişisel duygularımızla değil, mantığımızla hareket etmeliyiz. Düzgün çalışan Esnaf ve Sanatkâr, ne yazık ki işyerini ayakta tutmaya çalışırken, istihdam sağladığı üç beş insanı da korumaya çalışıyor. Oysa merdiven altı dediğimiz Korsan" ın, bırakın durumunu korumayı, malına mal katıyor. Bu korsanlar krizin neresinde? Gerçek iş yeri sahibi Esnaf ve Sanatkâr neresinde?
Toplantılarda, oturup sohbet ettiğim her yerde, yıllar yılı bunu anlatamadım. Burdan yine sesleniyorum. Bu ülke, Esnaf ve Sanatkârına sahip çıkmalı. Devlet sahip çıkarken, Esnaf ve Sanatkârda, kendine çeki düzen vermeli. Nasıl mı? Anlatayım.
Kriz edebiyatı yaparken birazda kendimize bakalım ve konuları başlıklar altında toplayıp tek tek açalım.
TASARRUF -İSRAF-; Hep krizi gündeme taşırken, acaba krize bende yakalanırsam nasıl etkisini azaltabilirim veya ne kadar karşı koyabilirimden başlayıp tedbir almak lazım değil mi. Tasarrufla başlayabiliriz.
Nasılmı? Telefon konuşmalarımızı asgariye indirebiliriz. Kahve alışkanlığı gibi gereksiz sayılabilecek alışkanlıklarımızı terk edebiliriz. Mesai bitiminde dışarı takılacağımıza eve gidebilir, dışarıdaki yemeklerimizi bir müddet askıya alabiliriz..vs.
BORÇLARIMIZ; İş yerine ait borçlarımızı vadeye yayıp, aciliyet durumuna göre sırasıyla ödeme yoluna gidebiliriz. Tıkanmadan, borçlarımızı hiç ödeyemeyecek duruma düşmeden, zamana yayarak ödeyebiliriz. Böyle olunca da, iş yerimizi çevirebilecek, küçük de olsa bir nakdi kasamızda bulundurabiliriz.
KAYNAKLARIMIZ; Tasarruf sonucu elde edeceğimiz birikimi, elimizdeki işleri ve yeni alabileceğimiz işlerin programını yapıp, ne kadar kaynağımız olduğunu az çok belirleyebiliriz.
MALİYET; Gereksiz malzeme alımı yapmamalıyız. Elimizde ki işlerin malzeme keşfini çok iyi yapıp ona göre malzeme alımını gidip, stokta mal bulundurmamalıyız. Tüm işlerin maliyetini tespit edip, ona göre hareket etmeliyiz.
NELER YAPABİLİRİZ; Belki tüm bu saydıklarımızı iş yerlerimizde yapmış veya yapmaktayız. Ama kriz edebiyatı yapmadan, gerçek anlamda böyle bir krizde sıkışınca, neler yapabileceğimizi iyi düşünmeliyiz. Kriz geliyor, geliyor diyerek de bir yere varamayız. Bunun için yeniden iş yerlerimize çeki düzen verip, işimizi gözden geçirmeliyiz. Tüm bu madde madde yazdıklarımızı raporlar halinde hazırlayıp, masamızın üstüne koymalı ve tedbirlerini alıp, hazırlıklı olmalıyız. Böylece iş yerlerimizi de disiplin altına almış oluruz.
Dünya değişiyor, bu değişime Türkiye"de ayak uyduruyor. Tüketici bir toplum olduk. Eskiyi tamir et devri yok. Eskiyi at, yeniyi al devri başladı. Küçük Esnaf ve Sanatkara ALLAH kolaylık versin..! Bu devlet; Esnaf ve Sanatkârına sahip çıktığı gün, devlet olacaktır. Yoksa tüccarın devleti olmaya devam edecektir.
Her şey gönlünüzce olsun.
SEVGİLERİMLE.
23.06.2009