Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özcan Kılıç, erkeklerde kadınlara oranla 3 kat daha fazla görülen böbrek taşı oluşumunun, en çok 30-60 yaş aralığında ortaya çıktığını söyledi.
Yetişkin erkeklerde ömür boyu taş oluşma riskinin yüzde 20 olmasına karşın bu oranın kadınlarda yüzde 5-10 arasında olduğunu ifade eden Kılıç, ''Taş tedavi edildikten sonra ilk 5 yıl içinde yüzde 10, ilk 10 yılda da yüzde 50 oranında tekrarlayabilir. Mikroskobik boyuttan böbreğin tamamını kaplayacak büyüklüğe kadar taşlar meydana gelebiliyor'' dedi.
TAŞ OLUŞUMUNA NEDEN OLAN FAKTÖRLER
Böbreklerde taş oluşumunun farklı nedenleri olabileceğini dile getiren Kılıç, şunları kaydetti: ''İdrar içinde, taş oluşumuna yol açan kalsiyum, oksalat, fosfat, pürin ve bunu engelleyen sitrat, çinko, magnezyum maddeler bulunmaktadır. Bunlar arasında bir dengesizlik oluşursa taş meydana gelebiliyor. Yani taş oluşumuna neden olan maddelerin fazlalığı ile engelleyici maddelerin azlığı taş oluşumuna neden olabiliyor. Önce mikroskobik düzeyde olan bu taşlar zamanla gözle görülür büyüklüğe ulaşır. Genetik faktörün yanı sıra coğrafi bölge ve çevresel faktörler de taş hastalığının nedenleri arasındadır. Ayrıca taş oluşumunda su içme alışkanlığı önem taşımaktadır. Az su tüketimi, az hareket ve tek yönlü bitkisel ya da protein ağırlıklı beslenme, taş oluşturan diğer etmenler.''
BÖBREK TAŞI UZUN SÜRE BELİRTİ VERMEYEBİLİR
Kılıç, böbrek taşının uzun süre belirti vermeyebileceğini ya da son derece önemsiz yakınmalara yol açabileceğini vurgulayarak, böbrek taşının en önemli belirtisinin ağrı olduğunu ifade etti.
Böğür ve karnın alt kısımlarında hissedilen küçük ağrıların böbrek taşının habercisi olabileceğini aktaran Kılıç, hiçbir ağrının hafife alınmaması, bu bölgelerde hissedilen en ufak ağrıda bir doktora başvurulması gerektiğini söyledi.
Ağrının en şiddetli olduğu dönemde huzursuzluk, soğuk terleme, bel kaslarında kasılma, bulantı ve kusma görüldüğünü anlatan Kılıç, ''Eğer taşla beraber enfeksiyon da varsa ağrıya, üşüme, titreme, yüksek ateş gibi böbrek iltihabını gösteren belirtiler de eşlik edebilir'' diye konuştu.
Rahatsızlığın giderilmesine ağrıyı ortadan kaldırarak veya onu azaltarak başlanıldığını dile getiren Kılıç, ağrının yanında enfeksiyon varsa antibiyotiğin de tedaviye ilave edilebildiğini belirtti.
İdrar akımında bir engel olduğunda bu durumun ortadan kaldırılması gerektiğine dikkati çeken Kılıç, şöyle devam etti: ''Bu işlem ya direkt taşın alınmasıyla gerçekleştirilir ya da kısa zaman içinde müdahaleye engel bir durum varsa ufak bir girişimle genellikle lokal anestezi ile sırttan böbreğe katater konması veya idrar kanalına katater yerleştirilerek yapılabilmektedir.''