Yaşadığımız bu büyük (!) şehirdeki bir iki küçük sorundan söz edeceğim bu yazıda. Kaldırım ve yol işgali.
Şehrin merkezi sayılan Cumhuriyet Meydanı ve özellikle meydanın doğu kesimindeki semtlerde yaya kaldırımında yürüdünüz mü hiç? Bazı işyerlerinin önünde kaldırım tamamen işgal edilmiş durumdadır.
Kimisi sattığı mevye ve sebze kasalarını kaldırımda teşhir eder. Kimisi kömür poşetlerini yığmıştır kaldırıma. Kimisi havlu kurutur metal aparatlarla. Kimisi hırdavat sandıklarını sergiler. El arabası, merdiven, tamir için gelen beyaz eşyalar.
Yiyecek servisinde kullanılan bisiklet veya motorsikletler vardır kaldırımda. Başına kadınların üşüştüğü parça kumaş kolileri, boya kovaları, plastik eşya yığınları.
En çarpıcısı kaldırıma, geçişi engelleyecek şekilde dikey yerleştirilmiş telefon bağlantı kutuları ile bazı işyerlerinin önündeki tabure ve sehpalar. Tavla oynayan insanlar.
Kaldırımların genişliği çoğu yerde 7080 cm. kadar olunca, yayanın geçmesi mümkün değil. Orada araç yoluna inmek zorundasınız.
Otobüs duraklarının otopark olarak kullanılması artık bu konudaki görevliler tarafından da kabul edilmiş durumda. Gazi Caddesinde Defterdarlık önündeki otobüs durağına bazı kişiler araçlarını parketmiş gitmiş. Otobüs durağa giremediği için yolun ortasında durup, yolcuları orada indirip, bindiriyor. Arkadaki araçlar durmuş bunu bekliyor. Klakson çalanlar, camı açıp bağıranlar. Aynı manzara sık sık devlet hastanesinin önündeki durakta da yaşanıyor. Belki benim tanık olmadığım ancak arkadaşlardan duyduğum birçok durakta aynı durumdadır. Hatta birkaç kez polis otolarının durağa parkedip otobüs girişini engellediklerini gördüm.
Bir garip uygulama da, bizzat bu konuyu denetlemesi gereken belediyelerden geliyor. Özellikle bölünmüş yolların kavşaklarına ve rüfüj başlarına konulan kocaman ilan panoları. Kavşakta dönüş yapacak sürücülerin görüşünü engelleyecek, karşı yolu kontrolü imkânsızlaştıran panolar. Kimisinde giysi reklamı, kimisinde bayramımızı kutlayan sayın başkanların mesajları.
Benzer konuları hem yerel basında hem ulusal basında, birçok haberde, köşe yazısında sık sık okuyoruz. Hele internette Kaldırım işgali diye bir arama yapınca hemen hemen tüm şehirlerde bu sorunun yaşandığını görüyoruz.
Birçok kişi tarafından yazılan, dile getirilen böyle bir konuyu benim niçin yazdığımı merak edenlere;
Yavaş yavaş seçim atmosferine girilen günlerde, İlgililere şu soruyu sormak için yazdım; Bu kadar basit bir sorunu çözemeyen sizler, toplumun çok daha büyük olan sorunlarını nasıl çözeceksiniz ?