Hz. Ademden beri İlihi dinlerin insanlara tebliği edildiği ana çoğrafyanın merkezi “Kudüs” olmuş, tarih boyunca neredeyse bütün millet ve devletler bu merkezle ilgilenmiştir. Hz. İbrahimin bu bölgeye yerleşmesinden sonra, Kudüs insanların mübarek kabul ettiği bir mekan olarak haline gelmiştir. Peygamberlerdinin çoğunun bu merkezde dini tebliğ yapmaları da, Kudüs ün mübarek Kabul edilmesinin başlıca nedenleri arasında yer almıştır.
Peygamberimiz, üç mescidin ziyaret edilebileceğini bildirmiş, bunların Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa olduğunu haber vermiştir. Peygamberimizin bu beyanılyla söz konusu üç mescidin bulunduğu bölgeler kutsal kabul edilerek, bu merkezlerle ilgili özel ilgi ve sorumlluk oluşmuştur.
Kabenin, kıble olarak belirlenmesinden önce, İslamın beş şartından birisi olan namaz ibadetinin Mescid-i Aksa’ya doğıru kılınması bu bölgenin önemini ayrıcı ortaya koymuştur. Mescit-i Aksa’nın, Müslümanların ilk kıblesi olması nedeniyle Kudüs’ün ve Mescid-ı Aksa’nın korunması Müslamanların sorumlulukları arasında olmuştur.
Mescid-i Aksa Müslümanların ilk kıblesi olma özeliğini insanlık devam ettikçe koruyacak, bu vesileyle de Kudüs de Müslümanlar tarafından sahip çıkılan bir bölge olarak özel bir değere sahip olmaya devam edecektir. Tarihi süreçte Kudüs’e yapılan müdahaleler nasıl püskürtülmüşse, bundan böyle de o bölgenin haçlı zihniyeti egemenliğine geçmesi engellenecektir.
Kudüs, Hz. Ademden beri Peygamberler merkezi olmuş bir bölgedir. Bu nedenle Yahudilerin bu mekan üzerinde özel bir hak iddia etmeleri mümkün değildir. Peygamberlerden, Allaha inanan insanlara miras olarak kalan Kudüs ve Mescid-i Aksa tevhidin bayrağı altında kıyamete kadar muhafaza edilecektir. Bu durum Müslümanların zorunlu sorumluğudur.
Tarihten beri bu bölge sürekli kavgalara mekan olmuş ama her zaman da tevhidin zaferi bu bölgeye hakim olmuştur. Kudüs ve Mescid-i Aksa, Müslümanların imtihan alanıdır. Diğer üç mescid ile birlikte bu bölge; dünyada müslümanların cihat merkezidir. Mal ve canın Allah için verileceği en kutsal bölgeler bu üç mescidin korunmasına dönük olan bölgelerdir.
Allahın elçisi olan Peygamberlere savaş açan hiç bir milletin bu topraklar üzerinde hakkı yoktur. Hele ! Hz. Musa’ya; “Git sen Rabbınla birlikte savaşın…” diyen Yahudilerin bu topraklar üzerinde hiçbir mirasi ve manevi hakları söz konusu değildir.
İsra ve Miraç olayı ile Yüce Allah; Mescid-a Aksa ve etrafını mübarek kılarak, tevhidi sahiplenenlere bu bölgeyi ihsan etmiştir. İsra ve Miraç olayı, İlahi bir devir-teslim işlemidir. O tarihten sonra o bölge Müslümanlara, tevhidin müntesiplerine emanettir ve manevi mirastır.
Kudüs miladi 638 yılında, Hz. Ömer idarisi ve iradesiyle, Bizanslıların elinden alınarak, İslam devletinin toprakları arasında katıylmıştır. Bu mirasa sahip çıkılmaması durumunda bütün müslümanlar vebal altında kalacaktır.
1099 yılından 1187 yılları arasında yaklaşık doksan yıl gibi kısa bir süre Yahudilerin işgali altında olan bu kutsal bölge, sonrasında emaneti alan tevhidin sancaktarlarının idaresinde olmuştur.