Kumda oynayın, çöp batmasın!

Dünkü yazımda Samsun matbuatının, dünyanın en rezil gazetecilik örneğini sergilediğini anlatmaya çalışmıştım…

Daha yazdığım yazının mürekkebi kurumadı...

Samsun basını ters köşeye yattı…

Gerçi olayın kahramanı arkadaşımız, üstelik severim de…

Mehmet Ali Coşkuner…

Önemli olan haberin kendisidir, öznesi değil…

Siyaset dünyasından tanıdığımız Mehmet Ali Coşkuner Ondokuzmayıs Üniversitesi Rektörlüğüne Basın Danışmanı olarak atandı…

Gerçi Rektör Hüseyin Akan daha sonra kırk takla attı…

Önce “Basın Danışmanı değil, sadece Danışman” olarak atandığını söyledi…

Ama bizdeki ses kayıtları öyle demiyordu tabi!..

Ardından da toptan inkar yolunu seçti… “Yok böyle bir atama”  dedi…

Yok tabi! Nasılsa evrak sizde… Kimsenin eline de geçmedi… Yok sayarsınız olur biter…

Ama bu durum gerçeği değiştirmez…

Altına imza attığınız evrakı böyle yuttururlar size işte!..

Şimdi bol bol su için!..

***

Neyse, benim anlatmak istediğim, Rektör"ün yutmak zorunda kaldığı imzalı kağıdı nasıl hazmedeceği değil…

Amerikan kolası mı içer, Kızılay sodası mı bilemem. Kendi tercihi!..

Rektör, hatır gönül işi diye, belli ki, bir yerlere diyet karşılığı bir atama yapmış…

Sonra pabucun fiyatını öğrenince de vazgeçmiş!..

***

Anlatmak istediğimiz şu:

Dünkü yazımda söz etmiştim “Neden Denge Gazetesi"ndeyim” diye…

Hani, İbrahim Tatlıses"ten de örnek vermiştim, “İlkokulu bile bitirememiş” diye eleştirilince  “Urfa"da Okusfort vardı da biz mi gitmedik?” demişti…

***

Şimdi bakın dünkü atama olayına…

Samsun"daki gazeteler, haber kanalları bu olayı vatandaşa nasıl duyurdu?

Habercilik burada başlıyor işte…

Benim neden Denge"de yazdığımı soranlara da en iyi yanıt bu olsa gerek…

Bütün gazeteler bu atamayı, sıradan bir haber, hatta müjdeli bir olay gibi duyurdular…

Mehmet Ali Coşkuner arkadaşımızdı, üstelik gazeteyle reklam anlaşmaları da yeni imzalanmıştı… Ama haber kutsal, yorum hürdü…

***

Denge"nin farkını gördünüz mü?

“Rektör skandala imza attı” diye manşetten verildi haber… Ve kıyametler koptu…

Bu, Denge Gazetesi"nin farkıydı…

***

Denge"nin farkını gördünüz. Peki, etkisini gördünüz mü?

Denge Gazetesi"nin yayınının ardından, evraktaki imzanın daha boyası kurumadan, bir gün içinde atama iptal edildi…

Hatta, sadece atama iptal edilse yine iyi…

Evrakları dahi yok edildi!..

İşte Denge Gazetesi"nin etkisi…

Denge…

Yanlış hesapları Bağdat"tan,

Yanlış atamaları evraktan döndüren gazete!..

Heh heh hee…

 

***

Adile Teyzesi"nin kuzucukları da sabah akşam karınlarından konuşup dursunlar…

Boşu boşuna sayfaları abidik-gubidik şeylerle yazıp doldursunlar…

Kiraz hamilelere iyi gelirmiş!..

Bahar gelmiş, çiçek açmış…

Vali Güzeloğlu toplantı yapmış…

Bilmem ne market açılmış…

Ama atı alan Üsküdar"ı geçmiş, n"aber!..

Sadece kendi kalıplarına değil, matbaada kullandıkları boyaya, kağıda, kalıba da yazık!..

***

Bence, ara sıra Denge Gazetesi"inin önünden geçip feyz alsınlar…

Denge Gazetesi"ni alıp üstlerine başlarına sürsünler...

Zor ihtimal ama belki onlara da bir şeyler bulaşır!…

***

Unutmayın, gazeteci muhalif olmak zorundadır…

Muhalif olamayacaksa gazeteci olamaz…

Çünkü bu mesleğin özü, soru sormaktır…

Sorgulamaktır yani!..

İsteseniz siz “Eşeğin altında buzağı aramak” deyin…

Evet! İşte gazetecilik tam da budur…

Çöp batmasın diye kumda oynayanlara ilanen duyurulur!...