KUR"ÂN-I KERÎM"İN KUR"ÂN"DAKİ İSİMLERİ 5 er-RÛH
Değerli dostlar,
Geçen hafta İsrail"in Filistin"e yaptığı saldırı nedeniyle Kur"ân"ı tanıtıcı yazılarımıza bir hafta ara vermek zorunda kalmıştık. Hamd olsun saldırılar bitti ve artık kaldığımız yerden konumuza devam edebiliriz.
Bugün beşincisini yazmaya çalışacağımız konu yine Kur"ân"ın Kur"ân"da yer alan isimleri hakkında olacaktır. Daha önce Kur"ân, Kitâb, Furkân Nûr kelimeleri üzerinde durmuştuk. Bu yazıda ise Kur"ân"ın er-Rûh ismini tanıtmaya çalışacağız.
er-Rûh: Nûr isminde de söylediğimiz gibi Kur"ân"ın nuru nasıl ki kâinatın ve hayatın ışığı ise, rûh kelimesi de hayatın asıl değerinin Kur"ân olduğunu göstermek için isim olarak belirlenmiştir. Rûh, beden için vazgeçilmez değerdir ve ruhsuz beden ölüdür. Beden için ruhun önemi ne ise dini hayat için de Kur"ân"ın önemi ve değeri işte odur. Yüce Allah Şûrâ sûresinde: İşte böylece biz, sana katımızdan bir ruh vahyettik (Şûrâ 42/52) buyurarak kitabına rûh adını vermiştir. Demek ki Kur"ân, hayat için bir ruhtur; canlılığın ve farkındalığın en önemli değeridir. Bu gerçek, Enfâl sûresinde şöyle beyan edilmektedir: Ey iman edenler! Sizi kendinize hayat verecek bir şeye (Kur"ân"a) çağırdığında Allah"ın ve Elçisinin bu çağrısına icabet edin (Enfâl 8/24). Kur"ân, bu âyette de ifade edildiği gibi insanları canlı olmaktan, hayat ve ruh sahibi olmaya dönüştüren bir özellikte sunulmakta ve öyle tanıtılmaktadır. Yâsîn 36/70"teki Hayatta olanları uyarmak misyonu bu anlamı desteklemekte, Kur"ân"ın insana ruh verip gerçeğin farkına vardırmadaki etkisine dikkat çekmektedir. Kur"ân, insanın hayatta oluşunu ruh ve bilinç sahibi olmaya dönüştüren bir misyonu temsil ettiği için isimlerinden biri rûh olarak belirlenmiştir.
Kur"ân, sorumluluk yükleyen ve insan akıl ve iradesini muhatap alan bir sesleniştir. Bu yönüyle de Kur"ân"ın ruh oluşu, onun sorumlu varlıkları muhatap aldığını ve onlarda yaşanacak değişimi amaçladığını göstermektedir. Ruh, akıl, irade ve bilinç olmadan insanın sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir.
Değerli dostlar,
Haşr sûresinde şöyle buyrulmaktadır: Eğer biz, bu Kur"ân"ı bir dağa indirseydik, onun ezilip büzülerek Allah"a duyduğu saygıdan dolayı boyun büktüğünü görürdün. Bu örnekleri, düşünürler diye insanların önüne koyuyoruz (Haşr 59/21). İşte bu âyet, herşeyi ortaya koymakta, Kur"ân"ın etkisini gözler önüne sermektedir. Cansız dağın boyun bükmesi ve bunu Allah"a saygıdan dolayı yapması için önce canlandırılması ve ruh sahibi yapılması gerekir. Mademki dağın bu halinden mecaz olarak söz ediliyor, o zaman Kur"ân, bu dünyanın en büyük varlıklarını, en sarsılmaz sanılan kütlelerini bile sarsıp boyun büktürebiliyorsa bu durum, onun ruh verici özelliğinden kaynaklanıyor demektir. Yüce Allah, insanların düşünüp ders almaları ve sonuç çıkartmaları için işte bu tür örnekleri vermektedir.
Şimdilerde Kur"ân okuyup da kılı bile kıpırdamayan insanların bu durumu şöyle açıklanabilir: Okuyanlar ve dinleyenler metni anlamıyorlarsa orada bir etkilenmeden söz edilemez. Ses güzelliği ve makam incelikleriyle sınırlı kalan okuma ve dinlemeler, asıl mesajın farkına varılmasının önünde maalesef engel olmaktadır. Kur"ân"ın gönderilme nedeni ve içeriği insanların dikkatine sunulmadan, yani onların ruhlarına hitap etmeden alınabilecek herhangi bir mesafeden de söz edilemez.
Bu duygularla Kur"ân"ın ruh oluşunun anlamını doğru kavrayıp hayatımızı ona göre daha düzenli bir şekilde yaşamayı diliyorum.
Allah"a emanet olun.