Kur’an ışığında

Prof.Dr.M.Okuyan

Yeni bir alanda hizmet vermek için yeni bir uğraşıyla daha karşınızdayız. Bir gazetede yazı yazmak şahsen benim ilgi dünyam arasında yer almıyordu; ta ki Samsun"da yayın hayatına başlamakta olan “Denge Gazetesi”nden gelen bir çağrıya kadar. Bu çağrıyı alınca halkımızla gazete aracılığıyla da buluşmanın yararlı olacağını düşünerek bu satırları kaleme alıyorum sevgili okuyucular.

Görsel yayınların yanında yazılı medyanın da insanları bilgilendirmede etkinliğini inkar edecek hiç kimse yoktur her halde. Bu itibarla gerçekleri insanlara duyurmada çok önemli bir yere sahip olan bu alanda da çalışmalar yapmanın din eğitimiyle ilgilenenlerin görevleri arasında yer aldığı kanaatindeyim. Şimdi bir taraftan bu görevi yapmaya çalışmanın mutluluğunu yaşarken, diğer taraftan hata yaparsam bunun faturasının ilâhî mahkemede çok ağır olacağı korkusunu taşıyorum. Bu nedenle “kırk düşün, bir söyle” ifadesini kendime ilke edineceğim.

Kendimi tanıtarak işe başlayayım. Ben, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi"nde “Tefsir” alanında öğretim üyeliği yapmaktayım. Görevim ve mesleğim gereği öğrencilerime bilgi verme çalışmalarıma ilaveten halkı da din konusunda aydınlatma, onlara doğru bilgiler sunabilme ve fikirlerimi halkla paylaşabilme noktasında da gayretler içerisinde bulunmam gerektiğine inanıyorum. Çünkü daha kalıcı bilgiler verebilmenin yolu, bilgiyi yazıya dökmekten geçmektedir.

Yüce Allah"ın insanlara gönderdiği mesajların, yazılı metinlere dönüştürüldüğü gerçeğinden  hareketle yazıyı kullanarak insanlarla iletişim içinde olmanın ilâhî sünnete uygunluğunu da gözden kaçırmamak zorundayız.

Kur"ân-ı Kerîm"in Bakara sûresinin 213. âyetinde bütün insanların başlangıçta tek bir topluluk olduğu, onlara müjdeleyici ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderildiği ve her bir peygamberle birlikte “KİTÂB”ın da indirildiği açıklanmaktadır. Buradan anlaşılıyor ki Yüce Allah, ilk insan topluluklarından itibaren insanları yazıyla ve yazılı metinlerle tanıştırmış, yazılı iletişimi kullanmamız noktasında bize ışık tutmuştur. Rahmân sûresinin ilk âyetlerinde de bu gerçeğe dikkat çekmiş, “insanı yaratan, ona kendini ifade edebilme gücünü öğreten, böylece mesajı öğreten ilk varlığın Yüce Allah olduğu”nu açıkça belirtmiştir. Arapça"da “KİTÂB”, “yazmak” anlamına gelen “KİTÂBET” ve “yazılan şey” anlamında “MEKTÛB” kelimeleri aynı kökten gelmektedir. Neml sûresinin 28. âyetinde “kitâb” kelimesi “mektup” anlamında kullanılmıştır. Buradan hareketle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Kur"ân-ı Kerîm ilâhî âlemden insanlığa gönderilmiş son mektuptur. İnsanlar yakınlarından veya saygı duydukları bir kişiden ya da makamdan bir mektup alınca ona nasıl itibar ediyorlarsa Allah"ın kitabına da en azından bu kadar, hatta çok daha fazla itibar etmek, bu mektubu okumak, anlamak, yaşamak ve mesajını insanlara doğru bir şekilde anlatmak, yaşayarak da örnek olmak zorundadırlar.

İşte biz de bu sütunlarda ilâhî kaynaklı bu son mektubun mesaj derinliklerini, -kırpmadan, eklemeler yapmadan, dahası işin içine başkalarını sokmadan, Yüce Allah"ın gönderdiği arı-duru haliyle- siz değerli okuyucularımıza iletmeye çalışacağız. Çünkü Allah adına konuşurken Allah"ı konuşmanın ve O"nu konuşturmanın yolunun Kur"ân"ı doğru anlamaktan ve onu doğru anlatmaktan geçtiğine bütün kalbimizle iman ediyoruz. Hz. Peygamber"in de yaptığı esasında bundan ibaretti; biz bu sütunlarda Kur"ân"ı anlatarak onun yolunu takip edeceğiz.

Sonraki yazılarda buluşmak üzere…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.