Kurban bayramı olması nedeniyle bir yandan kurban kesmek, bir yandan eş, dost ziyareti, bir yandan da kabir ziyaretleri olunca yazı yazmaya fırsat bulamadım, zaten yazmış olsak da okurlarımız da bizim gibi yoğun olduklarından okuma fırsatı bulmaları mümkün olmayacağı kanaatinde olduğumdan iki gün yazılara ara verdim.
Kabir ziyareti deyince aklıma kabirle ilgili bir tartışma geldi, arz etmeden geçemeyeceğim, bazıları ısrarla kabirde okunan Kur"an"ın ölüye fayda vermeyeceğini, yapılan duaların ölülerin ruhuna gitmeyeceğini, Kur"an"ın ölülerin değil, dirilerin hayat kitabı olduğunu söylemekte, bu nedenle de bu tür ibadetlerin karşısına çıkmaktadırlar. Konuyla ilgili konuşması gereken ben değil, bu konuda yetkili âlimler ancak her kafadan farklı bir ses çıktığından, yetkili, yetkisiz önüne gelen konuştuğundan bizde birkaç kelam edelim dedik.
Gerek İslami konularda, gerek sosyal konularda, gerekse ticari konularda insanların fikirlerini söylediklerinde iki konuya bakar ona göre karar veririm; birincisi adamın yaşantısı ile söyledikleri arasındaki bağlantı nedir, yani adamın gayesi toplumun doğruyu öğrenip, yanlış yapmasına engel olmak mı, yoksa kendi hayat tarzını insanlara kabul ettirmeye çalışıp, kendi yanlışlarını topluma doğru olarak anlatmaya çalışmak mı, ikincisi ise adamın niyeti ve samimiyetinin ne olduğuna bakarım; adam eski köye yeni adet getirmek gibi bir niyeti var ise ona denecek bir şey yok, yine adamın gayesi Toplumu hurafelerden, bidatlerden uzak tutup daha samimi biçimde dinlerini yaşamalarına öncülük etmek istiyor iseler ona da saygı duymak gerek, ancak benim bu konulardaki temel felsefem şudur; bir insan Kur"an okuyup, ölülerine dua etse Allahu Teala kulum sen niye Kur"an okuyup, dua ettin diye sorgu sual edip, cezamı verecek, yoksa yüce Kitabını okuduğundan onu mükafatlandıracak mı, bilmem hatırlar mısınız bundan 5-10 yıl öncesine kadar ülkemizde Cuma namazı kılmayan bir grup insan vardı, belki günümüzde de kalıntıları vardır, bu insanlar Türkiye"nin Darül Harp(İslamla yönetilmeyen, inançsız yöneticilerin iş başında olduğu ülkeler için kullanılan bir deyim) olduğunu, o nedenle de Cuma namazının kılınmayacağını söyleyip, Cuma namazı kılmıyorlardı, hatta camii imamları düzenin imamları diye arkalarında namaz kılmıyorlardı, aradan 10-15 yıl geçip, Türkiye ve Dünya gerçeklerini görünce bu yaptıklarının hata olduğunu görüp, birçoğu bu uygulamadan vaz geçti, hiç unutmuyorum 1981-83 yıllarında görev yaptığım camiye gelip, arkamda düzenin imamı diye namaz kılmayan arkadaşlar 90 lı yıllarda yanıma gelip, benden özür dilediler, yayınladıkları dergilerde de bu konuları özür dileyerek dile getirdiler, ancak işin üç kağıdında olup, namazla, niyazla, abdestle, Kitapla ilgisi olmayanlar işi entellektüelliğe vurup, eski uygulamalara devam ettiler, adamların derdi üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğundan işin kılıfını öyle buldular.
İsterseniz konumuzu espirili, ancak bir o kadar da mesaj veren bir olayla bitirelim, Of ilçesinde Cansız efendi diye bir âlim varmış, çok nüktedan, ama bir o kadar da ciddi bir adammış, adamın birisi gelmiş demiş ki; hocam okunan Kura"an"ın sevabı ölüye gider mi, hoca efendi gayet ciddi bir biçimde İmam birgivi"nin konuyla ilgili delillerini ve Resülüllah"ın uygulamalarından örnekler vermesine rağmen, adam ikna olmayıp; hocam bunu bana nasıl ispat edersiniz diye sorunca, hoca efendi; senin anan, bacın var mı diye sormuş, adam var deyince hoca efendi peki nerede yaşıyorlar diye sormuş izmirde yaşıyorlar cevabını alınca peki ben şimdi onlara küfretsem rahatsız olumusun diye sorunca adam celallenip, hocam hiç öyle şey olur mu, değil rahatsız olmak her türlü kötülüğü yaparım sana deyince, merhum Cansız hoca; be kardeşim senin izmirde yaşayan anana bacına benim gibi faninin sözü buradan tesir ediyor da, ölen insanlara yüce kitabımız neden fayda vermiyormuş deyince adamcağız özür dileyip, ayrılıyor yanından.
Yaptığımız amellerin değil, yapmadığımız amellerin hesabını vereceğimizi unutmayalım, tüm ölülerimizin ve geçmişlerimizin ruhunun şad olması temennisiyle, tekrar hayırlı bayramlar.Hoşçakalın