Kürt sorunu ne zaman çözülür?

Suna Taşdemir Dündar

Biz Kürtlerle neyiz?

Akraba mı, kardeş mi, komşu mu, hısım mı, kanka mı, dost mu, düşman mı, hepsi mi, hiç biri mi?

Peki PKK ile neyiz?

Eminim pek çoğumuz düşman cevabını veririz bu soruya.

İşte Kürtlere özgürlük ve hak diye bağıran bazı aydınların, BDP'lilerin, yeniden şiddet siyasetine dönüşte hükümeti suçlayanların (ki asla hükümeti oluşturan siyasi görüş benim onayladığım ve beğendiğim bir siyasi hareket değildir), daha iki sene önce barış rüzgarları esiyordu, analar ağlamasın deniyordu şimdi ne oldu diye soranların anlamadıkları şey tam da bu!

Türk halkı kafasında Kürleri ikiye böldü. Türkiye'de yaşayan, onlarla kaynaşan insanları, dost, arkadaş, kardeş, hısım saydı, kız aldı, kız verdi. Pek çok şehit cenazesi geldi, kalbine taş bastı da yan dairede oturan Kürt komşusuna kem gözle bakmadı, onu dışlamadı. Düşmanlığını eline silah alıp dağa çıkana, teröriste yönlendirdi. Onlardan nefret etti ama içindeki bu keskin ayırma çizgisiyle nefretini başka kimselere ve başka mecralara yöneltmedi. Ama o Habur olayı, insanları çileden çıkartmaya yetti. O zaman düşman bildiği kişiler ete kemiğe bürünüp otobüslerin üzerinde zafer sarhoşluğu ile el sallayıp pozlar verince büyük bir haksızlığa uğramışlık, yenilmişlik ve tahammülsüzlük duygularıyla doldular. Bu gücün önünde hiçbir siyasi otorite duramazdı, nitekim duramadı. O nedenle Kürt Sorununda tekrar şiddete dönülmesini, şiddetin çözüm olarak sunulmasını anlamamak anlaşılmaz aslında.

Kürt sorununun özü, temeli, beslendiği damarın adı şiddet. PKK'nın kuruluş amacı şiddetle, silahlı güçle Marksist Leninist bir Kürt Devleti inşa etmek değil miydi? Kim bunun aksini iddia edebilir? Daha geçenlerde Leyla Zana değil miydi silah Kürt'ün sigortasıdır diyen? Ya da BDP Diyarbakır milletvekili Altan Tan daha bu hafta Bitlis'in Tatvan İlçesi'nde partililerin düzenlediği Anayasa Paneli'nde konuşurken 'Çözüm varsa biz de varız. Ancak çözüm olmazsa orayı onlara dar ederiz. Eğer yeni anayasayı yapamazsa bundan sonra Ankara düşünsün' diyerek tehditler savururken güvendiği şey silahlı terör eylemleri değil de insanların protesto mitingleri yapmaları mıydı sahi?

Kimse kimseyi kandırmasın. Kürt Sorunu denilen Kürtlere bir takım kültürel haklar verilmesi ile çokça karıştırılan oysa aslında Kürtlerin öncelikle Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlı, sonra tam bağımsız Kürdistan için verdikleri mücadeleden kaynaklanan oldukça büyük bir sorunumuz var. Bu sorunun çözümü için çok sert şiddet vaktiyle yaşandı, çözüm olmadı diyenler bu konuda doğru söylüyor. Ama silahlı güçle tehdit edildiği halde kendi silahlı gücünü pasifize eden bir devlet de olsa olsa rüyalarda olur ancak.

Türkler ve Kürtler birlikte, dostluğu, arkadaşlığı, akrabalığı, ortak torunları, Anadolu kültürünü paylaşıyorlar hiç sorun yaşamadan. Sözüm şiddet amaçlı dağa çıkan bir örgüt ve onların bağımsızlık söylemleriyle sarhoş olmuş bazı Kürtlere ve sözde onların kültürel hakları için mücadele veren Türklere. Siz, ne zaman 'PKK Türk halkının dostudur, düşmanı değildir, Abdullah Öcalan sizin bildiğiniz gibi bir bebek katili değildir, amacı barıştır, kardeşliktir' söylemine Türk halkını inandırırdınız ya da 'PKK Kürt halkının düşmanıdır, Abdullah Öcalan Kürt halkına çok zarar vermiştir' sözüne Kürt halkını ikna edersiniz, işte ancak o zaman bu sorun çözülür. Zira bu sorunun kör düğümü her iki halkın PKK ve Öcalan konusunda taban tabana zıt görüşlerindedir.




Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.