Bu problem partizanca değil siyasi kararlılık ve siyasi çözüm bekler.
İşin kısacası yıllardır TSK' nın PKK ile vermiş olduğu mücadelenin coğrafi ve fiziki koşullarının ağırlığının büyüklüğünün aynı zamanda da sorumluluğunun nedenli güç şartlarda yapıldığının kanıtı değimliydi adeta?
İstem dışı, farkında olmadan 34 vatandaşımızın ölümüne sebep olan nedenleri tartışmadan sorunun tespitini ortak akılla çözüm aramalıyız.
30 yıldır gerek Güney Doğuda gerekse yurt saltında teröre karşı verilen mücadeleyi, akıtılan şehit kanlarını, çekilen sıkıntıları ve gözyaşlarını hiç yaşanmamış gibi yok sayarak ulu derede ki hiç istenilmeyen bir olaya bağlamak ve bu mim barda çözüm aramak ve siyaset yürütmenin sonucu siyaseti ve kamuoyunu kürtaja zorlamıştır diye düşünüyorum.
Uludere ve kürtajın aynı anda gündeme gelmesi ve konuşulur olması bence doğru tespittir anlam ve nitellik bakımından istenilmeyen sonuç diye düşünülürsek sonucunda bir anlık düşünülmeden aldığımız karar ya da nefsimize arzularımıza uyulması halinde sonuçlarından kürtaj ile kurtarılmaya çalışmanın sonucunu doğurmuştur.
Her iki eylem madem aynı anda konuşulmaya başlandı sonucunda ya işin başında aldatılma var ya bir tuzak ya da düşüncesizce yapılan bir istek. Fakat her ikisinde de sonuçlarına bakıldığında hiç bir şeyden habersiz ağrı sızı ve gözyaşı yine analara bırakılır.
Yara izi de kadında kalır yürek yarası da.
Konuyu bağlayalım mı? Her iki kürtajın sonucunun birini bırakırsak geriye terör ile mücadelenin siyasi sonucunun kürtaja mecbur bırakılması el de kalır.
30 yıldır PKK ile mücadelenin başarısını veya başarısızlığını kamuoyu ve siyasetçi hep askeri güce yükledi. Terörle mücadelenin siyasi yanları bu zamana kadar bence hiç konuşulmadığı gibi sorumlulukta alınmadı. Bir tane örnek vereyim mi? Terörist ile mücadelenin terör ile mücadelenin farkında değiliz kamuoyunca.
PKK terör örgütünün 30 yıldır süre gelen maddi manevi ve siyasi gücü nereden aldığının tespiti yapılıp siyasi kararını konuşmalıdır diye düşünüyorum.
PKK gerek ABD gerekse AB'de de gerekse orta doğu ülkelerinde terör örgütü olarak kabul ediliyorsa bunların eğitim kamplarının bulunduğu ülkelere ültimatom verip savaş nedeni saymak.
Gerçi bütün bunlar yıllardır konuşuldu. Çözüm siyasidir diye düşünüyorum ben ancak çözüme terör olarak bakılıp çözüm aranırsa doğru yol bulunur yoksa ki uzlaşma anlaşma gelin bu sorunu çözelim denilirse bizlere daha çok kürtaj yaptırırlar.
İlk kürtajı askerimizin başına çuval geçirme operasyonu ile başlatıldı.
İkinci operasyon Habur ile devam etti.
Üçüncüsü ise Uludere' de 34 vatandaşımızın ölümü ile bu gün kürtaj ve sezaryen tartışmaları ile devam edeceğe benziyor.
PKK terör örgütüne silah bıraktırmadan çözüm arama çalışmaları bu zamana kadar sonuçsuz kaldığı gibi sonucunun ağırlığını aynı zamanda da bedelini sıradan vatandaşlar ödemektedir diye düşünüyorum.
Üç- beş çapulcu diye başlayan ve önemsenmeyen daha sonra PKK terör örgütü diye tüm devletlerce kabul edilen bir çok askerimizin, polisimizin aynı zamanda vatandaşımızın yaşam haklarının sona ermesine sebep olan gerek moral gerek maddi manevi olarak yıllardır sıradan vatandaşın ve siyasetçinin her gün gündemindeki sorunun milli olduğunun anlaşılmaması ve bugün sezaryen ve kürtaj ile anılmasının vahi yetini nerelere getirildiğimizin sonucudur diye düşünüyorum ben sizler ne düşünürsünüz bilemem.
Herkes çok iyi biliyor ki kürtaj ve sezaryen iki üç defa yapılır dördüncüsü ya anaya yada çocuğa çok büyük zarar verir hatta hiç kimsenin de kabul edemeyeceği ölüm ile sonuçlanır ki iş işten geçmiş olur sonuç itibari ile kimsenin işine gelmez.
Ben böyle düşündüm, düşünce ve fikirlerimi siz değerli okurlarımla paylaştım. Sizler ne düşünürsünüz bilemem
Saygı ve sevgilerim ile
Sedat yılmaz