“Laf Ebeliği Yarışması”

Hamit Seven

“Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nde, “Antalya”dan Recep Kara başpehlivanlığı kazandı.
Edirne'de, 647."si yapılan Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nde Recep Kara, ikinci yılda da başpehlivanlığı kazanarak “Altın Kemer”in 1 yıl süreyle sahibi oldu.” Gazete sayfalarından,ekranlardan böyle duyuruldu Recep Kara"nın başpehlivanlığı…Antalya"dan katılan diye… Öncelikle Başpehlivanımızı yürekten kutluyorum…

Geçtiğimiz yıl 646."sı yapılan Kırkpınar Yağlı Güreşlerine “Samsun”dan katılan Kara,bu yıl ki güreşlere nereden katılmış, Antalya"dan!…Peki Recep Kara Antalya"lı mı?...

Tabiki Antalya"lı değil…Samsun"u “yüreğinde” ve “bileğinde” hakkıyla taşıyan “yağlı güreşlerdeki”  medar-ı iftarı…

647.Kırkpınar Yağlı Güreşleri"ne kimin güreşcisi olarak katılmış…Er meydanında kimi temsil etmiş…Hangi ilden katıldığı anons edilmiş?…

Yani…Yani, söylenecek o kadar şey, yan yana dizilip “patlatılacak” o kadar söz var ki, aksine her biri adeta  bomba gibi bir bir beynimde patlıyor…Ne diyeyim…Alın şimdi “kına yakın” demekten başka ne denir…Tek kelimeyle kendi öz değerimizi kaçırdık…Recep Kara"yı Niye kaçırdık?...Ve neden Samsun"dan değil de Antalya"dan katıldı Yağlı Güreşlere…Cevapları mutlaka vardır…

Maddi ve manevi ilgisizlikten kaçırdık…O"da ilgisizlikten kaçtı…Sizdekilerini bilmem ama bendeki cevabı bu… Sporunun icrası için gerekli olan teknik imkan ve alt yapı problemi de belki cabasıydı…

Samsun"un Sağlıktan, Eğitime, Enerjiden Tarıma, Turizmden, Beş yıldızlı otellere,Hastanelerden,Kan"a, ulaşımdan, Fuarcılık"a kadar “merkez” olma yolunda emin adımlarla ilerledik ama demekki “Spor Merkezi” olmayı unuttuk!…

Pek kıymetli Samsun"u markalaştırmak için yola çıkan  “Marka yolcularımız”, -ki Yunan mitolojisinde Savaş Tanrısı Ares ile Afrodit"in çocuğu olduğu nakledilen-  “tutuldukları” “Amazon kadını aşkına” heykelini dikmekle uğraşırken, biz bugün Kırkpınar"ın yaşayan “gerçek efsanesi”, “Kendi markamızı” Antalya"nın kucağına iterek, illerinin  tanıtımına, reklamına sunduk…Bravo bize…

Yetkililerce, “Gelecek yıl bu hatayı telafi edeceğiz” türünden beyanatlar veriliyormuş… Basından öğrendim…Bunun “hata” olduğunu kabul etmek erdemliliktir…Öyledir,  diyelim ve hadi kabul edelim… Neyi geri getireceğiz…Zararın neresinden dönersek kardır mantığıyla düşünsek bile, edilen zarar,Samsun"un hanesinden silinecek mi?…

İş, lafa gelince mangalda kül bırakmayanların kulakları çınlasın…
Laf ebeliğiyle mangalda kül bırakmayanlar dedim de bir fikrim geldi…Hani mesela desek…Fikir bu ya …Desek işte…Desek ki, gelin bir “laf ebeliği yarışması” düzenleyelim, bakalım kim kazanacak…Yarışmanın sonuncusunu tahmin edemiyorum…Yani böyle değerli bir “yetenek”te, bence adına yarışma düzenlemeyi hak ediyor…

Hadi istermisiniz diline güvenenler için böyle bir yarışma düzenleyelim, önerisi benden, yarışmada dereceye girenlerin diline takılacak altın dil kemerleri de benden…

Başkaları “eşek arısı” hediye etse bile yarışmanın belirlenecek kuralları gereği asla kabul edilmeyecek söz…

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.