Kutsal değerleri kullanarak menfaat peşinde koşmak, çıkar elde etmek için her türlü kılağa girmek neredeyse günlük hayat şekline dönüştü.
Kalıbına bakıldığında adam sanılan, hareketlerine bakıldığında saman olduğu görülen bir çok insan vardır toplumda.
Bu tipleri Kur'an elbise giydirilmiş kereste olarak tarif eder.
"Hz. Süleyman zamanında bir kuş, kanadını bir sofînin kırdığından şikâyet ile Hz. Süleyman’a gelmiş. Hz. Süleyman da o kuşun şikâyetçi olduğu sofîyi huzuruna getirtip sormuş:
— Bak, bu kuş senden şikâyetçi. Niye bu kuşun kanadını kırdın?
Sofî cevap vermiş:
— Sultanım, Allah bu mahlûkatı bizim emrimize musahhar kılmıştır. Ben bu kuşu avlamak istedim, önce kaçmadı. Yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine
atladım. Tam yakalayacakken kaçmaya çalıştı. O esnada da kanadını incittim. Ona kaçması için fırsat verdim, fakat o bekledi. Adeta “Gel beni tut, ne istiyorsan yap,” dedi.
Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa hitaben demiş ki:
— Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Neticede sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun.
Kuş, Hz. Süleyman’a şöyle cevap vermiş:
— Efendim, ben onu sofî kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı o zaman hemen kaçardım. Fakat bundan bana zarar gelmez diye öylece bekledim.
Hz. Süleyman bu savunmayı beğenmiş ve kuşu da haklı bulmuş. Kısasın yerine gelmesi için:
— Kuş haklı. Hemen bu sofînin kolunu kırın, diye emretmiş.
Kuş o anda:
— Efendim, böyle yapmayın! diye feryad etmeye başlamış.
— Ne yapayım? diye sormuş Hz. Süleyman.
— Efendim, bunun kolunu kırarsanız, kolu
iyileşince yine aynı şeyi yapmaya kalkar.
Bu söz üzerine Hz. Süleyman:
— Peki, ne yapalım? diye sormuş tekrar.
Kuş bu sefer şöyle cevap vermiş:
— Siz bunu sofî kıyafetinden, libasından sıyırın! Sıyırın ki benim gibi kuşlar aldanmasın!..
İnsanlar hakkında karar verirken kalıbına değil, davranışlarına bakmak gerekir.
Peygamberimiz; “Allah sizin kalıbınıza değil, takvanıza bakar" buyurarak, insanları değerlendirmede bir bakış açısı sunmuştur. Kuş hikayesi, bu konu ile ilgili hisse almak için yeterli olacaktır.
İnsanları değerlendirmek için elbisesi, sakalı, cübbesi, takkesi, sarığı değil; tutum ve davranışları, eylem ve söylemleri dikkate alınmalıdır.
Peygamberimiz, Müslümanı, güveni ve güvenilen kişi üzerinden tarif etmiştir. Namaz ve orucu kişinin ahlaklı olduğunu göstermez. Elbette bu ibadetler müslüman için şahitlik yapar. Ancak, bazı kimseleri namaz istedikleri yere taşır, bazı kimseler de namazı kendi istedikleri yere taşırlar.
İbadeti satanlarla, ibadeti tadanlar aynı kefede değildir. Kişinin gerçek şahidi ikili ve toplumsal ilişkilerdeki tutumu ve davranışıdır. Dili yalanla, midesi haramla dolu olan bir kimsenin dünya ve ahireti zindandır.
Söze bakılır söz mü yoksa süs mü diye, adama bakılır "Adem" mi yoksa "Zalim" mi diye. Libas/elbise de bir mesajdır ancak esas olan adamlıktır. Atalarımız; insanlara elbiselerine göre karşılama, konuştuklarına göre de uğurlama yapılmasını tavsiye etmişlerdir.
Asl olan adamlıktır. Bu da tutum ve davranışlarla anlaşılır.